|
06-12-2007, 21:53 | #1 |
Girişken Üye
Üyelik tarihi: Eyl 2007
Bulunduğu yer: DENİZLİ
Mesajlar: 177
Teşekkürleriniz: 0
2 Mesajına 2 teşekkür edildi.
Tecrübe Puanı: 0 |
Reklam Alanı
Aralarında ki bütün mesafe iki tribün ve bir kaç renk olanlara … Sevgili Necdet Özkazancı’nın bizim tribün hallerine dair pek yerinde bir gözlemidir; “Bizim takım golü yemeden on saniye kadar önce taraftar, hep bir ağızdan “Akdeniz Akşamlarını” söylüyordu. Sonra takım santra yaparken ayni şarkıyı söylemeye devam ettiler, sanki yurttan sesler korosu. Sanki amaç takımı ateşlemek değil, beraberce kaynatmak, toplu bir sünnet düğünü havasında. Bazen beter bir şarkı takılır ya insanın diline, olur olmaz yerde söylersin, bu da öyle bir şey herhalde… Bizzat şahit olmuşluğum da vardır bizim tribün hallerine, tıpkı herhangi bir maç esnasında, kötü oynayan kendi futbolcusuna küfür edenlere şahit olmuşluğum gibi. Bazen de, on ikinci adamın takımı yeri geldiğinde nasıl ateşlediğine. Şahsen anlamakta zorlanırım kendi futbolcusuna küfür eden taraftar zihniyetini. Tıpkı maçın en iyi oynadığınız bölümünde, ortada fol yokken, aniden tribünlerde patlayan kavgaların, havada uçuşan taşların, kırılan koltukların, futbolcuların konsantrasyonunu apansız bozuşuna, kazanabilecekleri bir maçta, sahadan ahlar, vahlar arasında başları önde ayrılışlarına… Anlamakta zorlanırım, aralarında ki bütün mesafe iki tribün ve bir kaç renk olanların, apansız kan davası yaratmalarına. Kime ne yararı olabilir ki. Bugüne kadar, taş ve sopayla hangi maç kazanılmış ki. Hele bir de ayni takıma sevdalı taraftarların birbirlerine ... *** Kanımca Avrupa taraftarı ile bizim taraftarımız arasında ki en büyük fark budur işte… Bizim taraftarımız hala takımın saha dışında ki gücü olmayı beceremiyor, üstelik çoğu zaman kendi takımına zarar verdiğinin bilincinde olmadan. Öfke, nefret, kırılan koltuklar, atılan taşlar, korkular. Hemen bütün statlarımızda ayni çapaçul fotoğraf ortaya çıkıyor, zira hepimizin içinde bir futbol eşkıyası. İşte o eşkıya, futbola dair pek tatsız hikâyeler yaratıyor, hükmü uzun yıllar sürecek hikâyeler, ağızdan ağza abartılan, anlatıldıkça yayılan. Bu hikâyeleri, korkudan büyümüş gözlerle dinleyen çocuklar ve kadınlar, çekiliyorlar tribünlerden, çoğalmak yerine azalıyoruz. Atılan her taş, kırılan her koltuk, her kavga görüntüsü, aslında bizden bir şeyler götürüyor. Hangi renge sevdalı olursak olalım, azalıyoruz... *** Uzun yıllardır Avrupa sahalarında maçlar izlemiş bir futbolsever olarak şunu söyleyebilirim, Avrupalı taraftar, rakip takımı baskı altına almayı biliyor, ama ayni zamanda iyi oynayanı da alkışlamayı ihmal etmeden. Takımı, yense de, yenilse de, her hafta tribünleri dolduruyor. Bu yüzden, yirmi seneyi aşkın bir zamandır şampiyon olamamış Liverpool takımının taraftarlarının hala her maçta tribünleri tıka basa doldurarak “You Will Never Walk Alone” u söylemesi. Bu yüzden, Arsenal kombinesi için on seneye yakın bekleme sırası. Bu yüzden, şimdiden Premier Ligden düşmesine kesin gözüyle bakılan Sheffield United’ın evinde oynadığı her maçında Bramwell Lane stadını kırmızı beyaz taraftarları ile doldurması, kadınlar ve çocukların her maçta ki muhteşem futbol manzaraları. Bu yüzden, tarihinde ilk kez Premier Ligde oynayan Reading’in, yirmi bine yakın kombine biletli taraftara sahip olması… Bilirim, Avrupa statlarında da vuku bulur kavgalı gürültülü maçlar, toz duman bazen uzaklarda ki futbol arenalarından da yükselir. Sonra, birileri çıkar, der ki ‘Bakın görün işte, onlarda da oluyormuş’. Ancak, düşündürücü olan, onlarda hayli azalmakta olan kavga trendinin, bizde sürekli yükselişte olmasıdır. Her hafta sonu, statlarımızda yaşanan taşlı, sopalı kavgalara alışmışlığımızdır bizi farklı kılan. İngiltere’de 80’li yıllarda esmiş, kükremiş “Hoolganism” artık geçmişte kalmıştır. Ara sıra ufak çapta hortlasa da Millwall, Leeds United misali takımların kronik tribünlerinde, İngiliz futbolu, Hoolganism hastalığının dermanı “all seater” statlarda bulmuştur… Şimdilerde ki maçlarda, o kadar telaşsız ve sakindir ki Arsenal tribünleri, “Library” (kütüphane) tanımlaması o kadar da abartı sayılmaz. Liverpool ve Everton taraftarları yan yana maç izlerler, kırmızı ve mavi iç içedir tribünlerde. *** Konu açılmışken, hiç merak ettiniz mi, artık dilimize pek aşina gelen “Holigan” kelimesinin nasıl türediğini. Bir rivayete göre, 1950’li senelerin ortalarında, güney Londra’nın Southwark bölgesinde yaşayan İrlanda asıllı Patrick Hooligan adlı bir bar korumasının bir polisi öldürmesine dairdir “Holigan” sıfatı. O zamanlarda, İngiltere kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştır bu cinayet ve "Hoolganism" terimi doğmuştur. Başka bir görüşe göre ise “Hooligan” , Londra’nın şimdilerde pek havalı İslington semtinde yaşamış "Hooley" adlı bir sokak çetesinden gelmiştir. Kaynağı hangi hikâyeye dayanırsa dayansın, şimdilerde İngiltere’de Hoolganism olayının (Milli maçlar hariç) kökü kazınmıştır, kavgadan ve gürültüden uzaktır tribünler. Hangi renge sevdalı olursa olsun, koşulsuz kendi takımını destekler taraftar, yeri geldiğinde gülümseten tezahüratlar eşliğinde. Tıpkı Arsenal’ın, geçtiğimiz haftalarda Liverpool’ u 3 – 0 yendiği maçta, üçüncü gol sonrası “Can We Play You Every Week” – Her Hafta Sizinle Oynayabilir miyiz” tezahüratında ki gibi... İki mağlubiyet sonrası boşalan tribünleri, havaalanlarında takımını taciz eden taraftarları, uçuşan taşları, kırılan otobüs camlarını, havaya ateş açan polisleri, onca toz duman içinde çocukların yüzündeki korkuyu görünce, içimden geçenleri yazdım. Bu yazılanları okuyanlar, belki durur ve düşünürler diye, maçlarda, çocukların, kadınların yüzlerinde korku olmasın diye. İçimizde ki eşkıya, artık uyusun diye... Ve belki, bir daha ki sefere, tam golü yemeden önce, hep bir ağızdan “Akdeniz Akşamları” söylenmesin temennisiyle… . Ziya Adnan 10 Aralık 2006 |
Reklam Alanı |
07-12-2007, 23:20 | #2 |
Moderator
Üyelik tarihi: Ağu 2007
Bulunduğu yer: OSMANİYE
Mesajlar: 2.034
Teşekkürleriniz: 13
32 Mesajına 54 teşekkür edildi.
Tecrübe Puanı: 0 |
tşkler elinize sağlık hocam
__________________
GÜL SUNAN BİR ELDE DAİMA BİR MİKTAR GÜL KOKUSU KALIR... |
12-12-2007, 00:49 | #3 |
Çalışkan Üye
Üyelik tarihi: Eki 2007
Mesajlar: 3.631
Teşekkürleriniz: 2
12 Mesajına 18 teşekkür edildi.
Tecrübe Puanı: 21 |
Sagolun hocam etkileyici bir paylaşım.
__________________
\'\'ONE WORLD ONE DREAM\'\' |
12-12-2007, 01:59 | #4 |
Üye
Üyelik tarihi: Eyl 2007
Bulunduğu yer: Manisa
Mesajlar: 39
Teşekkürleriniz: 0
0 Mesajına 0 teşekkür edildi.
Tecrübe Puanı: 0 |
güzel bir yazı.
bende kendimi bildim bileli iyi bir tv futbol izleyicisiyim.beşiktaşlı olmama rağmen her hafta yayınlanan bütün maçları izlerim.(eşimide futbol izleyicisi yaptım bu arada) bizde taraftar futbol karşılaşmasına eğlenmek için veya hoşça vakit geçirmek için gitmez kahrolmak için küfretmek için hakaret etmek için gider. bu gidişat özellikle 90 lı yıllarda belirginleşti ve sonrasında tam bir kabusa dönüştü.ve sonuçta futbol sahalarında sadece kendini fanatik diye adlandıran küfrü,kavgayı,şiddeti kendine ilke edinmiş insancıklar stadları kendi tekellerine almayı başardılar. bu fanatik guruplar dışardan görebildiğim kadarı ile geneli iş başarısızlığı aile huzursuzluğu ve yaşam mutsuzluğuna sahip karakterleri tam oturamamış kişiler.bunların tribünlere olan hakimiyeti futbola ve spora ilgisi olan sempatisi olan saygılı ve saygın insanları stadlardan uzaklaştırmıştır. birde Türk futbolunun içinde bulunduğu kalitesizlik maalesef anadolu da ve istanbulda tribünlerin boş kalmasındaki en büyük etken. şimdi tv de ingiltere ligini izleyen veya ispanya ligini izleyen bir insan adı süper olan ligden maç izler mi.??? ama bunlardan memnun olmayan insanların çokluğuna rağmen medyanın futbolu bu kadar gündemden düşürmemesi ve spor programlarındaki seviyesizliği aslında tam bir iki yüzlülük örneğidir. sürekli bu durumlardan şikayet etmelerine rağmen aynı takım fanatikleri gibi düşünen konuşan yorumlayan futbol yazarları ile aptalca ve seviyesizce programlar yapmaları durmdan nemalanabilmenin günü kurtarmanın çıkarların ne kadar adice ve haince ahlaksızca bir ülkenin sporuna ihanet etmelerini gözler önüne sermektedir. Türkiye de futbol bitmektedir birileri bunu görebilirse önlemleri alabilirse belki 3-5 sene sonra güzellikler yaşanmaya başlar. almanya dayakın bir zaman kadar seyirciler stadları terk etmeye başlamıştı alman futbolu epey bir kalitesizleşmişti.fakat şimdi bundesliga gayet zevkli ve stadlar seyirciler ile dolmaya başladı yine.bizde gidişat sürekli kötüye gidiyor.İnşaallah sonu hayırlı olur... |
12-12-2007, 11:27 | #5 |
Çalışkan Üye
Üyelik tarihi: Eki 2007
Mesajlar: 3.631
Teşekkürleriniz: 2
12 Mesajına 18 teşekkür edildi.
Tecrübe Puanı: 21 |
Sanatçı soyunacak, futbolcu sahadan hareket yapacak, medya bunları evimize getirecek, amcam! bundan evine ekmek götürecek! , reyting yarışında kanallar önde olacak,
kasalar para dolacak!!!!!!!!! EEEEEEE!! bunlar benim gibi seyirciyle olurmu!!??
__________________
\'\'ONE WORLD ONE DREAM\'\' |
Popüler Sitelerde Paylaş |
Etiketler |
bİr, eŞkİyasi, futbol, hepİmİzİn, İÇİnde |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
1909'DAN BU YANA TARİHİ SÜREÇ İÇİNDE BEDEN EĞİTİMİ | binali | Beden Eğitimi ve Spor | 1 | 09-12-2008 10:15 |
Üniv. de futbol seçenlere futbol antrenörlüğü veri | alpagon | Sohbet ve Tartışma | 21 | 04-06-2008 23:39 |
EĞİTİMİN BÜTÜNLÜĞÜ İÇİNDE SPORUN DUYGUSAL İSTİSMAR | binali | Beden Eğitimi ve Spor Kütüphanesi | 2 | 06-04-2008 18:20 |
Reklam Alanı |