Beden Eğitimi ve Spor Portalı  


Go Back   Beden Eğitimi ve Spor Portalı > Kütüphane > Beden Eğitimi ve Spor

Beden Eğitimi ve Spor Beden Eğitiminin Tanımı, Amaçları, Faydaları, Spor Yöneticiliği, Felsefesi, Fizyolojisi

beden eğitimi
beden eğitimi
Sitemize hoş geldiniz. Konuları beğenmeyi unutmayalım.

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 15-03-2007, 11:19   #1
webmaster
Administrators
 
webmaster - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oca 2007
Bulunduğu yer: Malatya
Mesajlar: 4.804
Teşekkürleriniz: 0
139 Mesajına 245 teşekkür edildi.
Tecrübe Puanı: 10
webmaster is on a distinguished road
Standart

Reklam Alanı
ÖNSÖZ
= o ns = />
Eğitimin bütünlüğü içerisinde, beden eğitimi ve spor eğitimi her devrede önem arz ettiği gibi, günümüzde de ehemmiyeti gittikçe artan bir grafik izlemektedir. Beden eğitimi ve spor önemi dolayısıyla asla vazgeçilmeyecek bir sosyal realite olarak karşımıza çıkmaktadır.
Günümüz dünyasında bilim ve teknolojideki gelişmeler, sosyal, kültürel ve ekonomik değişmeler, spor eğitiminde yeni stratejiler belirlenmesi lüzumunu gündeme getirmiştir. Bilim ve teknolojideki gelişmeler insanların problemlerini geniş ölçüde çözmesine rağmen, yeni problemlerin ortaya çıkmasına engel olmamıştır. Sorunların sağlıklı çözümü ve fertlerin içinde bulundukları değişikliklere uyum gösterebilmesi ise, kişinin toplum davranışlarına, ahlak ve estetik ölçülerine, inanış ve yaşama anlayışına, sağlıklı uyumuna ihtiyacı olan beden eğitimi ve sporun, etkili bir biçimde gerçekleştirilmesi ile mümkündür.
Beden eğitimi ve sporun yediden yetmişe öneminin anlaşıldığı ülkemizde, spor eğitimi konusunda kurulmuş yüksek okulların sayısı, son yıllarda hızla artarak altmışı geçmiş durumundadır. Beden eğitimi ve spor yayınlarında bu artışa bağlı olarak hızla çoğalmaktadır.
Sporun kalkındırılması sadece sporda disiplin sağlanması ve sporcunun disipline edilmesiyle çözüme bağlanamayacağı ortadadır. Birçok alanda olduğu gibi sporda da geri kalmış olmanın başlıca nedenleri daima gelişen ve değişen dünyadaki ilerlemeleri izlememekten, tam organize olamamaktan ve hatta daha ileri adım atmamaktan doğmaktadır. Bu esaslar içinde gerçekleştirilmesi zorunlu bulunan öneriler:
- Gençlik ve spor akademilerine bağlı bölgesel beden eğitimi yüksek okulları kurulması ve spora yardımcı olacak biçimde eğitim sistemi uygulanması,
- Belli üniteler halinde oluşturulacak spor tesislerinin (yüzme havuzu, kapalı spor salonu, cimnastik salonu) dahil yurt sathına yayılması
- Halka açık spor tesisleri kurulması
- Spor fizyolojisi araştırma merkezinin kurulması
- Spor kazaları hastanesi tesis edilmesi ve buna bağlı olarak;
a. Poliklinik
b. Klinik
c. Fonksiyon test laboratuarı
d. Sporcu rehabilitasyon merkezi açılması,
- Gençlik bilim-spor kulüpleri kurulması
Yukarıda özetle değinilen hususlar gerçekleştirildiği ve spor akademileri yeterli personel yetiştirdiği taktirde Türk sporunun kalkındırılmasına bilimsel yönden önemli katkıda bulunulacağı kuşkusuzdur.

BİLİMİN TANIMI
Bilim, bilgi temeline, yani bilmek istemine dayanan bir sistem, bir gerçekler ve değerler topluluğudur. (1)
Bilim gözlem yolu ile bu gözlem üzerine kurulmuş akıl yürütme ile, önce dünya ile ilgili belirli olgular ve sonradan da bu olguları birbirine bağlayan yasaları bulma ve geleceğin önceden kestirilmesini mümkün kılma girişimidir. (2)
“Bilim”in mutlak ve kesin bir tanımı yoktur. En genel anlamda bilim, bilme süreci ile ilgilidir. Modern İngilizce’deki bilim (science) kelimesinin Latince kökü “scire”, “bilmek” demektir. Fakat “bilmek” aynı zamanda anlamayı yani açıklayabilmeyi içerir. Bilimin bu tanımı, teknik olarak doğru olmakla birlikte, yeterli değildir. Çünkü bilimin özellikle nasıl ve ne şekilde anlamak istediğinin bilinmesi gerekir. (3)
Tüm sistematik araştırmalara ve düzenli bilgiler bütününe bilim adı verilir. (4)
Bilim gerçeği (ya da “doğru”yu) arama etkinliğidir. Bilim, her türlü düzenden yoksun duyu verileri, (algılar) ile mantıksal olarak düzenli düşünme arasında uygunluk sağlama çabasıdır. (5)

BİLİMİN ÖZELLİKLERİ
1. Her bilimin kendisi ile özdeşleşen bir konusu vardır. Bu konular herkes tarafından kabul görmüş bir ilgi alanı olmalıdır.
2. Bir bilim kendisine özgü bir tarihi herkesçe kabul edilen geleneksel bir kural ve kaynaklara sahip olması ile belirginlik kazanır.
3. Bir bilim kendine özgü uygulamaya yönelik araştırmalarla birlikte kavram sistemini oluşturmalıdır. Kavramlar açık ve niteleyici olmalıdır.
4. Bir bilim kendi araştırma alanlarına uygun düşen bir yöntemle belirginlik kazanır. Bilim hem zihinsel ve kavramsal hem de teknik ve mekanik işlerle çalışır.
5. bir bilim süreç olduğu kadar ortaya koyduğu sonuçlarıyla da herkesçe kabul görmelidir.
6. Bir bilim kesin ve sade bil üzerine kurulu olmalıdır. Bu dil o bilimi sürdürenlerce olduğu kadar o bilim dışında kalanlarca da kolayca anlaşılmalıdır.
Bilim bu genel özellikleri dikkate alındığında bir “beden eğitimi ve spor” biliminin var olduğu tartışılmaz. Çünkü günümüzde toplumsal ve politik bir işlevi olan spor, performans, eğitimi, boş zamanları değerlendirme, koruyucu ve önleyici hekimlik yönleri ile birçok toplumsal çözücü tedbirleri beraberinde getirerek geleneksel bilim dallarının yaklaşımlarıyla bir eylem biçimi ve insan kültürünün önemli bir yanı olarak herkesçe kabul gören bilimsel bilgilerin sarsılmaz bir alanını oluşturmaktadır.(6)

MARGIN: 0cm 0cm 0pt">BEDEN KÜLTÜRÜ ve SPORUN TARİHSEL BAŞLANGICI ve GELİŞİMİ
Bir hayat tarzı alan beden kültürünün kökenlerinin binlerce yıl öncesi ilk insanların kendi aralarında itişip kakışmalarından kaynaklandığını yazılı kaynaklarla sabittir.
Hareket, canlılığın tek belirtisi olduğu gibi vücut eğitiminin önde gelen tek vasıtasıdır. O halde insan hayatı ile bu kadar sıkı bağlılığı olan beden kültürünün gelişimini ilk insanlardan başlayarak incelemek beden eğitimi ve spor tarifini gözler önüne serecek tek yoldur.
İlk insanın tabiat tek başlarına yaşama savaşı verdiği tarih öncesi çağlarda beslenme, korunma, savunma, barınma, giyinme çabasına dönük hareketlerini ve doğa ile mücadelesini beden kültürü saymak mümkün değilse de; neolitik dönemin bilinci içerisinde insanın doğaya hakim olmaya başladığı dönemden itibaren gördüğümüz bilinçli hareketlerinin bir başlangıcı olarak saymamakta mümkün değildir.
İnsanlar tarih içerisinde değişik devrelerde, özellikle erkekler kendilerini ve ailelerini değişik tehlikelere karşı korumak için vücutlarının muhtelif yerlerini silah olarak kullanmışlardır.
İnsan doğal savunma ve saldırı aracı olarak ellerini yumruk yaparak silaha dönüştürülmesi, kollarını itme ve savurma gücü ile birleştirerek kullanmasıyla boks sporunun esasını teşkil eden hareketlerin ortaya çıkmasına yol açtığını görürüz.
Nehirleri geçmek, çöllerde avlanabilmek ve su üzerinde durabilmek için yaptıkları ilkel hareketlerde bugünkü yüzme sporunun temelini teşkil etmiştir. (7)
Bugün beden eğitimi ve sporun temelini oluşturan hareketlerin ilk insanlar tarafından doğal olarak yapıldığını şartlar gereği hayatlarını sürdürme, çevik güçlü ve dayanıklı olmak amacı ile yaptıklarını biliyoruz.
İnsanlık tarihinin başlangıcını doğa tarihinin başladığı dönemlerde değil, insanın doğaya hükmetme yani üretim yaparak doğa ile işbirliği içerisine girmeye başladığı dönem olarak kabul edilebilir ki, bu dönemde insan toplum yaşamına girmiş, köy, kent kurmuş, doğaya karşı bir güç kazanmıştır.
İnsanlık tarihinin geçmişinde kendisini emniyette hissettiği zamanlarda geçim ve yaşam kaygısından kısmen de olsa kurtulmanın güveni ile insan iç dünyasına yönelebilmiştir. Böylece aşk, sevgi, öfke, neşe, tasa, doğa kuvvetlerine karşı korku, saygı, şükran, zafer şenlikleri gibi duygular, bugün adına “dans” dediğimiz hareketlerle ifade etmiştir. Yine insanların ilk dönemlerden günümüzde bir araya geldiklerinde kendilerince usul ve kaidelere bağladıkları şekilde adına “oyun” dediğimiz bir bedeni faaliyetleri devam ettirdiklerini görüyoruz. Düşünülebilir ki zaman ilerleyip kültür seviyesi arttıkça bu oyunlarda da değişiklik yapılabilir. Tam aksine aşırı bir tutuculukla hemen bütün toplumlarda ve her devirde aynı şekilde muhafaza edilerek yürütülmüştür.(8)
Çinliler, Taozim, Budizm gibi görüşlerin etkisi ile zihinsel gelişim üzerinde durmuş ve sakin bir yaşam sürdürmeye önem vermişlerdir. Buna rağmen zengin ailelerin çocukları müzik, dans, okçuluk, güreş, boks, polo, su oyunları vb. etkinliklere katılmışlardır. Çinliler hareketsizliğin birçok rahatsızlığın nedeni olduğuna inanmış, rahatsızlıktan kurtulmak için belli nefes çalışmaları ile birlikte yapılan, bükülme, duruş, uzanma çalışmalarından oluşan tıbbi cimnastik yapmışlardır.
Eski Hindistan’da Hinduizm ve Budizm, bedensel faaliyetlerden uzak durulması, ruh üzerine odaklanılması üzerine kurulmuştur. Yoga meditasyon, nefes düzeleme çalışmaları, dinin bir gereği olarak beden ve zihni disipline etmek amacı ile yapılmıştır. Budizm için ruh üzerine yoğunlaşması top fırlatma, fil ve at yarışları, boks, güreş ve dans gibi etkinliklere katılıma engel olmamıştır.
Mısırlılar fiziksel etkinlikleri güçlü ordular oluşturmak, mesleki ve dinsel amaçları gerçekleştirmek ve eğlence amacıyla kullanmışlardır. Savaşçı sınıf avlanma, güreş, silah kullanma, okçuluk, koşu, sıçrama vb. etkinliklerle ilgilenirken yüzme, top oyunları bütün sınıfların sportif amaçlarla katıldıkları etkinlikler olmuştur.
Genel olarak beden eğitimi Antik Yunan’da eğitimin en önemli bölümünü oluşturmaktaydı. Yunan uygarlığının ilk dönemlerinde Homeros’un “İlyada ve Odisea” adlı eserinde boks, güreş, cirit, disk, okçuluk yarışları yapıldığında dair ilgili kayıtlara rastlanmaktadır. Ruh için müzik, beden için cimnastik yapılması üzerinde durulmuş, cimnastiğin fiziksel güzelliğin estetik değerlerin, disiplin, amatörlüğün ve cesaretin gelişimine katkıda bulunduğu vurgulanmıştır.
Isparta’da beden eğitimi güçlü ordular kurmak amacı ile kullanılmıştır. Ispartalılar askeri çalışmalara kondisyon amaçlı koşu ve sıçrama çalışmaları ile başlayıp, yüzme, avlanma, güreş, boks, top oyunları, binicilik, disk ve cirit çalışmalarına da yer verilmiştir.
Atina’da beden eğitimi vücudu geliştirmek, estetik değerler ve aktif yaşam sürdürme amacı ile ele alınmıştır. Atinalılar bireyin bir bütün olarak gelişimine önem vermişlerdir. Bu anlayış erkek çocuklarını aritmetik edebiyat ve müzik öğretimi yapılan müzik okulu ve “palaestre” adı verilen güreş, boks, cimnastik çalışmalarının yapıldığı okullara devam etmelerinden anlaşılmaktadır.
Ulusal festivaller, Yunanlıların yaşamından önemli etkilerdi. Ülkenin çeşitli yerlerinde birçok festival yapılmasına rağmen, bunlardan dördünün özel önemi vardı. Bu festivallerden ilki ve önemlisi Zeus onuruna yapılan olimpiya festivalleridir. Buna Apollo adına düzenlenen “Pythia” festivali, ülkenin bir başka bölgesinde Zeus adına düzenlenen “Nemea” festivali ve Paseidon onuruna düzenlenen “ısthmia” festivali izler.
Roma’da beden eğitimi askeri ve sağlık kazandırma amaçlı olarak ele alınan beden eğitimi etkinliklerinde okçuluk, eskrim, cirit, koşu, yüzme, güreş gibi çalışmalara yer verilidir. Romalılar, Yunanlıların aksine profesyonelliği amatörlüğe tercih etmiş; gladyatör kavgaları, vahşi hayvanlarla mücadele gibi kanlı etkinliklere katılmışlardır.
Roma imparatorluğunun izleyen karanlık çağda akolastisizmin etkisi ile beden eğitimi hemen hemen tamamen ortadan kalkmıştır. Bunu izleyen feodalizm döneminde ise, beden eğitimi askeri amaçlar doğrultusunda ele alınmıştır. Bu dönemde yalnız soylu sınıfların, şövalyeliğin yedi sınıfı sayılan ata binme, yüzme, ok atma, eskrim, av, satranç ve iyi şiir okuma becerilerini uygulamalarına izin verilmiştir.
Rönesans ve yeniden yapılan döneminde ortaya çıkan felsefi akımlar beden eğitimine karşı olan tutumları etkilemiştir. Bu dönemde beden ve ruhun birbirinden ayrılamayacağı, bunlardan birinin diğerinin işleyişini etkileyeceği görüşü benimsenmiştir. (10)
J.J. Rousseau (1712-1778) beden eğitimi ve oyunun önemine değinmiştir. Rousseau, fiziksel egzersizlerin kişinin kendi bedenini başkalarının bedenini algılamasın yardımcı olacağını belirterek beden-zihin bütünlüğü üzerinde durmuştur.
Doğacı görüşü benimseyen John BASEDOW (1723-1790) “Philantropinum” adını verdiği okulda her gün 3 saat cimnastik, spor ve oyunlar gibi fiziksel etkinliklere yer vermiş, dans, eskrim, binicilik gibi etkinlikleri tavsiye etmiştir. Bu yy’da Beden Eğitimi ile ilgili bilimsel çalışmalar yapılmaya başlamış, beden eğitimi akademik anlamda ele alınmıştır. 1893 yılında Harward ilk olarak beden eğitimine akademik dereceyi vermeye başladı. Amerika’da 1800’lü yıllarda programlara sağlık, kuvvet ve gövde hareketlerinin ağırlık taşıdığı etkinlikler konuldu. 1900’lü yılların başında oyun sporları programlarda ağırlıklı olarak yer aldı.
1890’lı yıllarda Thomas WOOD (1870-1942) beden eğitiminin eğitim amaçlarına ulaşmasındaki rolünü vurguladı. Bu dönemde Stanley HALL’un gelişim teorisi ve John DEWEY’in fikirleri; öğrencilerin gereksinimlerinin karşılanması konusunda beden eğitimi alanında eğitimcileri etkilemiştir.
John DEWEY (1859-1952) zihnin düzenli olarak gelişiminin doğrudan kas ve duyumların düzenli uyumum bağlı olduğunu, hareketin ve duyu organlarının bilgi materyalleri ile ilişkiye geçmek için gerekli olduğunu belirtmiş, programlarında oyunlara, ritmik faaliyetlere ve yaratıcı etkinliklere yer vermiştir.
DEWEY’in eğitim anlayışını ve WOOD’un eğitim bütünlüğü kavramından etkilenen J.F. WİLLİAMS (1886-1966) programlarda fiziksel becerilere, ancak bireyin bir bütün olarak gelişimine katkıda bulunuyorsa yer verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Charles McCLAY (11886-1959) beden eğitiminin en önemli amaçlarının organik ve psikomotor gelişimin sağlanması olduğunu savunmuş, WİLLİAMS’ın “beden aracılığı ile eğitim” görünüşü reddedip bedenin eğitilmesi üzerinde durmuştur.
WOOD, CASSIOY ve WİLLİAMS, 1927’de yazdıkları eserde beden eğitiminin biyolojik, psikolojik ve sosyolojik temellerine değinip, beden eğitiminin genel eğitim içindeki önemi vurgulanmışlardır. (9)
I. ve II. Dünya Savaşları sonrasında askerlerde görülen kuvvetsizlik, dayanıksızlık, dikkatleri fiziksel uygunluğun geliştirilmesi amacıyla beden eğitimine ağırlık verilmesine yönelmiştir. Bunu kadınlara, özel eğitime muhtaç kişilere daha yaygın beden eğitimi olanakları sağlanması, okul içi yarışmaların ve yaşam boyu spor anlayışının yaygınlaşması izlemiştir.(10)

BEDEN EĞİTİMİ ve SPORDA ALANLAR
Günümüz sporu, on veya on beş yıl öncesine kıyasla çok faklı algılanmaya ve yapılmaya başlanmıştır. Giderek birbirinden çok farklı sportif etkinlikler, çok farklı amaçlar için yapılar hale gelmiştir. Ülkemizde bir kısım firmaları, hafta sonları için tur kayağından, kampçılığa, raftingden, kayağa vb. gibi bir sürü yeni spor dalını Türk insanının spor dağarcığına sokarken, aynı zamanda yaşam tarzımızdaki değişikliği ve buna bağlı olarak spora yaklaşımımızı ve yaşam felsefemizi de değiştirmeye başladığımız da göstermektedir. Evet insanlar giderek yarışma ve serbest zaman etkinliği (rekresyon) amaçlı olarak; kaya tırmanmadan, halı saha futboluna, yüzmeden, yamaç paraşütçülüğüne, yürüyüşten, Joginge, aerobiğe, vücut geliştirmeye, tenise ve daha birçok spor dalına uzanmaya, günlük yaşamına sokmaya başlamışlardır. Yaşam biçimimizdeki değişikliği ve bu değişikliği ilginç bir şekilde yansıtan önemli kurumlardan birisi, spor alanında meslek adamı yetiştiren okulların sayı, nitelik ve niceliklerinde meydana gelen değişikliklerde görmekteyiz. 1992-93 yılları içerisinde spor alanında meslek adamı yetiştirmek üzere açılan Fakülte ve Yüksekokul sayısı otuzu bulurken; toplumda sporun yeni yorumlanması ile birlikte ortaya çıkan yeni spor mesleklerine “nasıl eleman yetiştirilmelidir?” tartışması da ortaya çıkmış ve eskiden farklı olarak yeni bölümlerin ana bilim dallarının ve eğitim programlarının ortaya çıkmaya başladığı görülmektedir.
Çok yakın zamana kadar sporda meslek alanı olarak “Beden eğitimi öğretmenliği” ve “spor antrenörlüğü” bulunmaktaydı. Bugünse bu meslek dalları kendi içerisinde yeni alt dallara ayrılırken, aynı zamanda çok değişik iş alanı da kendini göstermeye başlamıştır. Örneğin, Beden eğitimi öğretmenliği, yalnız Milli Eğitim Bakanlığı’nın okullarında temel ve orta dereceli okullar da değil, özel ve askeri kuruluşlar ile turizm sektöründe bir çok değişik spor dalında spor öğretmenliği şeklinde uygulanmaya başlanmıştır. Antrenörlük de; benzer şekilde, yalnız bir spor kulübünü antrene etmek boyutundan çıkararak değişik okulların serbest zaman programlarında okul takımlarının antrenörlüğünden, özel spor salonlarında yapılan antrenörlük ve spor turizminde karşılaşılan spor dalları için gerekli elemanların çalıştıkları alanlara uzanmıştır. Diğer taraftan yeni belirginleşen alanlar olarak spor muhabirliği ve spikerliği, spor menajerliği, spor hekimliği, spor yazarlığı, spor fotoğrafçılığı, spor sanatçılığı, spor yayıncılığı gibi konular, giderek günlük yaşamınızda belirginleşen alanlar olarak ortaya çıkmıştır.
Bu gelişim dünya genelinde de spor okullarının son yıllarda aldıkları isimlere yansımıştır. Bu yansımalar toplumda meydana gelen değişime paralel olarak yeni beklentilerde ortaya çıkan meslek alanları ve bu alanlara cevap vermek üzere yapılanan yeni yönelimleri şeklinde ortaya çıkmıştır. Spor okullar, geleneksel yaklaşım içinde “Beden Eğitimi” bölüm veya okulları olarak bilinirken, giderek bu isimlerden uzaklaşmaya başladığını görmekteyiz. Bu uzaklaşma toplumdaki yeni beklentiler paralelinde ortaya çıkan yeni uzmanlık alanlarına cevap verebilecek yeni bilim dallarının ortaya çıkmasına bağlı olarak meydana gelmiştir.

<H2 MARGIN: 0cm 0cm 0pt"> BEDEN EĞİTİMİ ve SPORDA AKADEMİK ALANLAR
ÖĞRETMENLİK
· Temel ve orta dereceli devlet okullar
· Özel okullar
· Askeri okullar
· Özel spor merkezleri
· Turizm sektörü ve özel kuruluşlar
· Animatörlük

KONDİSYON ve SAĞLIKLA İLGİLİ MESLEKLER
· Rehabilitasyon merkezleri
· Özel sağlık salonları
· Turizm sektöründe kondisyon ve sağlık
R PAGE-BREAK-BEFORE: always" clear=all>
SPOR YÖNETİMİ
· Gençlik ve spor genel müdürlüğü merkez ve taşra teşkilatı,
· Spor tesisleri: Özel ve Kamu kuruluşları
· Kulüpler
· Endüstriyel kuruluşlar
· Turizm sektörü

BASIN ve YAYIN
· Spor muhabirliği
· Spor fotoğrafçılığı
· Spor yazarlığı
· Spor yayıncılığı
· Spor sanatçısı

BEDEN EĞİTİMİ ve SPORDA UYGULAMA ALANLARI
· Profesyonel sporculuk
· Spor spikerliği
· Spor hukuku
· Spor danışmanlığı
· Spor araştırmacısı (Spor Bilimcisi)
· Hakemlik
· Spor istatistikçiliği vb.(11)

Adlarında “Beden eğitimi” sözcüğü hiç yer almayanlar, bunun yerine kinesyolojisi, insan performansı, insan hareketli, kinetik, spor bilimi, egzersiz bilimi, fizik kondisyon, spor eğitimi, spor uygulamalı, fiziksel bilimler, motor eğitim, rekreasyon ve dans gibi isimler vermeyi daha uygun bulduklarını belirtmişlerdir. Gerek diğer ülkelerde, gerekse ülkemizde spor okullarının adları, aşağıdaki gibi şekillenmiştir.
· Spor bilimi beden eğitimi ve spor yönetimi
· Beden eğitimi ve spor
· Beden eğitimi
· Beden eğitimi sağlık ve rekreasyon
· Spor bilimi
· Spor bilimleri ve teknolojisi
· Beden eğitimi insan hareketleri ve dans
· Beden eğitimi hijyen ve dans
· Spor
· Spor ve beden eğitimi
· Beden eğitimi spor kültürü
· İnsan hareketleri ve kinetik (4)

İnsanlık tarihi kadar eski olan bedensel ve sportif hareketler çeşitli zamanlarda, değişik medeniyet ve kültürlerde, farklı biçimlerde bireylerin ruhsal, bedensel ve zihinsel gelişmelerine yardımcı olmuştur. Özellikle sanayi toplumlarının oluşmaya başladığı süreçten itibaren sporun varlığına duyulan ihtiyaç daha belirgin bir hale gelmiştir.
Günlük yaşamın monotonluğundan kurtulmaya çalışan insanlar boş zamanlarını aktif veya pasif (seyirci olma vb.) biçimde sporla değerlendirmeye çalışmaktadır. Günümüze doğru gelindikçe gelişen teknolojiye paralel olarak spora olan talepte artmıştır. Çünkü görsel ve yazılı basın ülkeler arasındaki kültürel, sosyal ve ekonomik sınırları ortadan kaldırmıştır. Artık her toplum diğerinin yaşam biçimini yakından takip ediyor hatta o yaşam biçimini özümseyebiliyor. Spor alanında yapılan organizasyonlar (olimpiyatlar, dünya şampiyonaları) toplumlararası diyalogun gelişmesinde önemli bir misyonu üstlenmiştir. Teknolojik alandaki gelişmeler ve yenilikler biliminde geliştiğini gösteren en somut kanıttır. İşte bilimdeki bu gelişme insan yaşamı için önemli olan sporunda gelişmesine, yeni araştırmaların yapılmasına imkan sağlamıştı. Özellikle ülkemizde son 20 yılda yapılan sportif araştırmalar ve yayınlar sporun bir bilim dalı haline geldiğini ortaya koymaktadır. Spor alanındaki gelişmeler sporun bilimsel anlamda yeni dalların ortaya çıkmasını kaçınılmaz kılmıştır. İşte bu alanlardan birisi de spor yönetimi ve yöneticiliği alanıdır. Spor yöneticileri sporda rekabet duygusu içerisinde ahlaki değerlere bağlı kalarak sorumluluğunu üstlendiği; çağdaş ve sağlıklı yaşamın vazgeçilmez bir öğesi olan sporu günümüzde bir bilim ve endüstri modern çağın hastalıklarına karşı insan direncini artıran etkili bir araçtır. Spor; yapana ve seyredene heyecan ve coşku veren, gençlerin enerjilerini olumlu yönlere kanalize ederek onları zararlı davranış ve alışkanlıklardan koruyan, ferdi sosyalleştirici, bütünleştirici, kültürel yabancılaşmayı önleyici güçlü bir eğitim aracıdır. Artık gelişmiş ülkeler, spor gerekli midir? Tartışmasını bırakarak spor faaliyetlerinin çeşidini artırmaya ve bu faaliyetlere katılan insanların sayılarını artırmaya çalışmaktadır.
Sporun gelişmesi, bilimin gelişmesine bağlıdır. Spor biliminin gelişmesi de spor yöneticilerinin araştırma ve yayınlara destek vermesiyle mümkündür.(5)

SPORDA GELİŞME ve BAŞARININ TEMELLERİ
Günümüzde sporda kazanılan uluslararası başarılar, toplumun günlük yaşamında ve moral düzeyinde oldukça önemli bir değer taşır hale gelmiştir. Her geçen gün ilerleyen bilim ve teknolojinin yardımıyla spordaki rekorlar yenilendikçe, spor sahalarında adeta yarışa sporcu veya takımların temsil ettikleri ülkelerinin teknik, teknolojik, eğitim ve ekonomik standartları yarıştırılır hale gelmiştir. Bu bakımdan, “spor bir toplumun aynasıdır” sözü, hiç de yersiz kullanılmış bir söz değildir. Bu nedenle, ülkenin sporda başarılı olabilmesi, o toplumun ekonomik gelişmişliği ile birlikte, eğitim alanında ve teknolojik yönden gelişmişliğine de bağlı olmaktadır.
Ülkemiz için, uluslararası alanda sporda pek başarılıdır denilemez. Atletizm sporundaki bayan ve erkek rekorlarımızı, dünya ve erkek rekorları ile karşılaştırdığımız zaman genel olarak sporumuzun dünyadaki gelişmeleri ne kadar geriden takip etmekte olduğunu görmekteyiz. Burada atletizm sporu, tüm spor dallarını en iyi temsil edebilecek, ölçülebilir ve objektif olduğu için örnek olarak seçilmiştir. Kuşkusuz ülkemizdeki bir kısım spor salları atletizmden biraz daha başarılı, bir kısmı da daha başarısızdır. Bu nedenle atletizm genel standardı yansıtan bir spor dalı olarak ele alınmıştır.
Türk sporunun geride kalmasını etkileyen faktörler çok boyutlu ve çeşitlidir. Bu yazı içerisinde bütün problemleri sergileyebilmek mümkün değildir.
Sporda ileri gitmiş bir çok ülkenin sistematik çalışmalarda, yüksek performans düzeyine gelmiş sporcularına uygulanmak üzere, antrenör ve eğitimcilerine sunacağı verileri bulmaya çalışan ulusal spor bilimleri araştırma merkezleri bulunmaktadır. Spor örgütlenmeleri ile yakın ilişki içinde olan federasyonlar ve olimpiyat komitesi ile işbirliği yapan, üniversiteler ile ortak proje ve çalışmalar sürdüren, sporda hem ulusal hem de uluslararası sorulara cevaplar arayan teorisyen ve araştırmacıların çalıştığı bu merkezler bir çok ülkenin spor politikasına da yön vermekte, başarıya katkılarını sürdürmektedir.
Köln’de bulunan Federal Almanya spor Bilimleri enstitüsüne bir göz atalım. 1970 yılında Alman spor Federasyonunun Federal Bakanlıkta çalışmaları sonucu kurulmuş. Spor bilimlerinde özel, yaygın ve uzun süreli çalışmalar amaçlayan enstitü, ulusal ve uluslararası komiteler ile ve daha bir çok uluslararası spor kuruluşu ile yakın ilişkiler içindedir. 1985 yılında bu enstitü, spor yüksek okulu ve antrenör akademisi ile bir merkezde toplanmış. Enstitünün görevleri şöyle sıralanmaktadır:
- Tıp, pedagoji, psikoloji, sosyoloji, hareket bilgisi ve antrenman teorisi gibi spor bilimleri alanlarında projeler planlamak, koordine etmek
__________________
webmaster isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Reklam Alanı
Alt 02-01-2009, 15:26   #2
proksi
Girişken Üye
 
proksi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Eki 2008
Bulunduğu yer: bursa
Mesajlar: 281
Teşekkürleriniz: 2
7 Mesajına 14 teşekkür edildi.
Tecrübe Puanı: 17
proksi is on a distinguished road
Standart

Hocam verdiğiniz bilgi için teşekkür ederim.Ülkemizde spor bilimi geliştikçe inanıyorum ki ülkemde spor zirve yapar.
proksi isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Popüler Sitelerde Paylaş

Etiketler
beden, bilme, ÇaĞdaŞ, eğitiminin, etkisi


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Beden Eğitiminin Temel Faydaları webmaster Beden Eğitimi ve Spor 3 02-04-2015 00:36
Beden Eğitiminin Amaçları webmaster Beden Eğitimi ve Spor 1 02-01-2009 15:35
Çağdaş Beden Eğitim Öğretmenleri binali Beden Eğitimi ve Spor Kütüphanesi 2 05-04-2008 19:41
ÇAĞDAŞ BEDEN EĞİTİMİ ÖĞRETMENİ webmaster Beden Eğitimi ve Spor Kütüphanesi 12 03-01-2008 15:46
Beden eğitiminin karakteristik özellikleri levent1050 İstek Bölümü 2 25-12-2007 12:10

Reklam Alanı


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 12:12.


Powered by vBulletin® Version 3.8.4
Copyright ©2006 - 2025, Türkiye'nin Beden eğitimi ve Spor Portalı
2007-2024 Türkiye'nin Beden Eğitimi ve Spor Portalı
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159