Beden Eğitimi ve Spor Portalı  


Go Back   Beden Eğitimi ve Spor Portalı > Spor Branşları > Güreş

Güreş Güreş'e dair herşey

beden eğitimi
beden eğitimi
Sitemize hoş geldiniz. Konuları beğenmeyi unutmayalım.

Cevapla
 
Seçenekler Arama Değerlendirme Stil
Alt 09-06-2007, 11:32   #1
webmaster
Administrators
 
webmaster - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oca 2007
Bulunduğu yer: Malatya
Mesajlar: 4.799
Teşekkürleriniz: 0
138 Mesajına 242 teşekkür edildi.
Tecrübe Puanı: 10
webmaster is on a distinguished road
Standart

Reklam Alanı
GÜREŞ VE MOTİVASYON = o ns = />

Sporda Yüksek yüksek verimlilik ile fiziki bedensel yetenek arasında çok sıkı bir ilişki vardır. Bu iki öğe olmadan bir sporcudan uluslar arası düzeyde bir başarı beklemek mümkün değildir,.Özellikle günümüzde sporda ileri düzeyde olan ülkelerde görüldüğü gibi; Eşet bedensel yeteneklere ve çalışma imkanlarına sahip binlerce genç sporculardan bazıları bu başarıyı gösterebilmektedirler. Yani yetenek ve imkanlarını eşit olmasına rağmen kişiler arasında başarı farkı bulunmaktadır.
Bu farklılığın bir çok sebebi vardır. Ancak bu sebeplerin içinde "Bireyin Motivasyonu"en önemli faktörlerden birisini oluşturmaktadır. Ferdin içinde yaşadığı biyolojik ve sosyal ortamda varlığını sürdürmeye yönelik davranışlarının nedenlerine ve motif ve bütünü ile bu olguya MOTİVASYON denir. Buna göre motivasyon,biyolojik ve sosyal motivasyon olarak ikiye ayrılabilir.

MOTİVASYON:
A-Biyolojik Motivasyon
B-Sosyal Motivasyon
Ferdin organik varlığını sürdürmeye yönelik davranışlarının nedeni biyolojik içgüdüler ,biyolojik motivasyondur. Yemek,içmek,gezmek,uyku gibi buna karşılık fert toplum ile olan ilişkilerini kendi organizma ve yaşamı için rahatsızlık vermeyecek biçimde,sürtüşmelere yol açmayacak bir biçimde sürdürmek zorundadır. Bu amaçla yapmış olduğu davranışlarda sosyal motifler hakimdir. Sosyal motivasyonlar,öğrenilen şartlı motivasyonlardır. Bütün bunlar toplumda,başı kişileri sanat gibi,spor gibi politika gibi biyolojik ve sosyal varlığı sürdürmek ile direkt bağlantısı olmayan alanlara niçin yöneldiğini açıklamaktadır. Varlığını sürdürmek kişiye yeterli değildir. Kişi bir şeyler üretmek ve insanlara faydalı olabilmek için mutlaka bir uğraş içerisinde olmak zorundadır.

BAŞARI MOTİVASYONU:
Bir insanın sadece kendisi için başarıyı sürdürme isteği başarı motivasyonu olarak bilinir. Spor bağlamında bu hadise yarışmacılığa yakından bağlıdır. Başarı motivasyonu:Başarılı olabileceğimiz şartları aramak veya başarısız olabileceğimiz durumlardan kaçınmak seçimi ile ilgilidir.
Atkinson:1974)
Başarı motivasyonuna etki eden iki kişilik faktörünün varlığından söz eder.
A-Kişilik: :Başarı ihtiyacı ve
B-Başarısızlıktan kaçınma isteği
Kişiliğin bu görünümü bazı insanların niçin başarıyı aradığını diğerlerinin başarısız olabilecekleri şartlardan kaçanlarını açıklar
ŞARTLAR:Başarı ihtimali düşük olduğundan "Misal dünyaca ünlü bir sporcu yada takımla karşı karşıya iseniz" başarının özendirici değeri çok yüksektir. Kazanmak çok heyecan verici olur. Benzer şekilde zayıf rakibe karşı yarışıyorsanız kazanmanın değeri sizin için o kadarda değerli olmaz. Araştırma düşük başarı yönelimli insanların ya çok kolay yada çok zor görevi seçme eğiliminde oldukların gösterir. Bununla birlikte yüksek başarı yönelimli insanlar yarı yarıya (%50) başarı şansının
olduğu görevleri seçme eğilimindedirler.bu nedenle yüksek başarı isteğine sahip sporcular risk almak eğilimindedirler.Bir ata sözümüzde olduğu gibi kazanmanın yarısı cesarettir.Yine bir hadisi şerifte (SAV) in belirttiği gibi Rızkın onda dokuzu ticaret ve cesarettedir.Gibi insanların başarıyı yakalamaları için özendirilmiş ve teşvik edilmişlerdir.elbetteki başarılı bir insan ilk önce kendisine,sonra ailesine,milletine,devletine ve tüm topluma faydalı olacaktır.Bu nedenle kazanılan tüm başarılarda mutlaka fedakarane çalışmalar ve risk unsuru ön planda yer almaktadır.
PERFORMANSI ETKİLİYEN FAKTÖRLER:
1-Yükseklik 2-sıcaklık 3-nem 4-beslenme gibi bir çok faktörü sıralayabiliriz.Sporda çok ileri düzeyde bulunan bir çok ülke yarışmalara bilimsel metod ve sistemlerle hazırlanmaktadırlar.Kısacası sporcuyu etkileyebilecek ve başarıyı engelleyebilecek en küçük birim dahi hesap ve analiz edilerek tedbirler alınmaktadırlar.Başarılı olabilmek için mutlaka çok ciddi planlı çalışma içerisinde bulunmak gereklidir.Ne kadar iyi çalışırsanız çalışın plansız yapılan en iyi çalışma planlı yapılan kötü çalışmadan çok daha kötüdür.Hedef ve amaç tesbit edilmeden yapılan çalışmalarla bu güne kadar bir yere varabilen zaten görülmemiştir.Bil cümle Büyük bir yarışma için aylar öncesi,her türlü hazırlık yapılmalı ve Mevcut şartların en iyisi temin edilmelidir.Yani kısacası Sporcunun psikolojik pozisyonunu bozacak her türlü engel ortadan kaldırılmalıdır.


Örnek:
Şampiyonanın yapılacağı ülkenin iklim ve hava şartları incelenmeli,ve o iklim ve atmosfere uyğun bir kamp yerinde çalışılmalıdır.Kampta,Sağlık-beslenme-malzeme-çalışma zemini-herşeş en ince detayına kadar tahlil edilerek planlama yapılmalıdır.Performansı ve motivasyonu bozacak herşeyin ortadan kaldırılarak ciddi hazırlık yapılması lazımdır.İşte tüm bu şartlar sağlandığında kendisine değer verildiğini ve her türlü olumlu şartların kendisi için hazırlandığını gören sporcunun motive edilmesi de çok daha rahat olacaktır.Ben yaklaşık 13 yıl Milli takımlarımızın tüm kademelerinde antrenör ve Teknik direktör olarak görev yaptım.Yukarıda saydığımız hususlara son birkaç yıldır dikkat edildiğine şahit oldum.Güreş sporunda dünya genelinde alınan çok büyük başarılarda bunu bir bakımada ıspatlamaktadır.1988 Yılında yürürlüğe konan "ÖDÜL YÖNETMENLİĞİ" TÜRK güreşine büyük bir ivme kazandırmış ve uluslar arası bir çok başarının kazanılmasına sebebiyet verdiği bir gerçektir.Trilyonların döndüğü futbol piyasasında büyük rakamların sporculara ödenmesi ve bu rakamlardan 2000 yılına kadar gelir vergisi dahi alınmazken,Öte yandan Avrupa,dünya ve olimpiyat şampiyonu olan sporculara verilen rakamlar arasında dağlar kadar uçurum bulunmaktadır.Medyanın ve basının da aşırı desteği ile Adeta bir umut gibi kamu oyuna lanse edilen Futbol hadisesi Amatör sporları derinden etkilemekte ve ona yönelimi bir hayli azaltmaktadır.tüm bu şartlara rağmen Güreş sporu bundan en az etkilenen Tek spor dalı olarak bu gün göğsümüzü kabartan güzel sonuçlarla karşımızdadır.Uluslar arası arenada tanınmak için bu günümüz dünyasında en etkili araç spor yarışmalarıdır.Bunun bilincinde bulunan bir çok ülke sporun alt yapısı ve üst yapısına çok büyük yatırımlar yapmakta ve bunun karşılığınıda gayet iyi bir şekilde almaktadır.Ülkemizdede amatör sporlardan,Güreş,halter,judo,Takvando,karate ,Boks ve benzer bir çok spor branşındada gözle görülür bir başarı çizgisi yakalanmış bulunmaktadır.Bu çizginin devam etmesi için Soprcuları motive edecek ,onları özendirecek şartların daha cazip hale getirilmesi ve ileriye matuf uzun yıllara yayılmış makro planlar yapılması lazımdır.Günümzde hayatın ne kadar pahalı olduğunu hepimiz yakından bilmekteyiz.Bir takım eşofmanın 30 milyon bir Ayakkabının 25 milyon olduğu bir zamanda dar gelirli ailelerin çocuklarına spor yaptırmalarıda bir hayli zorlaşmış bulunmaktadır.Sporun alt yapısını ele aldığımızda ülke genelinde halı hazırda 15 tane güreş eğitim merkezi bulunmaktadır.Eğer bu merkezlerde olmasa güreşin alt yapısıda son derece zayıflayacak ve birkaç yıl içerisinde çok iyi olmayan bir tablo ile karşı karşıya kalınacaktır.Amatör olan güreş sporunun tüm desteği devletimiz tarafından sağlanmaktadır.Aslında Güreş sporu daha cazip hale getirilerek özel sektörün bu sporun içine çekilmesi çok daha büyük atılımlara vesile olabilceği bir gerçektir.ama maalesef ülkemiz genelinde Güreş sporuna kuruluşların desteklerini ele aldığımızda Özelsektör desteği % 2 bile olmamaktadır.

MOTİVASYONUN GÜREŞ SPORUNDA ÖNEMİ

Bir sporcunun başarılı olabilmesi için mutlaka kendisini çalıştıran eğiticinin
a-Teknik kapasitesine
b-Objektifliğine
c-Dürüstlüğüne
d-Kendisini sonuca mutlak götüreceğine inanmalıdır.Son derece mütevazi ve tarihi ahlaki değerlerin hüküm sürdüğü güreş sporunda yıllarca hocalarımızdan gördüğümüz
a-Çocuklar hadi koşun b-Böyle yapın şöyle yapın diye uyarılar oldu.Hiç bir zaman panoya antrenman
dizaynı ile pano asıldığını milli takımlarımızda sporcu iken görmedim.Herkeste büyük bir karşılıklı ve sevgi saygı olduğu küçüklerin büyük ağabeylerine karşı saygılı olması nedeni ile hiç bir zaman teknik çalışmalarla ilgili bir yorum yapmak dahi mümkün olmadı.Tabiki bunu derken o zamanın şartları , Antrenman planlaması ve Ülkemizdeki çalıştırıcıların sahip oldukları bilgi ve becerileride belirtmek lazım.Spor akademileri açılana kadar milli takım düzeyinde ciddi planlama kısacası kağıt üzerinde yapılan çalışmaların değerlendirildiği bir bilgiye de ulaşmak mümkün değil.Çünkü o zamanki büyüklerimiz kendi hocalarından görmüş olduğu tarzları bizlerede uygularlar idi.Onlar maddi açıdan da hiç bir getirisi olmayan antrenörlük mesleğini büyük sevgi aşk ile yaptılar.Ama ellerinden gelen o idi.Türk güreşi : Nuri Baytorun-Necati Tokbudak- Celal Atik ve Yaşar Doğu antrenör neslinden sonra 1970'li yıllardan 90 lı yıllara kadar dünya da varlığından söz edilemez bir hale düştü.Bu düşüşün nedenleri olarak:
1-Milli takımlara yapılan politik antrenör tayinleri
2-Hiç bir plan ve hazırlık yapılmaması
3-Yurt dışında başarılı ülkeler nezdinde çalıştırıcılar gönderilerek araştırmalar yaptırılmaması.
4-Türkiyemizi Dünya ve olimpiyat şampiyonu yapmış büyük tecrübeleri olan antrenörlerimizin sistemlerinin yazılı hale getirilerek günümüz nesline ulaştırılmaması.Şimdi güreş sporunda mücadele eden bir insan olarak Rahmetli Celal Atik ve Yaşar Doğunun sporcuları nasıl motive ettikleri net tür çalışmalar yaptıkları Teknik ve kuvvet çalışmalarını nasıl yaptıklarını ben şahsen çok merak ediyorum.Böylesine tarihe mal olmuş insanların bilgilerinin kaybolması Türk güreşinin ne kadar yanlış yönetildiğinin bana göre bir kanıtı olsa gerek.1993'lü yıllara kadar altı ayda bir federasyon Başkanı değiştiren güreşimiz'de hiç bir taş yerine malesef oturmadı.Hal böyle oluncada tarihi mirasın nesillere aktarılması Ciddi bir arşiv oluşmaması gibi sıkıntılar malesef oldu.

Güreş ve her türlü spor türünde :

a-Çalışma şartları
b-Araç ve gereçler
c-İyi planlayıcı ve çağı takip eden araştırmacı antrenörlerin başta olması
d-İyi çalışmanı yanı sıra sosyal aktivitelerinde olması
e-Çok iyi ve planlı çalışma ile birlikte Her türlü testlerin yapılması TIP ile yanyana çalışma
f-Sporculara yeterli teşvik ve ödülün sağlanması

Gibi hususlar motivasyonu çok önemli ölçüde etkilediği kesindir.Türk milletinin ata sporu olan Güreş Cumhuriyet Tarihimiz boyunca her Devlet Büyüğümüz tarafından her türlü iyi imkanlar ve destekle desteklenmişlerdir.Zaten spor tarihimize baktığımızda bizi Dünya da Türk gibi Kuvvetli imajı ile haklı bir kariyer kazandıran bu sporumuz için ne yapılsa azdır.

25 Yıllık anterönlük hayatımın 13 yıla yakını Milli takımların her kademesinde görev yaparak geçti.Devletimizin bizlere vermiş olduğu şartlar ölçüsende tevazuyu elden bırakmayarak sporcularımızı yaptıkları işe inandırmaya, başarılı olmaları için elimizden gelen her şeyi yapmaya ben ve benim gibi görev alan bütün teknik insanlar çalıştılar.
Güreşçi nin motivasyonu
Kilo düşülen bir ağır spor olan güreş'te bilhassa müsabakalara 15 gün kala sinirlerin çok gergin olduğu bir dönem başlar.Sporcular çok hassaslaşır.O dönemlerde bir anne babanın evladına gösterdiği hassasiyetin çok daha ötesinde antrenörlerin Anlayışlı, sakin sabırlı ve bazı şeyleri duymama görmemesi gerekmektedir.Güzelin nazı çekilir derler o misal.Bir ülkede milyonlarca insan yaşar fakat şampiyon insan çok az bulunur.O nedenle Türkiyemizin Dünya genelinde iyi temsil eden başarıları ile milletimizi gururlandıran bu insanlara gözümüz gibi bakmamız gerekmektedir
ÖRNEK
MAHMUT DEMİR
Dünya -Avrupa ve Olimpiyat Şampiyonu
Türk güreşinin son yıllarda Serbest güreş'te yetiştirmiş olduğu bu büyük şampiyonun müsabakalara nasıl konsantre olduğu ve nasıl motive olduğunu açıklamak isterim.
1994 İstanbul'daki Dünya şampiyonası sırasında kamp ta Partneri Şenol Karagöz ile ısınma dahil minder'e çıkana kadar her türlü hazırlıklarını beraber yaptı.Mahmut Mindere çıkarken mahmut Nasılsın diye birisi birkelime etse tüm konsantresi bir anda dağılır.O nedenle o mindere giderken gelirken hiç bir zaman antrenörler dışında hiç bir kimse yanına bırakmadık.Mesala müsabakalara 1 aya kala tüm telefon görüşmelerini kapatan sporcular, Tamamen kendisini şampiyonaya konsantre edenler, tabiki uzun yıllar milli takımlarda gözlemleme yaptığımız için sporcularımızın davranış biçimleri hakkında birhayli bilgi sahibi olduk.Türk insanı yeterki kendisini çalıştıran insanın Dürüstlüğüne , tarafsızlığına ve mesleki ve ahlaki becerisine inansın kesinlikle başarılı olur.Nitekim Tarihimizdeki başarılarda da bunu görmek mümkündür.

A.MOTİVASYON
Sporda yüksek ustalık derecesine ulaşmak ve müsabakalarda sporcuların hazırlık programının, birbirine bağlı olan teknik, taktik,fizik,teorik ve ruhsal yönlerinin rasyonel bir şekilde titizlikle düzenlenmesine doğrudan doğruya bağlıdır. Sporcunun ruhsal yeteneklerinin oluşması, yetişkin çocukluk ve ilk gendik cağlarında en etkili olabilir ve antrenör-öğretmen, bunun için elindeki bütün araç ve psikolojik metotları etkin bir şekilde kullanmak sorumluluğunu üzerinde duyma1ıdir.
Genç sporcuların, ruhsal hazırlık çalışmaları safhasında belirli bir spor dalında ustalık kazanmalı ve aynı zamanda müsabakalara bir sonuç ümidi beklemelerine imkan verecek psikolojik yetenek ve kişisel yeteneklerin elde edilmesi yolunda eğitime tabi tutulmalarıdır.

1—Motivasyonun Tanımı: Belli bir harekette bulunmaya veya birçok hareket alternatifinden birini tercih etmeye iten ve nispeten bir süreklilik gösteren faktörlere "motiv" denir. Motivasyon ise bir motivin etkisiyle ve mevcut şartlara bağlı olarak bir davranışa yani spor faaliyetine yol açan ve bu faaliyeti sürdüren sürecin adıdır.
Bir motivasyon süreci içerisinde hem zihni nemde duygusal faktörler etkili olur. Bu son zamanlardaki çalışmalar, motivasyonun daha çok zihni bir süreç olduğu seklindeki görüsü destekler niteliktedir. Fakat, motivasyon ve duygusal faktörler arasında da karşılıklı bir ilişki bulunmaktadır. Bir yandan motivlerin etkisiyle oluşan faaliyetin başarılı veya başarısız bir şekilde sonuçlanmasına bağlı olarak duygusal tepkiler ortaya çıkarken, diğer yandan da duygusal davranışımızı motive etmektedir. Mesela başarısız olmaktan duyulan endişe, başarısızlıktan kaçınma davranışını körükler ve daha temkinli davranmaya yol acar. Bu yüzden motivasyon konusunu duyusal faktörler arasında değerlendirilmesi uygun görü1müştür.
Davranışımızı etkileyen, onlara yön veren dürtüler, motivasyonlar, Freud tarafından şöyle tarif edilmişti; "Canlı organizma, iki birbirinden ayrı ve çoğu zaman birbiri ile çelişkili durumda bulunan dürtünün etkisi altındadır. (Kişinin korunması ve türün korunması ve diğer bir deyimle motivasyon kişinin kendi öz korunması ile türünün korunması yönündeki davranışlar ile ilgili biyolojik hal değişikliklerine verilen isimdir.

Modern psikolojinin getirdiği kavramlar, bu "biyolojik" ve "doğuştan" dürtülerin dışında, sekonder, ikinci sırada sayılabilecek öğrenilmiş kazanılmış dürtüleri de ortaya koymuştur. Basarı kazanma, yükselme, toplum halinde yasama dürtüleri gibi bu "ikinci derece" dürtüler bazen Primer biyolojik dürtülerin önüne bile geçebilmektedirler.
Canlının, çevrenin devamlı şekilde değişen şartları karsısında bir1iğini, bütünlüğünü koruyabilmek, bu canlılığını sürdürebilmek için dürtülere, motivasyonlara ve bunların istikamet vermesiyle gelişen emosyonel davranışları gerek vardır. Bu davranışlar, her ne kadar limbik sistem denen merkezi strüktürler tarafından geniş ölçüde yöneltilip düzenlenirlerse de ger çekte, bütün diğer sinirsel fonksiyonlar gibi "sinir sisteminin bütünlüğü ile çalışmasının "güzel bir örneğini verirler. Böylece hem emosyonel davranış, davranış özelliğine göre içinde rasyonel davranış çizgilerini de taşımakta, bu davranışlar içinde ruh ve beden tamamen integre birleşmiş bir durum arz etmektedir.
Doğumundan ölümüne kadar durmadan devinen, hareket eden, bir şeyler yapıp eden insanı bu davranışlara yönelten nedir? İnsan olsun, hayvan olsun, canlı organizmayı hareketsiz, atıl (inaktif) durumdan aktif duruma getiren güçler nelerdir? İnsana bir faaliyet şeklini diğerine tercih ettiren şey nedir? Bu sorulara vereceğimiz cevap bizi motivasyon kavramına götürür. En basit bir anlatımla, susamış organizma bir miktar su için canla başla bir tarafa koşarken, aç olan başka bir organizma bir parça yiyecek için hemen hemen aynı özlemle başka bir tarafa koşar.Aç olan suya,susamış olanda yiyeceğin bulunduğu tarafa bir süre için aldırış etmez. Çünkü organizmalardan biri açlıkla, diğeri susuzlukla motive olmuş, güdülenmiştir. Her biri kendilerini harekete geçiren güdülerinin şiddetine göre az veya çok faal haldedir ve sırasında bu noksanlarını tamamlama yolunda her şeyi bazen ölümü bile göze almaya razıdır.
Aşırı örnekleri bir yana bırakırsak, insanların hayatını da yakın veya uzak hedefler, ihtiyaçlar ve bunlara bağlı olarak değişik şiddetlerde fizyolojik ve sosyal motivler yönetmektedir. Başka türlü söylersek, belli bir ihtiyacı karşılamak üzere harekete geçme, motive olmak, güdülenmek t ir. Motivasyon kelimesi de "hareket ettirme" anlamına gelen movere kelimesinden üretilmiştir. Organizmayı canla başla bir davranışta bulunmaya, bir işi yapmaya yönelten, kimi zamanda 'bir davranışı yapmaktan alıkoyan etken, motivasyonun gücü, şiddetidir. Çok defa başarısızlığın, kötü yapılan islerin, altında da motivasyon eksikliği ve yokluğu yatmaktadır.

Günlük hayatımızda da güdülerin mahiyet ve şiddetlerine bağlı olarak bütün davranışlarımız, yön kazanmakta veya •sürek 1 i olarak değilmektedir. Bazen mesela, bir gazeteyi yandaki odadan almaya üşendiğimiz halde, bazı durumlarda aynı gazeteyi bulup alabilmek için cehrin öbür ucundaki basımevine kadar gidebi1iriz.
2—Sporda Motivasyonun Önemi : örnek olarak<SUB> </SUB>oynayacağı maçı kaybet t iğ i takdirde küme düşme tehlikesi olan bir takımdaki oyuncuların maça sarılmasıyla, sonuç ne olursa olsun lig sıralamasındaki yeri değişmeyecek olan bir takımdaki oyuncuların veya kazandığı takdirde şampiyonluk bekleyen daha başka bir takımdaki oyuncuların harekât tarzlarındaki farkları kolay1ıkla gözlemleyebiliriz. Aynı şeki1 de durgun durgun oynarken birden şahlanıveren bir takımla, bu parlayış karşısında sinip çözülme durumuna giren karşıdaki takım oyuncularının bu davranış 'farklarının altında yine çeşitli motivasyon farklarını görmek gerekir. Yoksa aynı sporcular aynı fizyolojik durumda oldukları varsayılan bireylerdir, oysa değişik güdülerle aynı beden farklı şekilde hareket eder duruma gelmiştir. Başka türlü söylersek, sporcunun motivasyonel hazırlığının söz konusu edilmediği bir spor tartışması her zaman eksik kalmış bir tartışma olacaktır.
Demek oluyor ki, motivasyon ve spor performansı çok defa birlikte kullanılabilen, bir bakıma eşdeğerli kavramlardır. Konuyu biraz daha açıklığa kavuşturmak için şu soruları sorabilirisiniz?

l)Bir kimse niçin herhangi bir spor faaliyetine katılmaktadır"? 2)Niçin yaralanma, sakatlanma, hatta bazen ölüm tehlikesini bile göze almaktadır? 3yBazı kimselerin spor faaliyetlerini katılmak yoluyla ifade edip tatmin olacakları ihtiyaçları mı vardır?
4)Bazı sporcular<SUB> </SUB>derecenin zorluğunun ve tehlike ihtimalinin yüksek olduğu yarışlara katı İmayı mı tercih ederler?
5)Neden bazı sporcular, çoğunluğun, ortalama kimselerin arzu edilir buldukları sporları bırakıp, kendisine hasar verebilecek tipte sporlara gönüllü olarak geçerler?
6)Neden bir sporcu kendisinin çok sıkı bir disiplin altına sokulmasına razı olur?
7)Spor, başarı fırsatları vadetmekle beraber bir kimse neden yenilgiyi göze almaktadır?
8)Neden bazı atletler kendi yetersizliklerini sergilemeye arzuludurlar?
9)Neden bazı atletler yeter1i ö1çüde, yumuşak tarz ve miktarda çalışırken, diğerleri kendilerini ezecek kadar yoğun çalışırlar?
10)Bir sporcuyu "bir numara" veya "birinci olmaya" iten dürtüler nelerdir?
Simdi bu noktalardan bazıları ve sporun zevk yönü üzerinde duralım.
a)Sporun Zevk ve iyileştirici Yönü: Genel olarak sporun ne olduğu üzerinde dururken, onun birde "zevk" yönü bulunduğu bir gerçektir. Spor faaliyeti bir çeşit oyundur ve hiç olmazsa bir kısmı, bu yaşantının bizzat kendisinden doğan bir neşe tarafından güdülenir. Çalışma ve oyun arasındaki gerçek fark, bir tutum farkıdır. Bundan başka sağlıklı insan organizmasının fazla enerjisi kendini oyunda ifade eder; bir bakıma oyun, canlı ve faal olmanın, yaşama sevincinin, biyolojik belirtisidir ve nihayet spora i 1gi,maharetle birlikte büyüyor görünmektedir. Şurası acıktır ki, spor kişiye bir keyif, bir zevk getirmektedir. ilgiyle olmasa spora gösterilen genel ilgi çabucak- kaybolurdu. Spor, solunum ve kan dolaşımıyla harekete getirilen kasların zevki için bir acık kapıdır. Bu mücadeleden sonra hissedilen bir derin dinlenme, bedenin enerji dolu gerginliğinin gevşemesinden duyulan bir coşkunluk halidir.
Spor yarışmaları, çoğu zevk verici cinsten yüksek heyecan durumları meydana getirirler. Cesurca olanla ürkekçe olan arasındaki çatışma, tehlikeli durumların üstesinden gelme, başarı yolunda ağrı ve acının, yorgunluğun yenilmesi, böylece yaşantıların, yoğun ve dramatik hale gelmesi. Bütün bunlar duygusal tonu yükseltir. Heyecanla bu duygu tonunun yükselmesi günlük hayatın monotonluğunu, sıkıcılığını kaldırır, hayata renk ve canlılık katar. Yarışan kişinin kendinden kurtulup bu durum içinde tamamen erimesi, insanı sadece zihni bakımdan sağlıklı tutmaz, heyecan bakımdan da tatmin eder.
Yarışmacının kendi kendisinden böylece sıyrılıp dış dünyayla kaynaşması, kendisine bir dereceye kadar ciddiyet de kazandırır. Kişiliğe yaptığı bu etki sporun aynı zamanda terapatik (tedavi edici) yönüdür. Böylece kışı kendisini dinlemekten sıyrılıp, bulduğu yeni ipuçlarıyla algılarına ve dış dünyasını zenginleştirir. Buda kişiliğinde bulunabilecek olan güvensizliklerin, düzensizliklerin ortadan kalkmasında yardımcı olabilir. Kendini, kendi kendine değil de yaptığı faaliyete odaklayan, onun içinde eriyen bir atlet, fizik bakımından hareketsiz bir kimsenin bilemeyeceği yeni değerler bulur.
b)Birinci Olma Tutkusu : Spor faaliyetlerinde çok önemli olan birinci olma tutkusunu biraz farklı yönden ele alanlarda vardır. Başta Amerikan toplumunu göz önünde bulundurarak yapılan açıklamalarda bu konu, kişide bir tutum halini alan, sosyal bir güdülenmeye dayandırılmaktadır. Bu görüşte olanlar, Amerikan toplumu için geniş ölçüde geçerli olabilecek olan bu açıklamalarında, bireyselcilik ve üstünlük için yanıp tutuşan bu toplumda daha Amerika kıtasına ayak basıldığı günlerden itibaren kişilerin içinde bulundukları hayat şartlarının sonucu, kendilerinin yasayabilmek, ayakta kalabilmek için öyle olmak. Zorunda bulunduklarını öne sürmektedirler. Yeni kıtaya gelenler, özellikle başlangıçta her türlü olumsuz şartlarda hayatlarını sürdürebilmek, öteki insanlarla olan rekabet boğuşmasında ölüp gitmemek için kendilerini asmak, yükseltmek zorunda kalmışlardır. Böylece mesela, vaktiyle hayal bile etmedikleri zehir gibi soğuk kış günlerine dayanmış, yetersiz gıdayla yaşamaya çalışmış, sırasında ailesinden bazılarının veya arkadaşlarının açlıktan kıvrandıklarını hatta öldüklerini görmüşlerdir. Böylece Amerikan toplumunun oluşmasındaki ilk devrelerde bu yolda bir çalışma ahlakının kendini göstermesi kaçınılmaz bir durum hal ine gelmişti r. Bu ahlakın yerleşmesinde bütün bunlar önemi i bir rol oynamıştır. .Günümüzde biraz kaybolmakta olan fakat çok uzun bir süre yaygın olan bir inanç ortaya çıkmıstır<SUB> </SUB>ki ,bu inanca göre, herhangi bir kimse sırf kendi gayreti ve fedakarlığı sayesinde devlet başkanlığına kadar yükselebilir. 111 i nois eyalet inin bir kösesinden çıkıp başkanlığa ulasan "Abrahan Lincoln" olayı da bu inancı destekleme yönünde bir örnektir.

c)Kazanmak Her şey midir?
Bu görüsün özünde, yüksek basarı göstermek ve bir numara veya birinci olma tutkusunun kısmen de olsa kültüre bağlı olduğu fikri vardır ve bu kültürden süzülüp gelen sonuç "Daha büyük, daha iyidir ve daha iyi esastır." Sloganıyla ifade edilebilir ve böylece bu tutum hayatın her alanında is hayatı, yönetim, ticaret, endüstri, uzay yarısı, hatta reklamcı11k v e o ku1 da birinci o1mak gibi her türlü faaliyette kendini gösterir. Doğal olarak sporda bunun dışında değildir. Bu hayat felsefesi su tek cümle ile özetlenebilir; "Kazanmak her şey değildir, kazanmak yapılabilecek tek şeydir"

d)Kazanına Felsefesi: Kazanmanın en son öneme sahip olduğunu söyleyen bir çok antrenör yasam pratik 1er inde ve meslek i yaşantılarında aynı sek i 1 de davranmayabi1iyorlar, örneğin devamlı olarak en iyi sporculara şans veriyorlar, sakat oyuncularını, öğrencilerini oyuna sürüyorlar. Oyuncularına ağzına alınmayacak hakaret1erde bulunarak, küfürlerin her türlüsünü savurabi1iyorlar ve doğruları, gerçekleri kendi çıkarları için feda edebiliyorlar.
Birçok antrenör çalışmalarında, maçlarıyla ilgili olarak belirli bir çelişki içine düşmektedir. Toplum açıkça kazananları ödüllendirmektedir. Sporcuları ve takımları milli birer kahraman bile ilan edebilmektedir. Fakat aynı toplum, kaybetmelerde, vatan hainliğine kadar varan atıflarda bulunabilmektedir. Bütün bunlara karşılık beden eğitimi ve sportif aktiviteler toplum' içinde yasamanın denendiği, karakterin yapılandığı ve liderlik becerilerinin geliştiği bir alan olarak da görülebi1 ir. Sporcuların fiziksel, sosyal ve psikolojik açıdan gelişmeler ine yardımcı olmaya çalışan antrenörler birçok zamanlar kendilerinin kazanma ve kaybetme kayıtlarına göre değerlendir ildiklerini görmektedirler. üstelik bu antrenörler çalıştıkları organizsyonlarca ne pahasına olursa olsun kazanma ve sonuca önem vermenin içine itilmektedirler.
Bu zamanla kapitalist üretim ilişkilerinin değişime uğramasıyla değişecektir. Bu değişme içinde antrenörler iler1eme meydana getirmenin sorumluluklarım üstlenmektedir. Antrenörler ne pahasına olursa olsun, kazanmak anlayışına karsı direnmeli ve kendilerinin antrenörlük amaçlarıyla ilgili olarak kafaları açık olmalıdır.
__________________
webmaster isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Reklam Alanı
Alt 10-12-2007, 19:17   #2
enjoyment333
Moderator
 
enjoyment333 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Ağu 2007
Bulunduğu yer: OSMANİYE
Mesajlar: 2.034
Teşekkürleriniz: 13
32 Mesajına 54 teşekkür edildi.
Tecrübe Puanı: 0
enjoyment333 is an unknown quantity at this point
Standart

tşkler
__________________
GÜL SUNAN BİR ELDE DAİMA BİR MİKTAR GÜL KOKUSU KALIR...
enjoyment333 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Popüler Sitelerde Paylaş

Etiketler
güreş, motivasyon


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Sporda Motivasyon webceren Antrenman Bilgisi 2 05-03-2009 13:26
GÜREŞ FEDERASYONU KARAKUCAK GÜREŞ YÖNETMELİĞİ webmaster Güreş 1 10-12-2007 19:08

Reklam Alanı


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 23:16.


Powered by vBulletin® Version 3.8.4
Copyright ©2006 - 2024, Türkiye'nin Beden eğitimi ve Spor Portalı
2007-2024 Türkiye'nin Beden Eğitimi ve Spor Portalı
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122