İçten Gelen Liderlik

[binali]

Reklam Alanı

İçten Gelen Liderlik


Yazar: D. Luke IorioÇoğu kurum kültüründe, odak noktası, “Yanlış olan nedir?” üzerinedir. Dünya genelinde çok az şirkette, “Doğru olan nedir?”, “Buradaki fırsat nedir?” ve “Bunu çalışır hale nasıl getiririz?” gibi sorular üreten yaratıcı ve pozitif düşünce biçimi hakimdir. Oysa, bu tür sorular, güçlü kârlılığı olan ve tutarlı, hatta eğlenceli bir kurum kültürüne sahip, gelişen işletmeler yaratır.

”Yanlış olan nedir?” bakış açısı, çoğu çalışanın ve liderin, zamanının önemli bir bölümünü, işi, artan sorumlulukları ve meslektaşları ile ilgili “sorunlar”a odaklanarak geçirmesine neden olur. Doğal olarak, araştırmalar, ülkedeki işgücünün yarısından fazlasının, mümkün olsa işten ayrılmayı tercih edeceğini gösteriyor (Spherion Corp., Fort Lauderdale, Fla. ve Harris Interactive Inc., Rochester, N.Y, 2003). Ortalama işçinin iş memnuniyetsizliği, ücretlere, işyüküne ya da uzun saatlere dayanmıyor; aksine, temelde “liderlik sorunları”ndan kaynaklanıyor. (Watson Wyatt, 1997, Gallup Organization, 1999).

Çoğu ekip üyesi, liderlerinin insanlara ilgi göstermediğini, ilham vermediğini ve liderlik için uygun olmadığını düşünüyor. Liderler, sonsuz bir sorun seliyle karşı karşıya kalıyorlar. Bir sorunu çözmek, onun yerini alacak bir başka soruna yol veriyor. Liderler, artık yalnızca kârlılığı artırmaya odaklanmıyor, aynı zamanda patron ve çalışanlarına yanıt vermek, çatışmaları çözmek, krizleri yönetmek, etkili ekipler oluşturmak, müşteri memnuniyetini korumak, çalışanların performansını izlemek, eleman değişimi planlama stratejileri geliştirmek, teknolojiyi en üst düzeyde takip etmek, çeşitlilikle başa çıkmak ve gerek sosyal değişimlere gerekse çalışan beklentilerine ayak uydurmak zorundalar. Bütün bunları ve daha fazlasını yapmaları gerekiyor; bir yandan da özel yaşamlarında sağlıklı ve dengeli bir insan olmaya çalışıyorlar.

Bu baskılar, temel olarak iki sonuç verir. Birincisi, “devekuşu etkisi”dir; yöneticiler, gerçeklikle bağlantılarını kesmek için kafalarını gömerler. Bu yaklaşım, namevcut liderler yaratır. Bu insanlar, günlük operasyonların zorluklarıyla artık bizzat ilgilenmezler; ekip üyelerinden ve kendi hislerinden duygusal olarak kopmuşlardır. Mücadelenin ortasına dalma ve daha gergin ve tatsız bir çalışma ortamı yaratma riskini almaktansa, sorunlardan kaçmayı tercih ederler ve bunların mucizevi bir biçimde çözüleceğini umarlar.

İkincisi, yöneticinin tüm zorlukları üstlenmesi ve her talebi karşılamaya çalışmasıdır. Sonuç, tükenmektir. 2003’ten bu yana, aktif olarak yeni bir iş arayanların oranı, %40’tan %60 ve üzerine çıkmıştır.

Buradan hangi sonuca varıyoruz?

Çalışanların ya da liderlerin çalışmak istedikleri ortam bu değildir. “Yanlış olan nedir?”den “Doğru olan nedir?”e geçişi nasıl sağlarız? Değişim, aslında tek bir şeyle başlar: Enerji. Evet doğru, Enerji.

Büyük bir lider olabilmek ve uzun vadeli yönetim sorunlarını çözebilmek için, işletme içindeki her seviyeden yönetici, dönüşümün tek gecelik bir süreç olmadığını, aksine kendini gerçekleştirmeye yönelik sürekli bir yolculuk olduğunu anlamalıdır. Başka bir deyişle dönüşüm, kişinin, kendine ve başkalarına, mümkün olduğu düşünülen şeyin ötesinde bir başarı kazanmak için nasıl yardımcı olacağını öğrenme sürecidir.

Büyük liderler, insanları harekete geçiren şeyin ne olduğunu anlarlar ve hem kendilerinin, hem de başkalarının yeni düşünme, hissetme ve davranma biçimlerini benimsemesini sağlarlar. Enerjinin nasıl çalıştığı bilgisinden kaynaklanan bu değişiklikler, başarının temelini oluşturur.

Büyük liderler, bir şirketin en iyi kaynağının insan olduğunu bilirler. İnsanları neyin harekete geçirdiğini ve motive ettiğini derinlemesine bilmek, işyerindeki gücün kaynağını ortaya çıkarmanın sırrıdır. Liderin kendi enerji seviyesinin yanı sıra çalışanların ve şirketin enerji seviyesini de anlamak ve pozitif yönde etkilemek, hemen her tür soruna çözüm getirebilir.

Pek çok lider, sorunlar konusunda uzmanlaşmıştır; bazıları, sorunların çözülmesinde uzmandır. Çok az sayıda lider, işlerinin sorun çözmek değil, bu sorunların oluşmasını önleyecek ortamlar yaratmak olduğunu bilir.

Sürdürülebilir değişim, içten başlar. Değişen liderlerin zorlu durumlar ve etkileşimler hakkındaki görüşleri, gittikçe tüm iletişim biçimlerini etkisi altına alır ve gerek toplumsal iletişim becerilerini, gerekse en çok ihtiyaç duyulan anda liderlik etme yetilerini pozitif yönde etkiler. Algıları aleyhte değil lehte çalışma yönünde değiştirmek ve hem dahili hem de harici engelleri yıkmak, fiziksel, duygusal, psikolojik ve tinsel güçten oluşan bir sinerji yaratır. Bu ise sıradışı ve sürdürülebilir sonuçlar doğurur.

“Enerji Liderliği”nin ilkeleri, yaşamda sonuca değil, amaca odaklanmanın nasıl olacağını gösterir. Böylece, liderler ve şirketleri, hak ettikleri ve arzuladıkları başarıya ulaşır; İçerideki Lideri ortaya çıkarırlar.