01-04-2008, 23:41 | #1 |
Girişken Üye
Üyelik tarihi: Eyl 2007
Bulunduğu yer: Tekirdağ
Mesajlar: 339
Teşekkürleriniz: 0
1 Mesajına 1 teşekkür edildi.
Tecrübe Puanı: 0 |
Reklam Alanı
SPOR HEKİMLİĞİ = o ns = /> Spor hekimi; sakatlanan sporcuları tedavi etmek, karşılaşmalara hazırlık dönemlerinde sporcuların sağlıklı beslenmelerini ve güç kazanmalarını sağlamak, müsabakalar sırasında yaralanma ve sakatlanmaları önlemek amacıyla sporculara gerekli teknik ve metotları öğretmekle yükümlü hekimdir. Spor hekimliğinin yazılı tarihi M.Ö. 800’lere dayanmasına rağmen bilinen başlangıcı M.Ö. 400-800 yılları arasıdır. Bu dönemde Olimpiyat Oyunları için hazırlanan atletler "Gymnasium" adı verilen spor salonlarında hekim kontrolünde çalışmalar yaptılar. Hippocrates’in hocası olan Herodicus’un bu egzersizlerin hastalara da uygulanmasının gerekliliğini öne sürmesi üzerine ise M.Ö. 400 ile 100 yılları arasında Alexandria Tıp Okulunda yetişen hekimler, diyet ve masaj tedavisi yanında, hastalarına yürüme, koşma gibi fiziksel hareketler de önerdiler. M.S. 3. yüzyılda ise müsabaka öncesinde özel diyet ve uyku antrenmanları atletlere programlı biçimde uygulanmaya başlandı. Homeros’un döneminde de güneşin ve nemin vücuda vereceği zarar düşünülerek atletler şort giymeye başladı. Daha sonraları, bandaj ve pomat kullanımının yaygınlaştığı sıralarda boksörlere dikiş yapılmaya başlanırken, Roma’da glâdyatörler halka açık gösterilere çıkmadan önce tıbbî ekip tarafından kontrol edilirlerdi. Hekim Galen’in egzersiz fizyolojisinin temelini atmasından sonra ise Romalı hekimler de egzersizin vücudun normal fonksiyonunda ve cerrahî müdahalenin nekahet dönemindeki yararını dile getirdiler. M.S. 10. yüzyılda da Islâm hekimlerinden Ibni Sina kendi deney ve gözlemlerinin yanında bu bilgileri de kullanarak, ağır egzersizlerin ruhu zedeleyeceğini, orta derecedeki egzersizlerin faydalı olacağını ileri sürdü. Ibni Sina’nın bu belirlemesi Rönesans ile birlikte günlük hayata da geçti. Ibni Sina’dan sonra 1553’te Ispanyol hekim C. Mendez fiziksel hareketlerin sakat ve yaşlılar için de yararlı olduğunu öne sürdü. G. Melauriale ise "Cimnastik Sanatı" adlı kitabında egzersizi askerî ve atletik yönden koruyucu ve tedavi edici yönleriyle ele aldı. 16. yüzyılda sporun ve spor hekimliğinin benimsenmeye başlandığı sıralarda L. Jaubert, J. Duchesne ve M. Cognatus, sporun insan sağlığı üzerindeki olumlu etkilerini dile getirirken, din adamları tarafından da vücudun hareketle beslendiği görüşü ortaya atıldı. 1765’te Rusya’da A. P. Protosov "Sağlığın Korunmasında Hareketin Önemi"ni anlatan dersler vermeye başladı. Ülkemizde de 1966 yılında Türk Tabipler Birliği tarafından Türkiye Spor Hekimleri Derneği kurulmuştur. Günümüzde merkezi Izmir’de bulunan derneğin başkanlığını Dr. Fikret Dursoy yapmaktadır. Edinburgh nörologlarının, refleks mekanizmalarını açıklayan çalışmalarının spora yeni bir boyut kazandırdığı 18. yüzyıldan sonra, Isveçli P. Ling’in liderliğindeki bir grup, gerçek fizikî eğitim ve tedaviye ait egzersizi birbirinden ayırarak cimnastik ve aleti masajla birleştirdiler. Çok kısa bir sürede dünyaya yayılan bu yöntemden sonra Claude Bernard modern fizyolojiyi kurdu. Böylece rehabilitasyon programları ve spor kazalarından kaynaklanan sakatlıkların tedavisi spor hekimliği bünyesine girdi. 20. yüzyıl başlarında yayımlanan Sweissbein’in "Spor Hijyeni" adlı, fiziksel aktivitenin organizmadaki etkileri, spordan doğan sakatlıkların acil tedavisi, çocuklar ve yaşlılar için spor programlarını içeren kitap, bugünkü spor hekimliğinin ilk basamağını oluşturdu. Bir spor hekiminin; 1. Spor Anatomisi, 2. Spor Fizyolojisi, 3. Spor Fizyopatolojisi, 4. Sporcu Psikolojisi, 5. Spor Travmatolojisi, 6. Biomekanik, 7. Bioklimatoloji, 8. Spor Biometresi, 9. Sporcunun fonksiyonel muayeneleri ve değerlendirilmeleri için gerekli muayene metotları konularında yeterli bilgiye sahip olması gerekir. Bu teorik bilgilerin dışında günümüzde bir spor hekimi, sporcuyu iyi tanımalı, periyodik bir şekilde muayene ederek sporcunun bünyesinin yapılan spor dalına uygun olup olmadığını tespit etmelidir. Gerektiğinde, vücut bakımından yetersiz sporcuların oyunlarını engelleyecek yetkilerle donatılmalıdır. Bazı ülkelerde sporcuların periyodik muayenesi devletin denetiminde yapılırken, Isviçre sporcunun ya da kulübün istedikleri hekime gitmeleri amacıyla, sporcu kontrolünü serbest bırakmıştır. Isviçre spor hekimlerine göre; a. Anamnez, b. Boğazağız inspeksiyonu, c. Vücut ağırlığının tespiti, d. Tansiyon, kalp atışının tespiti, e. Kalp ve dolaşım sistemi için fonksiyon testi, f. Akciğer ve kalbin kontrolü, g. Idrarda albumin taranması, sporcuların kontrol muayenelerinin esaslarını teşkil eder. Ayrıca şüpheli durumlarda duyu organlarının, fıtık noktalarının, ayak deformasyonlarının kontrolü ve şeker tahlili de gereklidir. Bunların yanında, boy ve kilo ölçüsünün tespit edilmesi istenen sporcunun boy ölçüsü yalın ayak, ağırlığı külotla ölçülür. Kilonun devamlı olarak bilinmesi sporcu için çok önemlidir. Eğer antrenman sırasında kilosunda bir değişiklik bulunmazsa, sistemli bir program uygulanması zorunludur. Sürantrene olan bir sporcu ise devamlı kilo kaybeder. Kilo kaybı ise antrenman yetersizliğini gösterir. Sürekli spor yapan bir sporcu için diğer bir sorun tansiyon yükselmesidir. Nabız bazen 40 olurken, kalp dolaşım sisteminin adapte olması için 50-60’lık vuruşlara da sıklıkla rastlanır. Tansiyon dinlenme durumunda ölçülür ve tansiyon 50 yaşına kadar 130- = st1 ns = :schemas-microsoft-comffice:smarttags" /><st1:metricconverter w:st="on" ProductID="80 mm">80 mm</st1:metricconverter> Hg civarındadır. Ancak sporcuların muayenelerinde, <st1:metricconverter w:st="on" ProductID="140 mm">140 mm</st1:metricconverter> olarak belirlenmiş olan yüksek tansiyonun üzerine çıkmış değerlere sıklıkla rastlanır. Bu gibi durumlarda, hekimler idrar muayenesi ve perifer nabız tespiti yaparak renal tansiyonu ortadan kaldırır. Tansiyon yükselmesinin bir diğer sebebi de sporcunun ruhsal durumudur. Bu durumda sporcunun kahve ve çay ihtiyaçları kontrol altında tutulur ve diastolik tazyikin yükseldiği renal hipertonilerde spor şartsız olarak yasaklanır. Sporcuların muayenelerinde elektrokardiyografi istirahat hâlinde ve yüklenme ile yapılır. EKG değerlendirmelerinde ise rutin kriteryumlardan faydalanılır. Bütün önemli kriteryumlar için; a. Toraks formu, kaburgaların durumu, omurga, b. Diyafragmanın yüksekliği ve hareketi, c. Diyaframa sinusları, d. Akciğer pansimi ve tepeler, e. Hilus, f. Kalp büyüklüğü, pozisyonu, formu, ekseni ve eğik çapı, g. Aort, h. Üst mediastinum, ı. Maksilar sinusun kontrolü, j. Karın omurgalarının kontrolü, sistematik muayene şekilleridir. Sakatlanan sporcunun muayenesi sonucunda elde edilen bulgularla tıbbî bir tablo oluşturularak spora aynı tempoda devam edip edemeyeceği tespit edilir. Bu tespite göre doktor, antrenörle görüşerek antrenmanlarda yapılması gereken değişiklikleri belirler. Hypertoni, taşikardi, çeşitli kalp arızaları, istirahat abuminurisi yüksek sedimantasyon, şüpheli akciğer bulgularında tanı konuncaya kadar sporcunun çalışmaları durdurulur. [img]file:///C:/DOCUME~1/ZLEM~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/15/clip_image002.jpg[/img] Spor hekimi, tedavinin yanı sıra müsabaka sırasında yaralanma ve sakatlanmaları önlemek amacıyla sporcuya gerekli teknik ve metotları öğretmekle yükümlü hekimdir |
Reklam Alanı |
Popüler Sitelerde Paylaş |
Etiketler |
hekİmlİĞİ, spor |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|
Reklam Alanı |