Eğitim sorunu: Geleceği okumak

[binali]

Reklam Alanı

="part_3_1">
="title">Hamburg Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Doktora Öğrencisi Ömer Kanat eğitimimizdeki sistemsizliği eleştiriyor.
="title">
="title">
id=news_content ="content content_12">Meslek eğitim kurumlarını öğrenciler için çekici hale getirmek ve teknoloji dünyasının ara ve uzman eleman açığını kapatmak için ülkemizde 'teknoloji liseleri' açılmalı. İmam-hatip liselerinin artık meslek lisesi çatısı altından çıkarılması gerekiyor
Bir konu hakkında düzenli ve çerçevesi belli bir sistem geliştirilemiyorsa, o konunun geleceğinde günü kurtarma politikaları rol oynamaktadır. Türkiye gibi herkesin kendine göre taşın bir köşesini yonttuğu ülkelerde, zamanla sistemsizlik sistem olarak kabul edilmektedir. Gelişmiş ülkelerin, en büyük avantajları aslında her alanda uygulanan bir sisteme sahip olmalarıdır. Bu ülkelerde kişilerden kaynaklanan başarısızlığı, sistem en kısa zamanda izole etmektedir.
1911 tarihine dayalı bir eğitim sistemine sahip olan Federal Almanya'nın PISA 2000'deki başarısızlığın arkasından kendini yeniden toparlaması ve öncekine göre daha iyi bir konumda bulunması buna en iyi örnektir. Cumhuriyet tarihinden günümüze kadar sürekli bir arayış içerisinde uygulanmaya çalışılan Türk eğitim sisteminin kendini bir türlü toparlayamayışı da, sistemsizliğin sistem olarak kabul edilmesine güzel bir örnektir.
Bilindiği gibi, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından son bir ay içerisinde iki konu gündeme getirildi: 1) Öğrenim süresi dört yıla çıkarılan liselerdeki başarılı öğrencilerin, puan olarak doksan ve üzeri not ortalamasına ulaşması halinde, lise eğitimini üç yılda bitirmesi. 2) Mesleki eğitim veren okul türlerinin azaltılması.

Not ortalamasına göre lise öğrenim süresinin azaltılması
Lise öğrenim süresinin not ortalamasına göre üç yıla indirilmek istenmesi, Türk eğitim sistemini uygulamakla sorumlu olan kişilerin geleceği okuyamadıklarını çok açık göstermektedir. Çünkü bu uygulamanın başlama süresi üzerinden daha iki üç yıl geçmeden yara bantları vurulmak istenmektedir. Normal şartlar altında ortaöğretim puan ortalaması, üniversitelere yönelik sınavlara katılan öğrencilerin puanlarını etkilemektedir ve başarılı öğrenciler bu süreçte bir kez ödüllendirilmektedir.

Başarı ve ödül
Başarılı öğrencileri, diğerlerine karşı ikinci bir defa ödüllendirmek haksızlıktır. Bu uygulama, başarılı öğrenciler açısından olumlu gibi görülse de, Türk eğitim sistemi açısından olumsuzdur. Bu uygulama;
1) On iki yıllık zorunlu eğitimi engellemektedir.
2) Öğrenciler arasındaki ayrımcılığı, başarıyı ölçüt alarak güçlendirmektedir.
3) Lise öğrenimini dört yılda tamamlayacak olan öğrencilerde motivasyon kaybına yol açma ihtimali yüksektir.
4) Ortaöğretim sonrası yükseköğretime giriş sürecini etkilediği için fırsat eşitliğini bozan etkenlerden biri olmaktadır.
5) Ayrıca başarılı olarak lise öğrenimini üç yılda bitiren öğrencilerin yükseköğretim sürecindeki uyum sorunlarını artırma olasılığı da yüksektir.

Mesleki eğitim veren okul türlerinin azaltılması
Türk eğitim sistemi içerisinde son yıllarda en fazla yozlaşan ve öğrenciler tarafından fazla rağbet görmeyen mesleki eğitim veren okul türlerinin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından azaltılmak istenmesi olumlu bir karar olarak görülmektedir. Meslek ve teknik eğitim veren ortaöğretim okullarının 85 farklı gruba ayrılması, aslında eğitim sistemimiz üzerinde şimdiye kadar uygulanan gündelik politikaların bir ürünüdür. Atılmak istenen bu adımı olumlu buluyorum. Ancak bu çalışma çerçevesinde, geleceği okumak adına iki noktaya dikkat çekmek istiyorum.
Birincisi, dünyadaki sanayi dönemini ortaöğretim düzeyinde tam olarak algılayamayan Türk eğitim sistemi, günümüzde de teknolojide aynı hataya düşmekte ve bir türlü mesleki eğitim çatısı altında teknolojiye gerekli önem verilmemektedir. Meslek eğitim kurumlarını hem öğrenciler için çekici hale getirmek hem de teknoloji dünyasının ara ve uzman eleman açığını kapatmak için ülkemizde 'Teknoloji liseleri'nin açılması gerekmektedir. Bu liselerde öğrenim görecek olan öğrenciler, Ortaöğretim Kurumları Sınavı (OKS) ile seçilmelidir.

İmam-hatip sorunu
İkincisi, Türkiye'de imam-hatip liselerinin artık meslek lisesi çatısı altından çıkarılması gerekmektedir. Cumhuriyet tarihi boyunca toplumun din adamı ihtiyacını karşılamak için faaliyet gösteren bu okullar, günümüzde fonksiyon sorunu yaşamaktadır. Üniversite mezunlarının bile işsiz olduğu bir ülkede, din adamı olacak kişilerin lise mezunu olarak yetiştirilmesi ve sonrasında görev için atanması, yeniden gözden geçirilmelidir. Dünyanın küreselleşmesi de göz önüne alınarak, bu okul türünün yerine 'Teoloji liseleri'nin getirilmesi daha olumlu olacaktır.
Bu liselerin ders programı, yine ağırlıklı olarak imam hatip liselerinin programına göre oluşturulabilir, bunda bir sakınca yoktur. Ancak bizim dinimizin yanı sıra diğer dinlere (ilahi ve ilahi olmayan) program çerçevesinde yer verilmeli ve öğrencilere bir karşılaştırma ortamı sunulmalıdır. Hatta bu çerçevede diğer okullardaki din derslerinin de gözden geçirilmesi daha sağlıklı olabilir. Teoloji liselerinden mezun olan öğrencilerin
mesleğe yönlendirilmesi, kendi alanlarına yönelik iki ya da dört yıllık yükseköğrenim gördükten sonra yapılmalıdır.
Hepimizin bildiği gibi eğitim uzun soluklu ve emek isteyen bir iştir. Bu yüzden ülkemizin geleceğini oluşturacak olan gençlerin daha iyi yetiştirilmesi için Türk eğitim sistemi üzerinde yapılacak olan her değişikliğin artısını ve eksisini tartışmak zorundayız. Böylece geleceği daha iyi okuma şansımız daha fazla olacaktır.eğitimgazetesi