PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : YENİ ORTAÖĞRETİME GEÇİŞ MODELİ (OGM)


webmaster
22-04-2007, 00:57
YENİ ORTAÖĞRETİME GEÇİŞ
MODELİ (OGM)

Eğitim sistemimizin özellikle son yirmi yıldır en göze çarpan özelliklerinden biri merkezî sınavlara olan bağımlılığın ileri düzeylere ulaşmasıdır. Öğrencilerimizin tek hedefi önce OKS’yi, sonra da ÖSS’yi aşmak hâline gelmiş bulunmaktadır. Bu durum eğitim sistemimizin paralelinde abartılı bir dershane ve özel kurs sektörünün de doğmasına yol açmaktadır. Merkezi sınavlara olan bağımlılık paralelinde okullarımızda müfredat da yeterince işlenememektedir.

Bütün bu gelişmeler okulların ve burada yapılan eğitim öğretimin önemini azaltmakta, derslerin önemsiz görülmesine neden olmakta, öğretmenin otoritesini zayıflatmaktadır. Çok rahat söyleyebiliriz ki Türk eğitim sisteminin işlevini sağlıklı bir şekilde devam ettirebilmesi açısından ÖSS ve OKS gibi merkezî sınavların mevcut hâliyle devam etmemesi gerekir. Bu nedenle de eğitimi, öğretimi ve özellikle de okulu anlamsızlaştıran merkezî sınavlar konusunun acilen ele alınması ve yeniden düzenlenmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur.
Merkezî sınavların eğitim sistemimizde yol açtığı tahribatlardan kurtarılması bir zorunluluk olmakla beraber, bu sınavların tamamen kaldırılmasının en azından şu an için mümkün olmayacağı da bir gerçektir.

Türk eğitim sisteminin kangren hâline gelen OKS ve ÖSS’ye dayalı sorunlarını, bu sınavların dünden bugüne geçmişini, bu sınavlara olan bağımlılığın ileri düzeylere ulaşmasını ve merkezî bir sınavdan yoksun bir yapıda keyfiyete dayalı uygulamaların ortaya çıkabileceğini de hesaba katarak çözmek gerekir.

Bakanlığımız da Sayın Bakan Hüseyin Çelik’in direktifleriyle OKS’nin kaldırılması ve ortaöğretime geçişte yeni bir modelin geliştirilmesi için çalışmalarını belirli bir noktaya getirmiş bulunmaktadır. Kamuoyuna açıklanan modelin; artık tükenme noktasına gelmiş, içi boşalmış okullarımızı, buralarda yapılan eğitim öğretimi ve özellikle de öğretmenleri güçlendireceğine, okullarda yaşanan şiddet olaylarının önüne geçeceğine, disiplinsizliklerin azalmasını sağlayacağına, bu yönüyle Türk eğitim sistemi açısından önemli bir dönüm noktası oluşturacağına inanıyoruz.

Açıkladığımız yeni modele göre 6,7 ve 8. sınıfların sonunda Seviye Belirleme Sınavlarının yapılmasını planlamaktayız. Bu sınavlardaki soru içeriğinin tüm dersleri kapsaması, müfredat odaklı olması, okulda sunulan eğitim ve öğretime dayalı olarak hazırlanması esas alınacaktır.

Seviye Belirleme Sınavlarının dışında; 6,7 ve 8. sınıfların sonunda, öğrencilerin derslerde gösterdikleri başarı puanlarına göre Yıl Sonu Başarı Puanları hesaplanacaktır. Yıl Sonu Başarı Puanları belirlenirken, Türkçe ve Yabancı Dil derslerinin ağırlıklı katsayı değerlerinin daha fazla olması sağlanacaktır. Böylece bu iki alanda sunulan eğitimin daha çok gelişmesi ve nitelik kazanması hedeflenmektedir.

Üçüncü olarak 6,7 ve 8. sınıflarda öğrencinin sergilediği davranışlar ile yöneltme yönergesinin verileri dikkate alınarak yapılan değerlendirmelere göre Yöneltme ve Davranış Puanı belirlenecektir.

Seviye Belirleme Sınavlarında alınan puanların % 70’i ile Yılsonu Başarı Puanlarının yüzde 25’i ve Yöneltme ve Davranış Puanının % 5’inin toplamı, öğrencinin her sınıf için Ortaöğretime Yerleştirme Puanını oluşturacaktır. 6, 7 ve 8. sınıf için elde edilen Ortaöğretim Yerleştirme Puanının ortalamasının alınmasıyla öğrencinin Genel Ortaöğretime Yerleştirme Puanı hesaplanacaktır. Ancak Genel Ortaöğretime Yerleştirme Puanı hesaplanırken. 6. sınıftan 8. sınıfa doğru gittikçe artan bir oranda ağırlık belirlemesi yapılacaktır

Bütün öğrencilerin ortaöğretim kurumlarına yerleştirilmeleri üç yıla yayılmış üç farklı unsurdan oluşan puanlara göre yapılacaktır. Ancak Fen, Sosyal Bilimler ve Öğretmen Liseleri; öğrencilerin Seviye Belirleme Sınavı ve Yıl Sonu Başarı Puanı toplamının, genel ve özel alan bağlamında Bakanlıkça belirlenen baraj düzeyini geçmiş olmaları şartıyla tercih edilebilecektir.

Benzer bir düzenlemeyi ortaöğretimde de yapmayı planlıyoruz. Söz konusu kurumlarımızda belli sınıflarda olgunluk sınavı yapmayı öngörüyoruz. Bu uygulamalardaki amacımız; okulları tekrar işlevsel hâle getirmek, onların önemini ve saygınlığını artırmaktır. Ayrıca öğrencilerimizin geleceğine ilişkin önemli bir kararın, tek bir yönteme dayalı olarak ve bir oturumda yapılan sınavla değil, zamana yayılarak verilmesini sağlamayı amaçlamaktayız.

Yeni model okulda yapılan sınavları önemli kılacaktır. Ancak okullarda şu anda yapılan sınavların öğrencilerin ortaöğretime geçişlerini tayin etmek için sağlıklı bir ölçüm aracı olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği tartışmaya açık bir durumdur. Bugünkü sınav uygulamalarıyla öğrenci hakkında nesnel bir karar vermek, yargı üretmek zor olabilir. Çünkü büyük ölçüde öğretmenlerimizin iradesine bırakılan sınavların nesnel bir standardı bulunmamaktadır. Öyle ki aynı ders için iki ayrı öğretmenin yaptığı değerlendirmeler bile birbirinden farklılık gösterebilmektedir. Bugün okullarımızda bir soruyla da 20 soruyla da sınav yapan öğretmenler bulunmaktadır; sınavlarda soruları sadece işlenen konuların yüzde beşlik bir kısmından soran öğretmenler olduğu gibi tamamından soranlar da vardır. Sadece kendi yaptığı sınavlarla öğrencileri değerlendiren öğretmenler olduğu gibi daha farklı ölçme değerlendirme yöntemleri kullanarak da öğrencilerin performansını anlamaya çalışan öğretmenlerimiz de bulunmaktadır.

Tüm bu olumsuzlukları giderebilmek için okullarımızda yapılan ölçme değerlendirmeye bir standart getirmek amacıyla ilköğretim ve ortaöğretim sınav yönetmeliğinde de bazı düzenlemeler yapacağız. Bu çerçevede okullardaki yazılı sınavlarda özellikle bazı derslerde asgari bir soru adedinin (3-5 adet) olmasını sağlayacağız. Aynı şekilde soruların, daha önceki sınavın düzenlendiği ana kadar işlenen konuların en az belli bir yüzdesini içermesi için de bir düzenleme öngörüyoruz. Bunların yanı sıra ilköğretimde Türkçe, matematik, sosyal bilgiler, İngilizce, fen ve teknoloji derslerinin zümre öğretmenleri tarafından hazırlanan soruları içeren, okul düzeyinde her ders için ayrı ortak sınavların yapılmasını sağlayacağız. Bu uygulamayı eğitim bölgeleri düzeyinde de gerçekleştirmeyi düşünmekteyiz. Buna göre şartları ve olanakları uygun okulların, eğitim bölgeleri düzeyinde ortak sınav yapmasını öngörüyoruz. Okul ve bölge düzeyindeki sınavları yaparken öğretmenlerin iş birliği yapmalarını da sağlamış olacağız. Bu sayede öğrenciler, öğretmenler ve okullar kendi konum ve başarı düzeyleri hakkında fikir sahibi olacak; ayrıca hem okullar hem de öğrenciler ve öğretmenler arasında rekabet ortamı gelişecektir. Böylece okullarımıza bir dinamizm gelecek, OKS ve ÖSS gibi sınavlar nedeniyle anlamsız ve işlevsiz olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan okullarımız, hak ettiği önemi, değeri yeniden kazanacaktır. Yapılan işi güvenceye almak ve sistemin sağlıklı işlemesini sağlamak için hazırlanan soruların okul müdürlüğünce ve bölge koordinatörü tarafından da onaylanmasını öngörüyoruz. Bütün bu yeni düzenlemeleri sağlıklı bir şekilde gerçekleştirebilmek için illerimizde ölçme ve değerlendirme merkezlerinin kurulması için çalışacağız.

Bu yıl ortaöğretimde uygulamaya başladığımız 100’lük not sistemine önümüzdeki eğitim öğretim yılından itibaren ilköğretim okullarımızda da geçeceğiz. Ortaöğretimde uygulanmaya başlar başlamaz yararları kısa sürede fark edilen 100’lük not sistemi ile ilköğretimde de notların daha adil bir şekilde verilebilmesinin altyapısı kurulmuş olacaktır.

Sonuç olarak hazırlamış olduğumuz yeni ortaöğretime geçiş modelinin ve aynı doğrultuda yapmayı düşündüğümüz birtakım düzenlemelerin, eğitim sistemimize hayati ölçüde katkılar sağlamasını bekliyoruz. Mevcut OKS sistemi sadece belli ortaöğretim kurumlarına geçişi tayin etmekteydi. Yeni model ise tüm ortaöğretim kurumlarına yerleştirmeyi sağlayacak, aynı zamanda ilköğretimdeki eğitim ve öğretimin niteliğini de yükseltecektir. Bu model sayesinde ilköğretim programlarının sağlıklı bir şekilde uygulanabilmesi mümkün olabilecektir. Öğrencilerin ilköğretim süresince gerçekleştirmiş oldukları davranışlar ile yöneltme yönergesi çerçevesinde belirlenen yetenek ve ilgileri ortaöğretime geçişte değerlendirilmiş olacaktır. İlköğretim kurumlarında verilen notların ortaöğretime geçişte etkili olması okullarda yapılan sınavların önemini artıracak ve bunun sonucunda da öğrenciler tüm derslere aynı ilgi ve gayreti göstereceklerdir.Ortaöğretime geçişte sürece dayalı ve objektif bir yerleştirme sistemi gelişecektir. Ergenlik döneminin coğrafi farklılıklar nedeniyle değişik yaş gruplarında yaşanması ve bu dönemde sınava giren öğrencilerin olumsuz etkilenmeleri, her sınıf ve yaş kademesinde değerlendirmenin yapılacak olması sebebiyle en az düzeye inecektir. Eğitim ve öğretimin sınav merkezli olmaktan çıkarak okul ve öğrenci merkezli olması sağlanacaktır. 6, 7 ve 8. sınıflarda yapılan sınavların herhangi birisinde çeşitli nedenlerle başarısız olan öğrencilere diğer sınavlar vasıtasıyla telafi imkânı verilmiş olacaktır. Bu şekilde öğrencilerimiz için kâbus haline gelen sınav stresi de önemli ölçüde azaltılmış olacaktır. Yeni getirdiğimiz model, zaman içerisinde okul dışı kurumlara bağımlılığı azaltacak, öğrencilerimiz ve velilerimiz için eğitimin maliyetini de düşürecektir.

Tüm bu nedenlerden dolayı OKS’nin kaldırılmasını ve yerine geliştirilen yeni modeli eğitim ve öğretimimizde özellikle son yıllarda merkezi sınavlara dayalı olarak yaşanan birçok problemin çözüm yollarını ve giderek etkisizleşen okullarımızı geliştirebilecek nesnel düzenlemeleri içeren bir dönüm noktası olarak görmek gerekir.

Prof. Dr. İrfan ERDOĞAN
Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı