Beden Eğitimi ve Spor Portalı  


Go Back   Beden Eğitimi ve Spor Portalı > Kütüphane > Beden Eğitimi ve Spor Kütüphanesi

Beden Eğitimi ve Spor Kütüphanesi Antrenman Bilgisi, Isınma, Beslenme ve Dahası

beden eğitimi
beden eğitimi
Sitemize hoş geldiniz. Konuları beğenmeyi unutmayalım.

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 01-04-2008, 23:56   #1
özlem58
Girişken Üye
 
özlem58 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Eyl 2007
Bulunduğu yer: Tekirdağ
Mesajlar: 339
Teşekkürleriniz: 0
1 Mesajına 1 teşekkür edildi.
Tecrübe Puanı: 0
özlem58
Standart

Reklam Alanı

SPOR GAZETECİLİĞİ


Konusu spor olan; bu alandaki güncel olayları gazeteciliğin temel kuralları çerçevesinde takip eden, yorum ve fotoğraflarla zenginleştirerek okurlara duyurup, bilgi veren gazetecilik dalıdır.


Günümüzde gazetelerde en çok okunan bölümlerden birisi de spor sayfalarıdır. Ancak bu gelişme birdenbire olmadı. Gazetelerde önceleri pek seyrek olarak spor haberleri yer buldu, ardından bu haberleri spor sayfaları, spor gazete ve dergileri izledi.


1838’de Ingiltere’de yayımlanan "Sporting Life" adlı gazete ile 1854’te Fransa’da yayımlanan "Le Sport" adlı dergi ilk spor yayınları olarak bilinir. Türkiye’de ise Ali Ferruh Bey’in 14 Mart 1891 tarihinde Serveti Fünûn Dergisi’nde yayımlanan "Eskrim" makalesi basında yer alan ilk spor yazılarından biridir. Avrupa’da sevilen sporlardan biri olan eskrimi bir köşe yazısı biçiminde ele alan ve tanıtıcılık işlevini yerine getiren Ali Ferruh Bey, ilk spor yazısını yazan öncülerden biri olarak kabul edilir.


Osmanlı dönemi basınında spora yer veren ilk gazete ise Asır oldu. Selânik’te yayımlanan bu gazetenin 30 Mart 1895 tarihli 4.sayısında ikinci sayfada görülen "Yeni Bir Müsabaka" başlıklı yazı Ingiltere kaynaklıydı. Bisiklet ve at yarışından söz eden bu gazete, 16 Aralık 1895 tarihli sayısında ise daha geniş kapsamlı bir spor olayını inceledi. Bu olay, ertesi yıl düzenlenecek, tarihin ilk modern olimpiyat oyunlarıydı. Asır Gazetesi, Atina Oyunları hakkında geniş bilgi veriyordu. Spora yer veren ilk dergi ve gazetelerden sonra kitapların da basılması kaçınılmazdı. Nitekim, Galatasaray Lisesi beden eğitimi öğretmenlerinden Faik Üstünidman’ın 1891’de kaleme aldığı "Jimnastik yahut Riyâziyâtı Bedeniyye" bu ilkler arasında yer aldı.


Gazete ve dergilere kıyıdan köşeden girip, kitaplarda öğreticilik tanımı kazanan sporun, haber niteliklerine erişmesi de kuşkusuz bir spor ortamı ile mümkün olabilirdi.


Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasından önce toplumsal çalkantılar, ardından Avrupa ile çatışmalar, çok boyutlu ve amaçlı bir spor kavramının tam anlamıyla uygulama alanına girmesine engel oldu.


Bu dönemde spor tüm hatlarıyla yaygınlık kazanmadığı hâlde toplumla iletişim olanağı buldu. Üsküdarlı Mehmet Burhaneddin Beyin (Burhan Felek) "Futbol"u (1910), Selim Sırrı Tarcan’ın "Terbiye ve Oyun"u (1911), Cem Beyin "Idman 4"ü (1913), kitleyi sporla tanıştırmayı amaçlayan ilk yayınlardı. Sporu hem "yapmak", hem de "yazmak" gibi iki birleştirici niteliğe sahip bu öncülerin ardından gelenler de vardı.


1910-1913 yılları gazetelerin spor olayına daha bir eğildikleri dönemdi. Tasviri Efkâr, Tanin, Sabah, Peyâm gibi gazetelerde, Abidin Daver, Refik Bey, Bedri Bey, Suat Hayri Ürgüplü, Mehmet Burhaneddin (Burhan Felek), Burhan Asaf (Belge) gibi kişilerin spor yazılarına rastlandı. Aynı dönemde dergilerde de yoğun bir spor kampanyası vardı. Başta Serveti Fünûn olmak üzere, birçok yayın organında Ahmet Ihsan Tokgöz ve Selim Sırrı Tarcan’ın aydınlatıcı yazıları görüldü.


Birinci Dünya Savaşı öncesi Osmanlı basınında spor gazeteciliği, daha çok spor dallarının içeriği ile ilgiliydi. Örneğin "ihtisaslaşma", daha çok sporu hem öğrenmeye, hem de öğretmeye yönelikti. Futbolun dışındaki bazı dallar ise yayın organlarında ya ilginçlikleri ya da topluma ilk kez duyurulmaları sebebiyle yer buldu. Spor dalları ile ilgili haberlerde önce o spor dalının nasıl uygulandığı belirtilip, ardından vücuda olan yararları dile getirildi.


Yazılarında "M. B. Idris", "M. Burhaneddin", "Mehmet Burhanettin" ve "Burhanettin" adlarını kullanan Burhan Felek’in "FUTBOL" Dergisi, gerçi 6 sayı çıkabildi, ama gerek biçim, gerekse içerik açısından "haber" niteliklerine uygunluk gösteriyordu.


Futbol, at yarışları, boks, bisiklet, atletizm, eskrim, denizcilik, havacılık, ağırlık kaldırma (halter), güreş, halat çekme, keşşaflık (izcilik) ve beden terbiyesi, spor haberlerinin, daha doğrusu yazılarının konularını oluşturuyordu. Yazılar daha çok Avrupa kaynaklı fotoğraflarla destekleniyordu.


1913’ün Tasviri Efkâr Gazetesi’nde bir futbol maçının takdimi şöyle yapılıyordu: "Kadıköy Union Club’da önümüzdeki 23 Mart Pazar günü saat 2’de, mubaşeret olmak üzere iki müsabaka icra edilecektir.


Köprüden Kadıköyü’ne zevâli saat 1:45’te hareket eden vapur, spor meraklılarını vakti muayyende Union Club’a yetiştirir."


Aynı gazete 2 Mart tarihli sayısında 1916 yılında yapılması tasarlanan Olimpiyatlar için şöyle diyordu: "Berlin’de icra edilecek Olimpiyat Müsabakaları’nda Osmanlıların da lâyiki veçhile isbatı vücud etmelerini şimdiden izhar gayesine matuf ve ehemniyeti mahsusaya haizdir." (Berlin’de yapılacak Olimpiyat Oyunları’nda Osmanlıların da en iyi şekilde temsil edilebilmeleri için şimdiden hazırlanmaya başlanmalı ve bu konuya önem verilmelidir.)


Tasviri Efkâr yine futbolu şöyle anlatıyordu; "Eğlenceler arasında en ziyade yaşayanı temaşa olan talim, G.Saray’ = st1 ns = :schemas-microsoft-comffice:smarttags" /><st1:PersonName w:st="on" ProductID="la Union Club">la Union Club</st1:PersonName>’un icra ettikleri maç olmuştur. Seyircilerden çoğu şimdiye kadar böyle bir maç görmemişlerdi. Hatta bazıları oyunun ne olduğundan tamamen bihaberdi. Iki kulübe mensup genç ve gürbüz oyuncuların, kulüplerinin renkli yeleklerini (formalarını) ve futbol kunduralarını giymiş bulundukları hâlde arada bir görünmeleri seyirciler arasında büyük bir merak tevlit etmiştir." (7 Haziran 1913).


Dönemin spor yazarları hem gazetelerde hem de dergilerde yazılar yazdılar. Abidin Daver’in yazıları, Tasviri Efkâr (20 Haziran 1913) ve Idman’da görülebiliyordu (28 Haziran 1913-Sayı 3).


Gittikçe artan spora ilgi toplumda hayli yankı yaptı. 15 Haziran 1914 tarihli Ermenice yayımlanan "Azadamard" adlı günlük gazetede şöyle bir yazı vardı:


"Biz Türk vatandaşlarımızdan ibret almalıyız. Onlar ne kadar zevk ve hevesle izci cemiyetlerine kaydoluyor. Biz de onlarla beraber yürüyelim."


Spor haberlerine ilgi göstermek ve bunları yayımlamak sadece Istanbul’a özgü bir davranış değildi. 1913’te Izmir’de yayımlanan "Ahenk", "Anadolu" ve "Köylü" gazetelerinde futbol haberleri yer almıştı.


Ikdam Gazetesi’nin 1 Ocak 1915 tarihli sayısındaki "Istanbul Futbol Birliği’nin diğer bir garabeti de, gruplara tahkim keyfiyetiyle görülmektedir." gibi yönetime yönelik eleştiriler sonraki yıllarda daha da keskinlik kazandı.


Cumhuriyet Gazetesi de "Sportif hayatımızda yeni bir vaziyet" başlığı altında yayımladığı bir yazıda, teşkilâtın Fenerbahçe’ye yönelik davranışını "Suikast" olarak niteledi (5 Eylül 1924).


Futbolun giderek öğrenilmesi ve seyirciler tarafından tanınması spor yazarlarına yeni bir anlatım tarzı getirdi. Öyle ki, Cumhuriyet Gazetesi Izmir muhabiri Galipzade Mehmet Ali Bey, yılındaki Izmir MuntelitiFenerbahçe maçını anlatırken daha çok seyircilerden söz etmişti.


Cumhuriyet öncesi dönemde sadece saha içi anlatım giderek yeni boyutlar kazandı ve spor yazarları hem eleştiri, hem de gözlemde bakış açılarını genişletmeye başladılar.


8 Haziran 1914 tarihli "Ikdam", Fenerbahçe Kulübü’nün Odesa seyahatini başarı dilekleriyle verdi ve 4 yıl sonra da Cumhuriyet’in muhabiri, seyircileri de yazmaya başladı. 9 Aralık 1918 tarihli Tasviri Efkâr’da bir maçın teknik yorumu şöyleydi:


"Ingilizler yegân yegân iyi oyunculardı. Bilhassa sol müdafi orta muavin ve orta muhacim mükemmeldiler. F.Bahçelilerin muhacim hattı iyi ve Ingilizlerinkine faikti. Muhacimler topu kemali sürat ve maharetle sevk etmişler ve oyun kâmilen Ingilizlerin kalesi önünde cereyan etmiştir. Oyundan sonra Fenerbahçeliler, Ingilizlere bir çay ziyafeti çekmişlerdir."


3 Nisan 1921 tarihli "Ikdam"da Eyübizade Celâl Bey’in maçın atmosferine ilişkin cümlesi şöyleydi: "Memleketimiz bugüne kadar böyle şedit ve heyecanengiz bir maç seyretmemiştir."


Dönemin en fazla satan gazetelerinden biri olan "Tevhidi Efkâr" da kadro üzerinde çok net bir yorum yapıyordu. "Müsabaka meydanına sürülen muhacim hattı noksansız ve emsalsizdi." (1 Ocak 1921).


"Spor Âlemi"nin daha bir çeşitleme ve ayrıntılarıyla ele aldığı maçlardan birinin nasıl yorumlandığına göz atalım: "Bu mahir hücum hattı sert ve şayanı hayret müdafaayı karıştırarak kaleye yaklaşıyorsa da nereden estiği bilinmeyen rüzgârın hasıl ettiği toz duman arasında, top kalenin gölgesi üzerinden akıp gidiyordu". (29 Mart 1923).


Bu dönem spor gazeteciliğinde üslûp ve benzetmeler de görülmeye başladı. Örneğin; "top, kalenin gölgesi üzerinden akıp gidiyor" ki bu deyim şimdilerde "top filelere ampul gibi takılıyor" şeklinde kullanılmaktadır.


Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde Ege’de "Yeni Asır" ve "Anadolu" gazetelerinin büyük kulüplerden verdiği haberlerin yanı sıra Istanbul gazetelerinde büyük çapta bir araştırma ve spor gazeteciliğinde yeni bir yönelim görüldü.


Akşam Gazetesi "Türk millî takımı nasıl olmalıdır?" sorusu içeren bir anket düzenledi ve halkı ilk millî maçımızda fikir ortağı olmaya çağırdı (15 Haziran 1922).


"Bu çeşit spor faaliyetlerinin bizde de olması temennidir." şeklinde biten yazılar, "mütareke" döneminde de buna uygun sonuçlar gördü.


"Spor yazarlığı, spikerliği, Taksim Stadı müsteciri" gibi sporla iç içe çok yönlü uğraşlar içinde olan Sait Çelebi’nin 1919 yılında çıkarmaya başladığı "Spor Âlemi" dergisi, ülkemizdeki "Avrupaî" spor dergilerinin ilki oldu. Spor Âlemi’nin 10 yıllık mücadelesinde, Burhan Felek, Yusuf Ziya Öniş, Tahir Kevkep, Raşit Aydınlıoğlu, Nüzhet Baba, Fuat Hüsnü Kayacan, Rıza Salih gibi isimler de yer aldı. Millî futbol takımının ilk yabancı çalıştırıcısı Iskoçyalı Billy Hunter’ın futbol tekniği hakkındaki makalesi, teknik bakış açısından ilk önemli aşamaydı (Spor Âlemi, 4 Ağustos 1924, Sayı 137).


5 kuruş fiyatlı, Garabet Matbaasında basılan 16 sayfalık Türkiye Idman Mecmuası’nın, Fransız Lucien Gambillien Gazetesi’nin spor yazılarını basması ile, Türk sporunun içindeki Hunter’ın teknik yorumlarının yayımlanması, daha sonraki kuşak için yararlı girişimlerin başlangıcı olmuştur.


Suat Hayri Ürgüplü ve Adil Raşitli’nin Türkiye Idman Mecmuası’nda görülen "Son Haberler" başlığı, yayın organlarının bu konudaki yaklaşımına belirgin bir örnekti. Nitekim bu örnekler daha sonraki yayın organlarında da görüldü. Haber’in "son" olmasında gerekli gayret ve özen, spor basınına yerleşmeye başladı.


"Sporun nasıl ve niçin yapılacağı?" konusundaki tartışmaların açıklık kazandığı ve okuyucu potansiyelinde belirgin bir sayının gözlendiği, Spor Âlemi’nin uzun ömründen anlaşılmaktadır (1919-1928). Spor dergilerinin deneyimli yurt dışı muhabirleri de vardı. Bu yazarlar, Suat Hayri Ürgüplü örneğindeki gibi, yazılarında Fransa’daki spor yazarlarının spor olaylarını nasıl izlediklerini, haberleri nasıl verdiklerini belirttiler. Ürgüplü’nün Spor Âlemi’ndeki yazılarında da (1925), o dönemin çağdaş spor gazeteciliği özlemini görmek mümkündür.


Nitekim 1 yıl sonra, yani 1926’da Paris’ten Türkiye’ye dönen Ürgüplü, Fransa’dan etkilendiği spor anlayışı içinde "Şa Şa"yı çıkardı. Spora eleştirel ve ayrı bir bakış getiren, farkı sadece adıyla olmayan bu dergi, alaylı, iğneleyici ve güldürücü yazı türünü de geliştirdi. Bu tür yazıların altında ise Vedat Abut imzası vardı.


Buna benzer yayın politikasını, Refik Osman Top’un "Gol" adını taşıyan dergisinde de buluyoruz. Refik Osman, spordaki bozuk düzene "Yağma Hasan’ın Böreği" başlıklı yazılarıyla karşı çıktı ve bu yüzden TICI tarafından "müebbet boykot" cezasına çarptırıldı.


Eleştiren, çarpıklığı açığa çıkaran spor gazeteciliğinde Refik Osman ilk kurban oldu ve gazetecilik hayatı bu yüzden sona erdi.


Cumhuriyet’in ilânından sonra yoğun toplumsal gelişmeler sporu da etkisi altına aldı. Yayın organlarının bu konuya verdikleri önemi artırmaları, bu nedenle kaçınılmazdı. Akşam Gazetesi bu dönemde 1. sayfadan bile spor olayı veriyordu. Ali Naci Bey (Karacan) bu konuda oldukça titizdi. Talât Mithat Hemşeri, Sadun Galip Savcı, Kemal Ragıp gibi kişiler, yeni kuşak spor gazeteciliğinde önemli halkaları teşkil ediyorlardı. Akşam’ın yanı sıra Vakit ve Cumhuriyet gazetelerinde de belirgin bir spor özeni yer etti.


1925 tarihli "Türk Hava Mecmuası", Tayyare Kurumu’nun 15 günde bir çıkan yayın organı olarak gençliğe havacılık sporlarını aşılamak amacıyla "Fevkalâde Nüshalar"ında renkli posterler verdi. 30 Ağustos 1928 özel sayısında ise "Atatürk ve Spor" geniş yer aldı ve önderin at üstündeki ilk fotoğrafı ile spor hakkındaki görüşleri yayımlandı.


Spor giderek diğer dallarla çeşitlilik kazandı. Atatürk’ün kadrosu hem spor örgütlenmesi, hem de spor alanlarının yapımı konusunda hayli çaba gösterdi. Sonuçta bu havaya spor basını da katıldı.


1929’da Talât Mithat Hemşeri’nin "Türk Spor Dergisi" yayımlanmaya başladı. Yeni harflerle yayın hayatına başlayan dergi sadece Istanbul’a yönelik bir yayın organı değildi. "Uşak beldesinin sporda bu elim vaziyetten kurtarılması için belediyenin harekete geçmesini temenni ederiz." biçimindeki Anadolu haberciliği yayınında, keskin yorumlar bu ve diğer dergilerde yer alıyordu. Sadullah Ihsan Bey, "Eğer Türkiye’de sporun inkişafını ve gençliğin muvaffakiyetini istiyorsak, ona her şeyden evvel kendi muhitinde elzem olan vasıtaları temin edelim. Işte o zaman bu hayırlı işe başlayan ve başaran elleri öper başımıza koyarız." diyordu. (Türk Spor, Sayı 51929).


Görülüyor ki, Türk sporu henüz fikirleri uygulamaya hazır değildi. Gazete ve dergilerde bu nedenle sporun nasıl ele alınması gerektiği yolunda sütunlar dolusu yazı sürekli olarak yazılıyordu. Türkçe henüz tam anlamıyla oturmamıştı. Osmanlıca’dan geçiş sırasında karşılaşılan güçlükler spor gazeteciliğinde de hissediliyordu. Bu sebeple yazılarda bazı sözcüklerin Fransızca veya Fransızca Türkçe karışımı olarak verildiği oluyordu.


Sadun Galip’in Olimpiyat Gazetesi (1931), daha geniş kapsamlı bir spor öngörüyordu. Fotoğraflar büyük, haberler kısaydı. Bu dönemde Cemal Işın’ın çıkardığı günlük "Spor Postası"nın yayın hayatı kısa sürdü. Olimpiyat ile Türk Spor’un birleşiminde doğan "Top Dergisi" (1934) ise 28 sayfasında her konuya yer veriyordu (Sahipleri Sadun Galip ve Talat Gözey).


Futbol ağırlıklı "KırmızıBeyaz" (Talât Mithat Hemşeri-1937), "Stat" (1939) ve "Şut" (1944) yayınlarından sonra görülen 24 sayfalık "Spor Ansiklopedisi", fasikül türünün en önemli yayını oldu (Adnan Akın, Sacit Öget, Hâlûk San, Faik Şenol).


Top Dergisi spora değişik bir bakışın önemli bir örneği olup, daha sonraki yayınlar da bu enginliği dikkate aldılar. Renk kullanmak, radyoya yer vermek, Nizamettin Nazif’in "Karaman Yiğidi" adlı spor romanını yayımlamak gibi değişikliklerin yanı sıra habercilik girişimleri de görülüyordu. Gazete ve dergilerin yazarları artık sadece Istanbul’da değildi. Örneğin, "Mehmet Ali Oral, Tarık Taylan ve Niyazi Acun Izmir’den bildiriyor.", "Şikago’daki Arkadaşımız" Dinarlı Mehmet’in Istanbul’a gelişini yazıyordu. Yine güreş, futbol, boks, sayfalarda önem kazandı. Istanbul Ligi’nin Pazar maçları bol fotoğraflı ve ayrıntılı olarak verildi. Bu arada yeni Türkçe akımı yazı dilini de etkiledi. Inci, Süs, Resimli Ay, Resimli Dergi, Resimli Kitap gibi eve giren yayın organlarında, Cumhuriyet öncesi zaman zaman görülen spor ve sağlık ağırlıklı bakış, 1935’li yıllardan sonra daha teknik bir nitelik kazandı.


Sedat Simavi’nin Türk basınında önemli yeri olan Yedigün’e getirdiği "Toplumla iç içe olmak" ilkesinde, sporun da yeri vardı. Nitekim bu ilke hem Yedigün’de, hem de Hürriyet’te görüldü.


Cumhuriyet’in ilk yıllarında çağdaş değişimler ve Türkçe’nin yaygınlık kazanması, spor yayınlarına yoğunluk getirdi. Kitapların ve spor dergilerinin yanı sıra gazetelerin de spor olaylarına ilgisinde fark edilir değişiklik gözlendi.


Izzet Muhittin Apak, 1934 yılında "Haber Gazetesi"nin arka kapağını spora ayırarak büyük ve önemli bir girişimde bulundu. 1936 yılında Akşam Gazetesi spor haberlerini 4. sayfadan verdi. "Yarın", "Son Posta", "Tan", "Ulus" (Eski Hâkimiyeti Milliye), "Vakit" (Daha sonra Kurun), "Son Telgraf" (Eski Açıkgöz) gibi gazeteler de buna katıldı. Kemal Onan, Vatan Gazetesi’nde daha önce Apak’ın yaptığı girişime bazı içerik yenilikleri ekledi.


1936 ve savaş sonrasının 1948 Olimpiyatları, hem Türk sporunu, hem de spor basınını hayli etkiledi. Özellikle atletizm, güreş ve futbol dallarındaki hareket, önce sütunları, sonra da sayfaları büyütürken teknolojik gelişmeler, genelde basını daha çok sayfalı baskılara ve yüksek tirajlara ulaştırdı. Türkiye basını artık müstakil spor gazeteleri ve dergileri ile bölgesel kalıplara hazırdı. Akşam, Milliyet, Yeni Sabah, Hürriyet, Yeni Istanbul, Cumhuriyet, Tercüman, Yeni Asır, Güneş, geniş kitlelere uzanan spor anlayışının zincirlerini oluşturdu.


1950’lere gelene kadar Türk Spor’un (1947 Muhsin Pekoğlu ve Ibrahim Horoz) ve Stat’ın (1947 Murat Kayahanlı) çıkışını gören sporumuz, 1948 Olimpiyatları’ndan kaynaklanan başarıdan payını aldı. Artık eskisine oranla hem spor yapan, hem de izleyen sayısı arttığından gazeteler yavaş yavaş sütunlarını spora açtılar.


Sulhi Garan bir ömür verdiği Türk Spor’u, hem Ibrahim Horoz’un sahipliği, hem de kendi adıyla yürüttü. Onun dergisinde spor dallarını, konularındaki uzmanların yazdığı görülüyordu. Derginin Amerika’da bile muhabiri vardı (Fahir Başçı), fotoğrafları da ustalar çekiyordu. Okul röportajları, Futbol Okulundan oyun kuralları ve diğer konular dergide yer alıyordu. Yine dergi Türkiye’nin en sevilen 10 sporcusunu seçti ve 200 kişiye hediye verdi. Bu lotaryada birinciye radyo, ikinciye bisiklet, üçüncüye ise 3 metrelik elbiselik kumaş hediye edildi. Hediyeler arasında ayrıca kravatlar ve çoraplar da vardı. Gerçi daha önce gazete ve dergilerde "Top Nerede?" ya da "Spor Bulmacası" türünden hediyeli yarışmalar yapılmıştı ama Türk Spor’un okuyucuya yönelik lotaryası ayrıcalık taşıyordu.


1950’lerin spora eğilen gazeteleri, sadece sabah yayınları değildi. Akşamları yayımlanan Istanbul gazeteleri, Mithat Perin dönemindeki Ekspres’te görüldüğü gibi sadece pehlivan tefrikasına dayanan spor bakışı değil, olayı ve haberi derinliğine işleyen bir anlayış sundu. Fotoğraflar çarpıcı, başlıklar sürükleyiciydi. Spor yazarları artık maçları radyodan dinleyip yazmıyor; haberleri ve fotoğrafları özel olarak giden gazeteciler gönderiyordu.


Örneğin 15 Şubat 1950 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde 1. sayfadan "Dün geceki boks maçlarını 5-2 Italyanlar kazandı" başlığı ve 1 fotoğrafla verilen boks haberinin 4. sayfasındaki Eşref Çelik’in kaleme aldığı yorum yazısında şu değerlendirme yapılıyordu: "Italyan boksörlerine karşı 2 eleman sümmettedarik denilebilecek bir takımla çıkan Ihtisas Kulübü dünkü son karşılaşmaları 5-2 kaybetti. Bu neticeye hiç şaşmamalıyız ve galib gelen misafirlerimizin kıymetlerini inkâra kalkmamalıyız. Şu noktaya her zaman işaret ettiğim gibi, bizim boksörler arasında Italyan 73 ü Festucei ve 80 kiloluğu De Segni ayarında yetişmiş bir şampiyon yoktur. Bizim milletler arası temaslarda iddialarımız ve ümidlerimiz orta sıklete dayanıp kalır."


Hürriyet 16 Kasım 1952’de Fenerbahçe Beşiktaş maçını, "Fenerbahçeli 11 oyuncuyu, fevkalâde oyunlarından dolayı tebrik etmek, her sporsever için bir vazifedir." şeklinde verirken, Yeni Sabah da maçı görülmeye değer buluyordu. Gece Postası, "Aferin F.Bahçe’ye", Yeni Gazete ise "Bütün Istanbul Fener’in zaferini zevkle kutladı." diyeceklerdi.


Zamanla olayı tek tarafa bakarak değil, tüm yönleriyle görmeye başlayan spor basını, bu nedenle daha ayrıntılı ve daha çok ilgi çeken haber arayışına girdi. Bu ise yeni kadrolar, yeni sayfalar demekti.


1953 yılında Cem Atabeyoğlu, Nuri Bosut, Atıf Sakar ve Cem Başar’ın kurdukları ilk "Spor Haberleri Ajansı", günde 824 sayfa arasında haberi 11 gazeteye ulaştırmaya başladı. Spor yazarlarının 1954 yılının Nisan ayında bir araya gelişi ve Cağaloğlu Çiftesaraylar Bahçesi’ndeki toplantıyı yapmaları önemliydi. Bu toplantıya katılan spor yazarları boş bulunan Futbol Federasyonu başkanlığı makamına atama yapılmasını, 1954 Dünya Kupası için millî takıma ilgi gösterilmesini istediler ve bu isteklerini, Başbakan’a bir telgrafla ilettiler.


Spora bakış, haberi sadece sütunlarda ele alan bir anlayış olmaktan çıktı ve spor gazetecisine "toplumsal ödev" sorumluluğunu getirdi. Bu ise, 1963 yılında "Spor Yazarları Birliği"nin kurulmasıyla sonuçlandı. 1965 yılında "TSYD" adını alan bu örgüt, spor basınının daha olumlu katkılar sunmasında pay sahibi oldu.


Spor haberciliğinde, TSYD’nin kuruluşuna kadar geçen zamanda gazetelerde ilginç gelişmeler yaşandı.


Tan ve Yeni Gazete spor servisleri kurdu ve spor yazarları 150 lira aylıkla "tam sayfa" çalışmasına katıldılar. Bu arada gazetelerin de müstakil spor foto muhabirleri olmaya başladı. 1958’de Dünya Gazetesi girişimde bulunarak spor kadrosuna "müstakil oda" tahsis etti ve sporu zaman zaman 1.sayfadan verdi.


Gazeteleri sporla bütünleştirme ve spor olayına gazeteci gözüyle bakma konusu, 1954 doğumlu ilk gündelik spor gazetesi "TÜRKIYE SPOR" ile oluştu. Yılmaz Poğda’nın sorumluluğundaki "Türkiye Spor", gerek içerik, gerek biçim açısından çağdaş bir spor gazetesiydi. Halit Talayer, Alp Zirek, Muvakkar Ekrem Talu, Necati Bilgiç ve Kenan Şengül gibi isimler yöneticiler arasındaydı. Cumhuriyet’in 30 bin sattığı sıralarda Türkiye Spor 50 bine ulaştı. Usta foto muhabirleri de spora görüntü desteğini sağladılar.


Türkiye Spor "saha muhabirliği"ne de işlerlik kazandırdı. Örneğin Abdülkadir Yücelman (Vefa), Tuncer Benokan (Anadoluhisarı) ve Oktay Söl (diğer sahalar), futbol alanlarındaki maçları Erdoğan Arıpınar’a bağlı olarak izledi. 1954’ün Milliyet’inde ise Babür Ardahan, Doğan Koloğlu, Nâzım Özbay ve Nejat Altav gibi Türkiye sporunda, günümüz kuşağına kadar gelen yönetmen ve yazarlar yer aldı.


Bu arada gazeteye akşam gelip sayfa hazırlamak ve gece yarısı işi bitirmek yöntemi giderek normale dönüyor, Yeni Sabah Gazetesi ise sabah çalışmasını başlatıyordu. Nezih Demirkent’in yönetimindeki sporda 7 kişi çalışıyor, deplâsmanlar yerinde izlenip, görüntüleniyordu.


Türkiye Spor’dan sonra ikinci girişim olan "SPOR GAZETESI", şirket adına Osman Asaf Kermen’in sorumluluğu altındaydı. Rahmi Turan, Turgut Dinsel, Aydın Öztürk ve Oktay Söl’ün yer aldığı Spor Gazetesi, siyahbeyaz olarak 35 bin tiraja kadar ulaşıyordu. Bu ekip daha sonra Yeni Sabah, ardından da Akşam’da beraber çalıştı. Aynı dönem Cumhuriyet, içeride 6. sayfada spor haberlerini veriyordu. 4 sütunluk sporda Cem Atabeyoğlu yöneticiydi. Ömer Besim Koşalay, Halûk San ve Semih Türkdoğan ise diğer elemanlardı. Ecvet Güresin döneminde Cumhuriyet’in spor sayfası önce yarım, sonra da tam sayfa oldu. Bu arada Erdoğan Arıpınar’ın yönetimi, Cem Atabeyoğlu’nun anlayışıyla birleşiyordu. Spor haberini sadece futbola dayandırmamak, tüm etkinliklerden söz etmek ve sayfaya çok haber koymak düşüncesi içindeki Cumhuriyet’in, bu olaya ayrı bir bakışı vardı. Muhabirler, gol karambolle atıldığı zaman soyunma odasına inip hakeme soruyor, bisikletten kayağa kadar her spor olayı bu gazetede manşet olabiliyordu. Yarım sayfaya 35 haber verebilecek kadar "çok olaya" dayalı gazetenin, amatör sporlara desteği daha sonra Abdülkadir Yücelman’la da sürdü.


Hürriyet "çarpıcı" haber anlayışını, 1948 Londra Olimpiyatları’nı 1. sayfadan vermekle başlattı. Hürriyet’in sporunda olay fotoğrafı, vazgeçilmez ilkelerden biriydi. Bu olimpiyatları Ali Ersan görüntülüyordu. Türk güreşçilerinin gösterdikleri başarıları Ali Ersan’ın fotoğraflarıyla duyuran Hürriyet, âdeta kapışıldı. 1963’te Hürriyet’in sporu tam sayfa oldu. Sporun başında Ferhan Devekuşuoğlu vardı. Buna daha sonra Rıdvan Yelekçi de katıldı ve servis, müstakil foto muhabiri Ismet Gümüşdere ile 7 kişiden oluştu. Artık Samim Var’lı, Eşfak Aykaç’lı ve Doğan Koloğlu’lu Hürriyet’in spor dolu rotatifleri dönebilirdi.


1960’ların spor gazeteciliği yarışında yer alan Milliyet, Namık Sevik’in "star imza, geniş kadro, teknik güç" gibi özellikler getiren anlayışını sürdürdü.


Istanbul’daki gazetelerin spora verdiği bu önem Ankara’da da yaşandı. Cihat Baban’ın genel yayın müdürlüğünü yaptığı "Yenigün"de Mehmet Ali Kışlalı vardı ve Hıncal Uluç’lu, Kurthan Fişek’li ekip yetişiyordu. Gazete genelde fotoğrafa ilgi göstermiyordu. 1957’nin Yenigün’ü çift sütundan fazla fotoğraf kullanmıyor, mizanpaja ise yeni bir anlayış getiriyordu. Öyle ki gazete, G.saray Demirspor maçı öncesi "Toreadorlar Valsi" başlığını atıyor ve futbolcuları da "ekip hâlinde" 10 üzerinden değerlendiriyordu. Çetin Şahiner’in 2 metreyi geçen yüksek atlayışı da Yenigün’de manşet olabiliyordu. 60’ların spor gazeteciliğinde ayrıntılara verilen önem de iyice artmıştı. Cumhuriyet’in 18 Aralık 1960 tarihli sayısında, Galatasaray’ın Kasımpaşa ile oynayacağı lig maçı öncesi yapılan değerlendirme ve takımdan son haberler, sütunlarda şu şekilde yer buluyordu:


"Dün 10.30’da antrenman yapan sarı kırmızılıların bu idmanına sakat olan Metin de katılmıştır.


Lâstik ayakkabı ile sahaya çıkan futbolcu hafif bir kültürfizik yapmıştır. Adı geçen oyuncu hakkında katî karar bugün alınacaktır. Bugün Galatasaray takımının, içten yıkılmış kudretsiz Kasımpaşa karşısında kolayca galip gelmesi beklenmektedir."


Daha sonraki Öncü Gazetesi’nin sporunda da haber ön plândaydı. 1960 Roma Olimpiyatları’nda Müzahir Sille’nin güreşip güreşmeyeceği, tahminlere dayalı olarak değil, hastanede bekleyen muhabir Cüneyt Koryürek’ten "son dakika" olarak veriliyordu. Kadro, eski Yenigün kadrosuydu. 1967’de Erdoğan Arıpınar’ın Yeni Istanbul’a, Cumhuriyet ve Yenigün anlayışını taşımasının ardından Babıâli’de spor gazeteciliğinde "Ofset" rüzgârları esti.


Tercüman Gazetesi de 1968’de başlayan "renkli ve çok imzalı" spor ekini getirdi. Nemci Tanyolaç’ın yönettiği Tercüman Spor Servisi’nde 30’un üzerinde eleman çalışıyordu.


Türkiye liglerinin sayısal açıdan zenginlik kazanması, ve daha çok takımla oynanması beraberinde sorunlar kadar yararlı ayrıntılar da getirdi. Çok sayıda takıma kavuşmak, daha iyi futbol getirmiyordu elbette; kaliteli spor için aynı ölçüde saha, seyirci, hakem ve en önemlisi de yönetici gerekliydi, ama bu genişlemenin kaliteye yansıması aynı oranda olmamıştı. Profesyonel futbolcu sayısı çok, fakat onları yetiştirecek ve yöneteceklerin sayısı azdı.


Bu çelişkinin uzandığı bir gerçek de basın oluyordu. Mevcut arka sayfaları ile devam bölümleri dikkate alındığında spor basını, % 90’a varan bir oranda futbola yönelikti. Tesislerin % 85’inin seyir sporlarına ayrılmış olması ile spora yönelmenin futbolla özdeşleşmesi aynı anlayışın doğurduğu bir sonuçtu. Sporu futbol olarak görmek (bütçe-tesis-uygulama), elbette bu yönde bir spor bakışı getirecekti. Spor sayfalarının futbola dönük olması ile, başta atletizm, güreş, boks ve basketbol olmak üzere amatör dalların destekten yoksun kalmasına yol açacak ve bu uzun yıllar sürecekti.


Her dala hitap eden spor gazetesi deneyiminden sonra Türk basını, günlük bir yayın organından yoksun kaldı. Fotospor, Simavi grubunun haftalık yayın organı olarak çıktığında da anlayış aynıydı. Genel Yayın Müdürü Odhan Baykara, bu ağırlığı, daha iyi fotoğraf ve daha anlaşılır yazılarla (dergi dili) ortaya koydu. Ofset tekniği ile basılan ilk dergi olan Fotospor, gerçekten en kaliteli fotoğrafları veriyordu. Zaman zaman haftanın diğer günlerindeki spor olayları da bu dergide yer alıyordu. Örneğin, "Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu" gibi. Dergi basketbol, voleybol, atletizm, güreş ve boks dallarına sayfa ayırdı. Derginin yazarları da genelde uzman kişilerdi. Spor yazarı (daha doğrusu futbol yazarı) maçı yazıyor, ana kritiği futbol adamı yapıyordu. Diğer dallardaki yazılar da, genelde o dalın tanınan isimlerine aitti.


Fotospor, dünya şampiyonaları, olimpiyatlar ya da uluslar arası müsabakalarda ayrıntılı sayfalarla okurun karşısına çıktı ve analiz yaparak görevini sürdürdü.


Fotospor’un getirdiği bir yenilik de haftanın maçını, fotoroman olarak vermesi oldu. Bu düzeyde maç kareleri, yani fotoğrafları belli bir akışla konuyor ve konuşma balonu ya da alt yazı ile konuşturuluyordu. Topun, bir seyircinin, top toplayıcının, futbolcunun, özetle maçın oynandığı ortamda bulunanların, konuşturulması yeniliğini okurlar da benimsediler. Zaman zaman 80-100 bin tiraja ulaşan dergi, kapandığında 30 binler civarında satıyordu.


Fotospor’un kapanmasıyla oluşan boşluk uzun yıllar doldurulamadı. Birkaç dergi ile ihtisaskulüp yayınları dışında bu alan boştu. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş dergileri sınırlı sayıda okuyucuya ulaşabildi.


"Hayatspor" bu anlayışla ve eski Fotospor kadrosu tarafından yayımlandıysa da, tifdoruk baskı tekniği ile basılan Doğan Kardeş, Ses ile Hayat Grubu’nun On Dergisi grev anlaşmazlıkları ile kapandı ve kadro, gazetelerin spor sayfalarına geçti.


Türkiye’de en uzun süre yayın hayatı olan şampiyon Spor Dergisi, Türkiye rekortmenlerinden millî halterci Mahmut Ihsan Özgen tarafından Istanbul’da 1 Ekim 1971’de aylık olarak yayımlanmaya başladı ve 9 yıl 5 ay yayınını aralıksız ve muntazam sürdürdü. Ihsan Özgen’in şahsî gayreti, fedakârlığı ve idealist, saf, amatör sporcu kişiliğiyle yayımlanan şampiyon, sporun esas kavramını bilen, "konusunda uzmanlaşmış yazarların" bilimsel makale ve araştırma yazılarıyla, sporda öğretici ve eğitici içeriğiyle sporcuya, gençliğe ve topluma faydalı olmuş ciddî bir spor dergisi oldu. şampiyon, gerçek spor bilgisi veren uzman yazarları, temiz baskısı ve göze hitap eden güzel mizanpajı, Olimpik Hareket ve Sporcu Sağlığı konularında izlediği esaslı ve ciddi bilimsel yayın politikasıyla tanındı. Günlük gazetelerin son sayfalarında genellikle futbola yer verilmesi karşısında, ihmal edilmiş spor branşlarına sahip çıkan şampiyon, bu alanda büyük bir boşluğu doldurdu. Türkiye’de ilk defa "Spor ve Sağlık" konusunu, birbirinden ayrılmayan en önemli özellik olarak ortaya koyan şampiyon, "hasta hekimi ile spor hekimi arasındaki farkları" da belirleyerek, yayın politikasında "sporcunun sağlığının korunması" amacıyla, sistemli bir biçimde yayınını 1981 yılına dek sürdürdü.


1960’lı yıllarda Tercüman büyük transferler yaparak, Milliyet’in Istihbarat Şefi Nemci Tanyolaç’ı kadrosuna kattı. Islâm Çupi ve Mahmut Küçük de ilk kuruluş kadrosundaydı. Tanyolaç’ın ekibi giderek büyüdü. Bu sayede eski Tercüman kadrosundakilerle yeniler, Tercüman’a yeni bir habercilik anlayışı yerleştirdiler. Pele dâhil en ünlü sporcularla yapılan röportajlar, kampanyalar ve renkli spor ilâvesi eki… Ilâve (Incispor), diğer adıyla Tercüman Spor Ilâvesi, kalıp olarak bölgesel değişimler yapınca ilgi büyük oldu.


Tercüman’ın atağı diğer gazeteleri de etkilerken, Namık Sevik Milliyet’te, "okunur spor" anlayışını güçlü yazarlarla sürdürdü. Hürriyet "hızlı habercilik" peşindeydi. Spor basınının mücadelesi, gazetelerin sayfa adedini artırmaları sonucunu doğurunca, tek arka sayfa, artık 23 sayfaya çıktı. Milliyet’in önderlik ettiği "Yılın Sporcusu" anketi, diğer gazetelerin de ilgi alanı oldu.


Gazetelerin futbol dışı dallara ilgi göstermeyişinin bir sebebi de, sporumuzun genelde ileri düzeyde olmamasıydı. Spor okuru başarılı yılların özlemi içindeydi. şampiyonlukların yansımadığı spor sayfasının ilgi çekmesi zordu. O zaman bu dalların yerinde yine futbol olmalıydı. Uluslar ve kulüpler arası maçlarda olumlu sonuçlar alınamıyordu, ama spor sayfaları daha hareketli, fotoğraflı olarak okura biçimsel yönde hitap edebiliyordu.


Güneş Gazetesi’nin yüksek ücretlerle önemli isimler transfer edilerek kurulması, Babıâli’nin spor kesiminde de hareketlenmeye yol açtı. Özellikle Tercüman ve Milliyet’ten gelen spor kadrosu, Güneş’in spor bölümünü oluşturdu.


Yılların spor yazarı Erdoğan Arıpınar tarafından 7 Ekim 1983’te kurulan Türk Spor Ajansı, ülkenin dört bir yanındaki muhabirleri ve çağdaş teknik donanımlarıyla, gazetelere her gün ortalama 7-8 sayfalık bültenler geçti. Bu ajans, ülkemizde tek günlük spor haberleri ajansı olma özelliğini uzun süre korudu.


1985’ten sonra spor basını çeşitli eklerle okurlarına daha çok yaklaşmak gereğini duydu. Tercüman 4 ciltlik Spor Ansiklopedisi verirken, Milliyet, spor dallarını içeren kitap yayımladı. Millî futbol takımının uluslar arası alanda elde ettiği başarılı sonuçlar, kamuoyunun spora daha bir yönelmesinde etkili oldu. Bir dönem hemen hemen tüm spor dallarını kapsayan spor yazarlığı, artık inandırıcı olabilmek, okuyucunun beklentilerini karşılayabilmek ve her eve girebilmek için uzmanlaşma yoluna yöneldi.


Gelişim Spor haftalık olarak yayın hayatına girince, spor yıllar sonra bir dergiye kavuştu. Hıncal Uluç ve Ergun Hiçyılmaz’ın da yer aldığı dergi, özellikle fotoğraf yönünden etkileyiciydi. Dergide en ilginç yön, yazarların tarafsız olmadıklarını açıkça belirtebilmeleriydi. Hıncal Uluç Galatasaray’ı, Ergun Hiçyılmaz Fenerbahçe’yi, Atilla Gökçe de Beşiktaş’ı sütunlarına taşıyordu.


1989 yılında Fotospor yeniden yayın hayatına, bu kez günlük gazete olarak girdi. Ersan Çelik yönetiminde seçkin bir kadrosu bulunan ve Birol Nadir’in sahibi olduğu gazeteyi bir diğeri izleyecekti: Sabah Grubu’nun günlük spor gazetesi Fotomaç (1990). Sabah Gazetesi’nin spor sorumlusu Büşah Gencer, genç ekibiyle Fotomaç’ın yönetimini de üstlendi. Böylece spor kamuoyu 1993 yılına 2 spor gazetesiyle girdi. 1993 yılının Kasım ayında ise Hürriyet Grubu, Vedat Okyar, Cüneyt Tanman ve Turgay Şeren’i alarak "Spor" isimli günlük bir gazete çıkarttı. Mehmet Y. Yılmaz yönetiminde, Nezih Alkış ve Ilhan Uzundurukan’ın hazırladığı Spor Gazetesi, kısa sürede ilgi gördü ve pazarda % 50’ye yakın pay kaptı.


Bu ofset baskılı, pırıl pırıl günlük üç spor gazetesi, 1994 ve 1995’te de promosyon yarışı, 5 Nisan Ekonomik Kararları ve TV rekabetine rağmen küçük tiraj kayıplarıyla yayın hayatlarını sürdürdü. 1995 yılının Kasım ayında ise spor basınının dördüncü gazetesi "Fanatik", Doğan Grubu tarafından yayımlanmaya başladı. Şansal Büyüka, Ismet Tongo, Faik Gürses gibi güçlü yazarları bünyesine toplayan gazetenin yönetmenliğini, Spor Gazetesi’nin yönetimini Ilhan Uzundurukan’a bırakan Mehmet Y. Yılmaz üstlendi. Bunun hemen ardından, Sabah Grubu’nun 2. spor gazetesi "Taraftar" da yayımlanmaya başlayınca, günlük spor gazetesi sayısı beşe ulaştı. Aynı dönemde, TSYD Genel Merkez Yönetim Kurulu tarafından spor gazeteciliğine katkıda bulunmak ve üyelerin meslekî becerilerini geliştirmek amacıyla kurulan "Spor Gazeteciliği Enstitüsü" öğretime başladı.


1996 yılında Sabah Grubu’nun iki spor gazetesi, "Taraftar Fotomaç" adıyla birleşti ve tek bir spor gazetesi olarak yayın hayatını sürdürdü. Fotospor Gazetesi ise birkaç kez el değiştirmesine rağmen başarılı olamayınca bir kez daha yayın hayatına ara verdi. Böylece 1996 yılı sonunda günlük spor gazetelerinin sayısı üçe inmiş oldu. Spor Gazetesi de bir süre sonra yayın hayatını noktaladı.


Aynı dönemlerde (1995 yılı sonları) Türk spor gazeteciliğinde bir başka ilk gerçekleşti ve haftalık basketbol gazetesi "Fanatik Basket" yayın hayatına başladı. Simge Yayıncılık’tan çıkan 12 sayfa, tamamı renkli bu basketbol gazetesinin Yayın Yönetmenliği’ni Necil Ülgen, Sorumlu Yazı Işleri Müdürlüğü’nü ise Ismet Badem üstlenmişti. Nisan 2004 itibariyle 400’lü sayılara yaklaşmış olan "Fanatik Basket" kesintisiz olarak yayın hayatına devam etmektedir.


Spor gazeteleri azalsa da, artık günlük siyasî gazeteler de spora daha fazla önem verdiği için, bu açık kapanabiliyordu. Başta Sabah, Hürriyet ve Milliyet olmak üzere hemen hemen tüm gazeteler 4-5 sayfayı spora ayırmakta, hatta bazı gazeteler sporu ikinci bir ek olarak hazırlamaktaydı.


Genel Yayın Yönetmenliğini Ismet Berkan’ın yaptığı "Radikal Futbol" adlı haftalık futbol gazetesi ise 2001 yılında yayın hayatına başladı. "Radikal" gazetesinin haftalık eki olarak yayımlanan gazete, futbola getirdiği alternatif bakış açısıyla dikkat çekti.


2004 yılına geldiğimizde günlük spor gazetesi sayısının 2 olduğu görülmektedir ("Pas Fotomaç" ve "Fanatik"). Tüm gazeteler için artık spor en önemli bölümlerden biri hâlini alırken, geçmişte çok fazla görülmeyen "aylık spor dergiciliği" de hızla gelişmektedir. Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor kulüplerinin aylık resmî yayın organları, zengin içerik ve iyi bir dağıtım ağıyla çok sayıda okura ulaşırken, futbol içerikli "Futbol Plus" ve "Goal", basketbol içerikli "Pivot", "Dev Adam", "6. Adam" ve "Overtime" gibi yayınlar, çok sayıda motor sporları dergisi ve ekstrem branşlara dek diğer branşlar üzerine hazırlanan aylık spor dergileri, tüm zorluklara rağmen yayın hayatlarını sürdürmektedir.
[img]file:///C:/DOCUME~1/ZLEM~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/23/clip_image002.jpg[/img]


[img]file:///C:/DOCUME~1/ZLEM~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/23/clip_image004.jpg[/img]
1891 yılında Faik Üstünidman’ın yayımladığı 'Riyâziyât-ı Bedeniyye' kitabının kapağı

[img]file:///C:/DOCUME~1/ZLEM~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/23/clip_image006.jpg[/img]
Suat Hayri Ünlü’nün Spor Alemi’nde yayımlanan Paris Mektupları köşesi

[img]file:///C:/DOCUME~1/ZLEM~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/23/clip_image008.jpg[/img]
Ilk spor dergisi 'Futbol'un ilk sayısının kapağı(28 Eylül 1910)

[img]file:///C:/DOCUME~1/ZLEM~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/23/clip_image010.jpg[/img]
1921 yılında Sadun Galip ve arkadaşları tarafından çıkarılmaya başlanan 'Olimpiyat' dergisinin amblemi

[img]file:///C:/DOCUME~1/ZLEM~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/23/clip_image012.jpg[/img]
Olimpiyat Dergisi’ni daha sonraki yıllarda yayımlanan Türkiye Spor gazetesi izledi

[img]file:///C:/DOCUME~1/ZLEM~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/23/clip_image014.jpg[/img]
Selim Sırrı Tarcan tarafından yayımlanan 'Terbiye ve Oyun' dergisinin kapağı

[img]file:///C:/DOCUME~1/ZLEM~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/23/clip_image016.jpg[/img]
1920 yılında yayımlanan Spor Âlemi Dergisi’nin kapağı

[img]file:///C:/DOCUME~1/ZLEM~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/23/clip_image018.jpg[/img]
Türk basınında giderek artan spor yayınlarına bir başka örnek, Türk Spor Dergisi’dir

[img]file:///C:/DOCUME~1/ZLEM~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/23/clip_image020.jpg[/img]
1971’de yayın hayatına başlayan Şampiyon Dergisi

[img]file:///C:/DOCUME~1/ZLEM~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/23/clip_image022.jpg[/img]


[img]file:///C:/DOCUME~1/ZLEM~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/23/clip_image024.jpg[/img]
1990 yılında yayımlanmaya başlanan Foto Maç Gazetesi




özlem58 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Reklam Alanı
Alt 02-04-2008, 00:02   #2
sule
Girişken Üye
 
sule - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Tem 2007
Bulunduğu yer: Konya
Mesajlar: 351
Teşekkürleriniz: 0
0 Mesajına 0 teşekkür edildi.
Tecrübe Puanı: 0
sule
Standart

teşekkürler özlemcim...
sule isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-04-2008, 00:07   #3
webkerem
Administrator
 
webkerem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oca 2006
Bulunduğu yer: Malatya
Mesajlar: 6.253
Teşekkürleriniz: 325
1.137 Mesajına 2.464 teşekkür edildi.
Tecrübe Puanı: 10
webkerem is an unknown quantity at this point
Standart

teşekkürler hocam




[FLASH WIDTH=468 HEIGHT=70]http://www.bedenegitimi.gen.tr/swf/banner1.swf[/FLASH]
__________________
webkerem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Popüler Sitelerde Paylaş

Etiketler
gazetecİlİĞİ, spor


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim

Reklam Alanı


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 19:29.


Powered by vBulletin® Version 3.8.4
Copyright ©2006 - 2025, Türkiye'nin Beden eğitimi ve Spor Portalı
2007-2024 Türkiye'nin Beden Eğitimi ve Spor Portalı
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159