![]() |
![]() |
#1 |
Administrators
Üyelik tarihi: Oca 2007
Bulunduğu yer: Malatya
Mesajlar: 4.804
Teşekkürleriniz: 0
139 Mesajına 245 teşekkür edildi.
Tecrübe Puanı: 10 ![]() |
![]() Reklam Alanı
Spor kişinin kendi ile yaptığı mücadele ve genellikle başkalarıyla yaptığı yarıştır. Şurası kayda değer bir gerçektir ki spor müsabakaya dönüştüğü zaman us’ta (akıl) onunla birlikte olmalıdır. Kurallar ister yazılı olsun, ister olmasın, doğruluk ve şeref kavramlarının gerekleri yerine getirilmelidir. (Spor Doktrini Denemesi-Yüksek Spor Kurulu- Fransa/1964) Bu tip bir düşünce tarzı, FAIR PLAY' in doğmasını ve gelişmesini sağlayacak, aynı zamanda sporcuları olabilecek tehlikelerden koruyacak ve insanlığa onur kavramını benimsetecektir. FAIR PLAY FİKRİNİN ANALİZİ: FAIR PLAY, yazılı kuralların harfi harfine uygulanması ile gerçekleşebilir. Her ne kadar spor sorununun doğası gereği (spor temasları) kurallara uymak güç olsa da, sporcunun sürekli olarak bu açıdan düşünmesi halinde, yapılan çalışmalar FAIR PLAY' ın tipik bir örneği olarak kabul edilmelidir. Fakat birçok yönü ile FAIR PLAY yazılı kuralların uygulanmasındaki başarısızlık halinde de kullanılır. Moral yönden FAIR PLAY, hem rakibe hem de kişinin kendisine saygısının bir ifadesidir. Gerçekte yarışma esnasında bu en önemli sorun olup moral değerlerinin ölçülmesi gibi sonucu da doğurur. FAIR PLAY şunları içerir; 1- Kişinin rakibi ile eşit şartlarda bulunması için samimi arzusu. 2- Kişinin rakibinin kötü durumundan istifade etmeyi reddetmesi. Müsabaka sonucunu ciddi bir şekilde etkileyecek olan bedeni kazalara veya malzemelerin kullanılmasından ileri gelen kazalara yol açmamak, düzeltmek veya en azından giderilmesi için çareler aramak. Rakibin karşı karşıya kalacağı haksız durumları gidermek için gösterilen çaba. 3- Yenmek için aşırı titiz olma fikri. Yazılı kurallar dahilinde rakibe belirli avantajlar sağlamak. Bu kurallardan yararlanarak belirli avantajlar sağlamak. Kendi yarar ve yargısına uygun olmadığı halde hakemlerin kararlarına saygı göstermek. Aleyhine de olsa hakemlerin doğru karar almalarına yardım etmek, anlayışlı, tedbirli ve akıllı olmak. Kısaca FAIR PLAY galibiyet ve ödülün reddi ile kararlı ve dirençli olarak yalnız yazılı kurallara değil, yazılı olmayanlara da uymak demektir. EYLEMDE FAIR PLAY Özelliklerin Ayrımı : a) FAIR PLAY' e kişisel ve takım halinde uyulur. b) Yarışmadan önce, esnasında ve hatta sonra da gerçekleşebilir. Genel kural olarak, kesin sonuçların açıklanmasından sonra yarışmacılara bildirilebileceği gibi bitiminden sonra da açıklanabilir. c) FAIR PLAY uygulanmasında amatör veya profesyonel ayrımı yapılmaz. Aslında profesyoneller için böyle sportmence bir davranış güçtür, zira onlar galibiyetin kendilerine ve dolayısı ile takımlarına getireceği maddi çıkarı düşünürler. d) Yarışmacıların güçlerinin mukayese edilebilir şekilde denk olması gerekir. Yarışmacı yönünden galibiyet hemen, hemen şansa kaldığı hallerde FAIR PLAY daha da anlam kazanır. Bir yarışmacının seviyesi diğerlerinden daha az veya çok ise, yani; şayet yarışmacılardan biri diğerine nazaran daha iyi durumda ise kuvvetlinin zayıfa yapacağı jeste karşı diğeri de karşılıkta bulunmalıdır. e) Bazı şartlar dahilinde yazılı kurallara uyan oyuncu FAIR PLAY' e layık görülebilir. Yazılı kurallara uymak FAIR PLAY için en önemli şarttır. Yarışmacı taahhütlere ve kesin kurallara harfi harfine uymak zorundadır. Fakat FAIR PLAY' i hak etmesi tamamen davranışlarına bağlı olmayıp belirli etkenler (spor tipi, yazılı kurallara uymadığı takdirde rakibi güç durumda bırakmak, hakem, halk vb) FAIR PLAY' i kazanmasına neden olabilir. Yargıların Ölçütü: a) Aksi takdirde yalnız şampiyonların yüksek spor seviyelerine ulaşmaları nedeniyle diğerlerinin yarışmaya katılmamaları gibi bir düşünce ortaya çıkar. Aslında önemli olan şey yarışmacılara galibiyetin önemini anlatabilmektir. Yani, yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası yarışmalarda onlarda bir kazanma arzusu yaratabilmektir. b) Şampiyonun gösterdiği FAIR PLAY' in temsili değeri onun ilerdeki saygınlığı (prestiji) için gereklidir. c) Yenilmiş olan yarışmacının FAIR PLAY' i kazanması, galip gelenin durumundan daha çok övgüyle değer bir durum arz eder. Görünüşte galibiyetin önemli olmasına karşılık moral etken şeklinde düşünüldüğünde FAIR PLAY bu önemi aşacaktır. Galibiyet eşiğinde bulunan sportmence bir davranışta bulunup, yenik düşecek yarışmacıya yardım ettiğinde bu tipik bir FAIR PLAY örneği olacaktır. d) İnsaf ve namus kavramları dışında oyun çıkaran yarışmacıya karşı yapılan sportmence davranış, adil yarışana karşı yapılandan daha önemli olup ödüle layıktır. Sadece yazılı kurallara uymak suretiyle karşıt davranış yerine bu kurallara uymanın yanı sıra güçlü ve sağlam bir karaktere de sahip olmak centilmence bir davranış olacaktır. e) Kişi ve ekiplerin elde ettiği FAIR PLAY eşdeğer ağırlıkta olmalıdır. Takımı meydana getiren eleman olarak bir sporcu örneğin bir atlet, yalnız kendisine değil, aynı zamanda takımın bütün üyelerine karşı da sorumludur. Sporculuk anlayışı konusunda diğer bir arkadaşına destek olmalı ve onlara cesaret vermelidir. Takım içerisinde her üyenin diğerleri üzerinde yararlı bir etkisi olmalıdır. Herkes birbirini ölçüp değerlendirmeli ve birbirine karşı hakem durumunda olmalıdır. Bu açıda takım kaptanı özellikle bu konularda çok yetkili olmalıdır. f) Sporda FAIR PLAY bazen vücut temasına dönüşür. Boks, futbol, güreş, tenis ve ski müsabakalarında yarışmacılar yüz yüze olduğu kadar karşı karşıya geleceklerdir. Bu gibi zamanlarda FAIR PLAY uygulaması gerekir. Aslında bu tartışılması gerekli bir konudur. Bazı kişiler bedensel yarışmalarda yani boks, güreş vb. yarışmalarda sporcuların her an tehlikede olduklarını kabul ederek FAIR PLAY uygulanmasının olanaksızlıklarına değinmiştir. Aslında FAIR PLAY diğer spor dallarından ziyade bu yarışmalarda gereklidir. Mücadele anında yenme hırsı yarışmacılara her şeyi unutturmakta ve hatta yazılı kurallar dahi bir yerde çiğnenmektedir. g) FAIR PLAY ödülü yarışmacının göze aldığı riske göre verilmelidir. Bu bir ilke olarak kesinlik kazanmıştır. Kısaca bu bölümü şöyle özetleyebiliriz. - FAIR PLAY bir davranış şeklidir. Kişinin; Kazansın veya kaybetsin rakibine gösterdiği saygı, Hakemlere karşı saygı, Sportmence bir davranışı, Takımın; Takımı ister kurallara uysun ister uymasın FAIR PLAY' i gerçekleştirme çabası; Galibiyette alçakgönüllülük , mağlubiyette saygılı ve ağırbaşlılık göstermesi gereklidir. FAIR PLAY bir yerde us' u temsil ederek sadece spora bir asalet getirmekle kalmaz, aynı zamanda muhtemel kazaları da önler ve sporun var oluşu demektir. FAIR PLAY ÖRNEKLERİ: EUGENİO MONTI: Hasmın şanssızlığı nedeniyle elde edilen galibiyetin reddi. Bu olaya spor alemi 1964 yılında Avusturya' da yapılan Kış Olimpiyat Oyunları sırasında şahit oldu. İki kişilik çifte kızak yarışmasında İtalya şampiyonu Eugenio MONTI varışa yakın bir yerde İngiliz takımından Tony WASH tarafından önü kesilerek engellendi. Yalnız bu durum WASH' ın kızağının kırılmasından ötürüydü. MONTİ çifte kızaktan birini ayırarak WASH' a vermiş, o da onarımı tamamlayarak yarışa devam etmiştir. Neticede MONTİ birinci olmuş ve altın madalyaya hak kazanmıştı. UA Pierre de COURBİN FAIR PLAY zafer abideleri komitesi ilk FAIR PLAY ödülünü o yıl MONTİ' ye verdi. Gerçektende MONTİ sportmence davranışı ve karakteri ile zaten bu ödülü hak etmişti. MONTİ FAIR PLAY ödülünü kabul etmesine karşılık birincilikten ötürü kendisine verilen altın madalyayı reddetti. Sebep olarak öndeki rakibinin kötü şansı sonucu birinciliği almasını gösterdi. Bu takdire değer bir jest idi. Ve tüm Olimpiyatlara katılanların da bu şekilde değerlendirdiği görüldü. VIILYE WHİTE: Herkes eşit şanslara ve şartlara sahip olmalıdır. Amerikan atleti Vılle WHITE' ın MONTİ ile ortak benzerlikleri vardır. 1965 yılında Amerika' da yapılan uzun atlama şampiyonasında İngiliz Olimpiyat şampiyonu Mary RAND üç denemesinde de düştüğü için son elemeye giremedi. WHITE rakibi olmasına rağmen RAND' e bir şans daha tanınmasını jüriden talep etti. Juri bu talebi kabul etti. Ve RAND sonuncu atlamada başarılı oldu. WHITE' ın bu sportmence davranışı ona Uluslararası Amerikan Şampiyonasını kaybettirdi. STEVEN HORVAT: Zafer kazanılmalıdır. Bu olay 1966 yılında Amerika' da Toledo' da Dünya Greko-Romen şampiyonası esnasında olmuştur. Yarışma sona ermek üzere iken Yugoslav HORVAT tek favori idi. Tehlikeli durumda olan iki rakibe mağlubiyeti kabul ettirmiş iken hakemler rakibe ceza verince HORVAT direkt olarak galip ilan edildi. Ancak HORVAT birinciliği reddederek rakibine bir şans daha verilmesini istedi. İkinci denemede HORVAT yeniden birinci geldi ve dünya şampiyonu ilan edildi. Aynı zamanda da 1966 FAIR PLAY ödülünü aldı. ISTVAN GULSOY: Tenis kortunda cesaret. FAIR PLAY örneklerinin en önemlisi, en ön sırayı işgal edenlerden birisi de Macar tenisci Istvan GULSAY' dır. 1967 yılında Hambburg' daki UA Almanya Şampiyonasında GULSAY ve Çekoslavak KUKAL 15. sette hala netice alamamışlardı. O sırada KUKAL ani bir krampla korta düştü. GULSAY derhal ona yardıma koştu. KUKAL devam edemeyecekti. Kurallara göre Macar tenisciye lehte puan verilmesine karşılık, GULSAY hakemlerden bir doktor çağrılmasını talep etti. Tıbbi müdahaleden sonra maça devam edebilen KUKAL neticede karşılaşmayı kazandı. GULSAY böyle bir durumda galibiyeti reddetmişti. Zira rakibi ile eşit şartlarda değildi. Şartlar eşit duruma geldiğinde de galibiyeti KUKAL hak etmişti. Sportmence Davranışın En Güzel Örneği: West Ham. United Munich 60, Hakem Istvan ZSOLT. 1965 UA FAIR PLAY Kupası, Willye White' e verildi. Aynı yıl futbol dalında bir başka sportmenlik kupası da West Ham. United Munich 60. Futbol takımına 18 Mayıs 1965' de Avrupa Wembley Cub Winners deki tutumundan ötürü verildi. O gün büyük bir kalabalık alkışlarla kendi takımını destekliyor, aynı zamanda karşı tarafın güzel oyununu da takdir ediyorlardı. Belki de ilk defa rakip takımı alkışlıyordu. Oyuncular kurallara gereğince riayet ediyor, en ufak itişme ve kakışmaya izin verilmiyor, hakemler de oyunu kuralları çerçevesinde yönetiyorlardı. Her iki takımın 22 oyuncusu hatasız davranışları ve oyunlarıyla sporun en güzel örneklerinden birini veriyorlardı. 100.000' e yakın seyirci Wembley' de sportmence davranışlar seyretme olanağını buldular. Maçın sonunda Münich takımı galip gelen İngiliz ekibini tebrik ederken Macar hakem Istvan ZSOLT' u da üstün yönetiminden dolayı kutladılar. UA Komite ise bir madalya ile ZSOLT' u ödüllendirdi. SAINT-ETİENNE SPOR TEŞKİLATININ DİSİPLİN VE ONURU: 30 Kasım 1967 tarihinde Saint-Etienne Avrupa Kupası için Lizbon Benfica Kulübü ile karşılaştı. Fransız takımı rakibin sert oyunu ve kaba davranışlarından ötürü moral bozukluğu içerisinde maçı kaybetti. Spor yetkilileri tarafından Saint-Etienne Spor Teşkilatının durumu incelendi ve 1967 yılında takımın antrenörü Albert BATTEUX' e iki FAIR PLAY ödülü verildi. Bunun yanı sıra bazı profesyonel futbol takımlarına kurallara uymaları, centilmence yarışmaları ve hakem kararlarına uymaları nedeniyle çeşitli ödüller verilmiştir. 2 Kasım 1969 yılında MADRD' in en büyük stadı olan BERNABEU' da 80.000 kişilik bir seyirci önünde Real Madrid Sabdlel ile İspanya Futbol ligi şampiyonluğu için oynuyordu. 50. dakikaya kadar sayı kaybetmeye engel olamamıştı. Bu sırada Sabadell ileri oyuncularından Pedro ZABALLA topla ilerleyerek rakip kaleye şut atmaya hazırlandı. Aynı anda Real Madrid kalecisi ile kaza eseri çarpışarak baygın halde yere düştüler. Sonradan öğrenildiğine göre oyunculardan birinin çene kemiği kırılmıştı. ZABALLA ise kısa bir kararsızlıktan sonra yüzde yüz gol ile sonuçlanabilecek pozisyonda olmasına rağmen topu eliyle iterek kasıtlı hendbole sebep oldu. Maç bittiğinde (Real Madrid 1-0 galip idi) Real Madrid taraftarları ZABALLA' ya hararetle tezahüratta bulundular. Karşılaşmayı izleyen günlerde, kulübü şu gerekçe ile ZABALA' yı cezalandırmak için toplandı. ZABALLA' ya gol atıp takıma puan getirmesi için mi, yoksa rakip takıma centilmenlik yapsın diye mi para ödeniyordu? Buna karşılık İspanya basını ZABALLA' ya mükemmel sporcu olarak tanımladıktan sonra UA Komitede ZABALLA' yı zafer kupası için ödüllendirdi. FAIR PLAY olmadan eylem ve davranışların övgüye layık görülmesi ve en yüksek becerinin (faziletin) tanımı: Sporcunun iyi nitelikte (faziletli) davranışı sadece FAIR PLAY' ı elde etmek için değil aynı zamanda sportmence davranma fikrini benimsediği için gerçekleşmelidir. Mükemmel Jest: 1967 yılında Fransa Atletizm Şampiyonasının 200 m. yarışmasının bitiminde SYLVIE TELLIEZ altın madalyayı Cabrielle MAYER' e bıraktı. Zira MAYER final ipini göğüslemeye pek az kala düştü. Aynı şekilde 1966 yılında Sestriere' deki Kış Üniversite Oyunlarında Annie FAMOSE İsviçreli rakibe’ sinin kendisinden 0.01 saniye geride olduğunu bildiği halde birinciliği paylaşmak pahasına rakibe’ sine elini uzatarak onu öne çekti ve birincilik kupasını onunla paylaştı. Sporda Arkadaşlık ve Doğruluk: Sporda arkadaşlık ve doğruluğun en güzel örneği 110 m. engelli yarışında şampiyon olan Fransız Marcel DURIEZ Fransız arkadaşı Michel CHARDEL' e karşı göstermiştir. DURİEZ önde gider ve galip olmak üzere iken arkasına dönüp CHARDEL' e bakar o sırada DURIEZ onu geçmiş ve birinci olmuştur. Fransız şampiyon sportmence yarışın gerektirdiği biçimde kurallara uyarak oynanması fikrini savunmuştur. Kısaca FAIR PLAY' in oluşumu için doğruluk ve iyi nitelik şart değildir. Sporda Fikir Doğruluğu: Michel PREVOST, Trap' ta Fransa ve Avrupa Şampiyonu olmuş ve Michel DURIEZ' le karşılaştırılabilecek durumdadır. 1968' de Namur' daki Avrupa Şampiyonasında PREVEST Meksika listesinden düşürülmesini istedi. Halbuki liste onun önerisinden önce hazırlanmış idi. Zira kendisi olimpiyat oyunlarında istediği seviyeye gelememişti. Bu cesaretli davranış tipik bir FAIR PLAY örneğidir. Cesaret, Fedakarlık ve Kahramanlık: Spor en riskli faaliyetlerden biridir. Cesaret, fedakarlık ve kahramanlık sporun olduğu yerde var olmalıdır. Yat yarışlarında yarışmacılar her an birbirleriyle işbirliği halinde olmalıdır. Örneğin, Belçikalı Jacques RAGGE Avrupa Şampiyonasında rakibine yardımda bulunmuş ve onun birinci olmasını sağlamıştır. 1965 yılında aynı şekilde, Almanya' da cornelius de DOOD okyanus Yarışlarında Hamburg yatı"Jouveni"' yi batmaktan kurtarmıştır. Her iki güzel ve centilmence davranış güç durumda olan şahısa yardım etmek cesaret ve fedakarlığın örneğidir. Ve hatta FAIR PLAY' e dahi dahil etmek güçtür. 23 Ağustos 1967 yılında gerçekleşen bir başka olayda Zdenka Zarubnicka paraşütle atlama yarışında paraşütü açılmayan rakibine yardımda bulunmuş ve onun hayatını kurtarmıştır. İtalya su kayığı yarışlarında Cianni LONZİ hasmının hayatını boğulmak üzere iken kurtarmıştır. İsveç oto yarışcısı Beat Fehr Casserta diğer yarışmacıların hayatını kurtarmak isterken kendi hayatını kaybetmiştir. Tamamen kahramanlık örneği olan bu tip davranışlar saygı ve hürmetle karşılanmıştır. Bunlar aslında FAIR PLAY' den farklı bir şekilde nitelendirilmektedir. FAIR PLAY çalışmaları ve bu bağlantı ile sorumluluklar: Sporun yanlış yorumlanması sebebiyle FAIR PLAY bir çok tehlikeler atlatmıştır. Politik, ideolojik ve ticari amaçlarla spor esas karakterlerinden çok şeyler kaybetmiştir. Prestij ve kazanma duygusu altında vicdansız ve acımasız spor müsabakaları yapılmaktadır. Milli, bölgesel ve ticari durumlarla ve Chauvinisa ile ilgilenme neticesinde oyun ruhu bozulmuştur. Rakibe, bozguna uğratılması gerekli bir düşman gözü ile bakılmaktadır. İdareci ve antrenörler ödül ve kişisel zaferden başka bir şey düşünmüyorlar. Bu hususlar hiç bir zaman genel bir kural olamaz, fakat sık sık olagelen davranış türleridir. Aslında sporun gayesi genç nesli ergin hale getirip onları tehlikeli sorunlardan uzak tutmaktır. Onlara sportmence davranışı benimsetmelidir. Böylece spor barış ve mutluluk terimlerini kapsayacaktır. Unesco Genel Müdürü Mr. Rene MAHEU, FAIR PLAY' i kuvvet ve adalet arasındaki ideal bağlılık olarak nitelemiştir. 1964 Ekiminde UA Spor ve Beden Eğitimi Konseyi tarafından yayınlanmış olan "Spor Beyanı" nda spor konusuna şu şekilde deyindi. "Spor' u gerçekleştirmek için akıl da en az bedeni güç kadar önemlidir. Uluslararası anlayışta ödüllendirmek için bu kurala uymak ve gerçekleştirmek gerekmektedir." SORUMLULUKLAR FAIR PLAY, yalnızca spor yetkililerinin değil aynı zamanda eğitim yöneticilerinin de desteğini görmelidir. Oyuncu ve atletlerin sorumlulukları: FAIR PLAY' i gerçekleştirmek için en ön sıradaki sorumluluklar hiç şüphe yoktur ki oyunculardır. Yerine getirdikleri göreve, rakiplerine, hakemlerine ve halka saygılı olmak zorundadırlar. "Zafer ve ödülü reddederek davranış şeklimle ödüle layık görülmeliyim" fikrini benimsemelidirler. Evvela kendilerine sonra rakiplerine saygılı olmalıdırlar. Yarışmalar arkadaşlık çerçevesi içinde gerçekleşmelidir. Yazılı olsun veya olmasın kurallara uyulmalıdır. Rakip bir düşman gibi görülmemeli, tehdit edilmemeli, aldatılmamalıdır. Kaybeden en az kazanan kadar mutlu olmayı bilmelidir. Böylece spor, gerçek anlamına ulaşacaktır. Hakemlere gösterilmesi gereken saygıya gelince, hakemler taraf tutmadan karşı tarafa da kendi tarafına da iyi niyet beslemelidir. Ev sahibi durumunda olan hakemler misafir takımın hakemlerine centilmence davranmalıdırlar. Vicdanı ile hareket eden titiz bir oyuncu hatalı olduğu zaman değerlendirmeyi hakemlere bırakmalı ve kendisi yersiz müdahalelerde bulunmamalıdır. Hakemlerin fikirlerini eleştirmemeli ve olumlu karşılamalıdır. Hakemin yetkisine karşı gelinmemelidir. Hakemin yetkisi ve kararları arasında fark olmalıdır. Oyun kurallarında hakemin yetkisi büyüktür, ancak o da yetkisi ile orantılı kararlar almalıdır. Halktan gelecek olan saygısız sözlere aldırmayacak, alkış ve ıslıkları dikkate almayacaktır. Hakemin oyun kurallarına sadık olarak tam bir yetkisi vardır. Öğretmen ve ebeveynlerin sorumlulukları: Beden eğitimi ve spor esas eğitimle sıkı bir şekilde ilgilidir. Oyunculara oyun kuralları öğretilmeli, hakemlerle çalıştırılmalı ve değişik spor türleri üzerinde bilgi verilmelidir. Genç nesil oyun oynayarak rakiplerine karşı kibar ve nazik olmalı, doğruluk ve onur terimlerine yakışır bir oyun çıkarmalıdır. Okul öğretmenleri bu gaye ile çalışmalıdır ve öğreticiler bu yönde eğitilmelidirler. Okul dışı sektörlerdeki eğitmenler de aynı sorumluluğu taşımalıdır. Ön eğitici durumda olan ebeveynlere ön sorumluluk verilmelidir: İlk adım olarak FAIR PLAY prensipleri uygulanmalıdır. İyi bir örnek vermek için bir yarışma organize edilir. Bu yarışmada disiplin, eşitlik örnekleri olmalıdır. "Oyun oynamak" için çocuklara cesaret verilmelidir. Sportmence davranışlar benimsetilmelidir. Kısacası FAIR PLAY' in önemi, eve kadar getirilip çocuklara aşılanmalıdır. Disiplin ve şeref esas prensiptir. Aslında eğiticiler bir bütün olarak çalışmalıdırlar. Spor liderlerinin sorumlulukları: Spor alanında, spor liderlerinin de çok büyük sorumlulukları vardır. Atletlere öğüt ve cesaret verilmeli, spor kulüplerinde ve teşkilatlarında önemli sorunlar ele alınmalıdır. Böylece gençler eğitilmelidir. Oyunculara yalnız şu öğütte bulunulur; "Kurallara uyunuz, dürüst oyun çıkarınız ve en iyisini kazanmak için yapınız, kaybetseniz de birden herhangi bir reaksiyon göstermeyiniz, kazanırsanız ödüllendirileceksiniz." Hakemlerin sorumlulukları: Hakemin yönettiği karşılaşma, ister grup, ister bireysel karşılaşma olsun; ister kalabalık, ister az seyirci önünde olsun, sportmence yönetilmelidir. Hakem oyunun tanığı, kurallara uyulup uyulmadığının ise tek kararcısıdır. Karşılaşmalardan önce hakem oyuncularla, idarecilerle ve antrenörlerle iyi bir arkadaşlık ortamı yaratmalı, onlarla işbirliği yapmalı ve herkes kendi sahasında menfaat elde etmelidir. Maçın resmi yöneticisinin kişiliği onun teknik yeteneği ve oyunun niteliği hakkında bilgi verir. Kişisel kontrol, moral cesareti ve psikolojik durum oyunun otoritesini sağlar. Maçı yönetenin karakteri oyuncular için önemlidir. Seyirci ve taraftarların sorumlulukları: Seyirciler baskı ve heyecanla oyuncuları galeyana getirirler. Sporcu üzerinde halkın çok önemli etkileri vardır. Hakemlere veya oyunculara duyulan nefret ve sevimsizlik maçın sonucuna dahi etki edebilir. Zira o zaman oyuncuların moralleri bozulacak ve dolayısı ile maçın neticesine etki edecektir. Tüm bu faktörler dikkate alınmalı ve toplumun davranışı o şekilde değiştirilmelidir. Her ne yapılırsa yapılsın eğitim çerçevesi dahilinde yapılmalıdır: Konu bu anlamda gerçekten önemlidir ve şahıslar ki onlar seyirci ve taraftarlardır, sportmence davranışı bu şekilde ele almalıdırlar Spor eğitimi her alanda en önemli yeri işgal etmektedir. Eğitim seyirci ve taraftarlara da uygulanmalıdır. Onlarda kurallara uymak zorundadırlar, eleştirilerini eğitsel açıdan açıklamalıdırlar. Her durumda kibar ve nazik şartlar altında oyun çıkaran atlet gibi "oyunu ödülün üstünde" kabul eden seyirci ve taraftarlar mevcut olmalıdır. Basın, radyo ve televizyonun sorumlulukları: Hitap ettikleri alan çok geniş olduğundan ve çok sayıda seyirciye sahip olduklarından ve milyonlarca eve girdiklerinden dolayı bu alanda basın, radyo ve televizyonun sorumlulukları büyüktür. Gazetecilerin eğiticiler kadar önemli rolleri vardır ve yerine getirdikleri görev gerçekten zordur. Örneğin: Bir yarışmada seyircilerin davranış ve fikirlerini rapor eder. Durum yazar ve yayınla uğraşanlar için de aynıdır. Bu yüzden yazar gazeteciler de eğitilmelidir. Mesleki yönden sürekli eğitim görmelidirler. Kamu yetkililerinin sorumlulukları: Kamu yetkilileri sporun eğitim alanında son derece yararlı olduğunu bildirmişlerdi. Kamu yetkilileri derken, öğretmenler, her tip eğiticiler , spor organizasyonları vb. kastedilmektedir. Kamu yetkilileri ebeveynlerin, öğretmenlerin, spor liderlerinin eğitilmelerini önermişlerdir. Zira onlar, liderlerinin eğitilmeleri gerektiğini FAIR PLAY' ın önemi ile aynı düzeyde kabul etmektedirler. FAIR PLAY milletleri ayırmaz, bir araya getirir. Radyo ve televizyon audio-visual yayınlarla talepler, üniversite öğrencileri, atletler, öğretmenler, seyirciler ve idareciler eğitilecektir. FAIR PALY' ın önemi onlara anlatılacaktır. FAIR PLAY' ın AŞAMA ÇALIŞMALARI: Son yüzyılda İngiliz eğiticileri sporun dünyada son derece popüler olduğu fikrini savunmuşlar ve sporun "en iyi ruhla" oynanması ve oyuncuların her şeyden önce kendisini FAIR PLAY' a layık görmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Oyun kurallara uyarak, nezaket ve saygı çerçevesinde oynanmalıdır. YÜKSEK SPOR KURULUNUN "SPOR DOKTRİNİ DENEMESİ" (1964 Fransa) Son on yıldan beri Fransız kamu yetkilileri insan hayatında ve uluslararası alanlarda sporun önemine, tanıtılmasına ve onun amaçlarına değinmişlerdir. "Spor Doktrini Denemesi" çalışmalarından sonra ortaya çıkan sonuç bu olmuştur. Sporun tanımı bir prensip olarak şöyle yapılmıştır." Şayet çalışmalar yarışmaya dönüşürse o zaman sportmence davranış mevcut olmalıdır. FAIR PLAY fikri ile ortaya gerçek spor çıkmalıdır." ULUSLARARASI BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR KONSEYİNİN SPOR HAKKINDAKİ TEBLİĞİ: Uluslararası Beden Eğitimi ve Spor Konseyi (ICSPE), Unesco ile" Spor Tebliği" hazırlamak üzere bir statü hazırlamıştır. Daha önce hazırlanmış olan Doktrin Denemesi' nden yararlanılmıştır. Bu tebliğde FAIR PLAY' ın önemi, okullarda sportif faaliyetler, serbest zamanları değerlendirme ve şampiyona sporlarına geniş ölçüde yer verilmiştir. Nobel Barış Ödülü kazanan Rt. Han PHILIP Noel Baker' in bu konu hakkındaki görüşü giriş kısmına yazılmıştır. Bu görüşünde Philip-Noel BAKER sporun vazgeçilmez bir beden eğitimi olduğu fikrini savunmuştur. Profesyonel ve amatör sporun aynı olduğunu, farklı olmadığını savunmuştur. MİLLİ KOMİTELER ve PİERRE COURBERTİN FAIR PLAY ULUSLARARASI KOMİTESİ: Uluslararası Komite, Uluslararası Spor Teşkilatı ve ICSPE ile müşterek olarak 1964 yılında kurulmuştur. Bu tarihten itibaren Unesco' nun desteği ve iki organizasyonun yardımı ile komite FAIR PLAY' ın geliştirilmesi için çalışmalara başladı. Atletlere ve takımlara ödül dağıtılmaya başlandı. Sportmenlik davranışı anlayışa sunuldu. Bu ödüller FAIR PLAY' ın geliştirilmesi ve spor anlayışının atletlere ve takımların dikkatini çekmek üzere dağıtılmıştı. Milli Komitelerin ve Uluslararası Komitelerin ödül için yaptığı çalışmalar ön sayfalarda belirmişti. Bu amaçla "FAIR PLAY Fransa Komitesi", Spor Yazarları Sendikası Birliği ve diğer bünyelerin yardımları ile kurulmuştur. KISACA; a) Sporcular, yazılı kurallara veya resmi bünyeli bir yetkiliye sorumlu olmalıdırlar. Bu yetkili bir spor federasyonu olabilir. b) Genel bir kural (kaide) olarak karşılaşmalarda bir "maç görevlisi" olmalıdır. c) Spor sahalarında kişilerin davranışları kontrol edilmelidir. d) Günlük hayattaki davranış ile spor sahalarındaki davranış birbirini tutmaz. SONUÇ: FAIR PLAY sporun var olması demektir. FAIR PLAY' ı yalnızca günlük hayata uygulamak için çalışılmış değil fakat aynı zamanda sporun en iyi biçimde olması için çalışılmıştır. Oyun ödülün dışında düşünülmelidir. Ve ödül değil de centilmenlik örnekleri oyunda var olmalıdır. Oyuncular, spor lideri, taraftarlar, seyirciler kazanmayı istedikleri için hiç şüphe yoktur ki suçlanamazlar. Spor kişinin yalnızca moral gelişimini ve beden gücünü düzene koymak değil, aynı zamanda ruhunu da koruyup desteklemektir. GSGM |
![]() |
![]() |
Reklam Alanı |
![]() |
Popüler Sitelerde Paylaş |
Etiketler |
fair, nedir, play |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Türkiye'de fair play ödülleri | webkerem | Beden Eğitimi ve Spor | 0 | 25-01-2012 23:42 |
fair play'de hakemlerin sorumlulukları | yasmincan | İstek Bölümü | 0 | 09-05-2008 00:40 |
Fair Play OLAYLARI | burçak | Beden Eğitimi ve Spor | 2 | 03-05-2008 21:00 |
Fair Play ve Tarihçesi | webmaster | Beden Eğitimi ve Spor | 10 | 01-05-2008 22:26 |
Spor, olimpiyat, Ahlak ve Fair Play | webmaster | Beden Eğitimi ve Spor Kütüphanesi | 1 | 03-01-2008 14:02 |
Reklam Alanı |