|
11-12-2007, 18:54 | #1 |
Girişken Üye
Üyelik tarihi: Şub 2007
Bulunduğu yer: Konya
Mesajlar: 251
Teşekkürleriniz: 0
0 Mesajına 0 teşekkür edildi.
Tecrübe Puanı: 0 |
Reklam Alanı
Kimse kusura bakmasın, konuya devam edeceğim. Ağızlarda bir sakız var ya: Eğitim şart! Karşımıza olur olmaz her yerde çıktığı için sonunda Cem Yılmaz mavrasını yaptı ama ben mavra yapmayacağım. Eğitim evet şart! Evet ama mevcut olan eğitim DEĞİL! Mevcut eğitim şart olmadığı gibi bir an önce yasaklanmasında da fayda var. Zira bu program ve bu eğitimciyle faydasından çok zararı var! Çok ciddiyim! Dayaklı, sövgülü, aşağılamalı, nefretli bir eğitim verilmesin çok daha iyi. Bu kadar kaba, bu kadar saygısız bu kadar hınçlı bir toplum olmamızın nedeni tam da budur. Kendi halimize bırakılsak belki de daha sakin bir toplum olabilirdik. En azından hayli tasarruf ederdik. Zira bizim eğitimimiz “sevgi” değil “gaddarlık” temeli üzerine kurulu. Müdürlerden muavinlere, muavinlerden öğretmenlere, hademelere kadar giden bir gaddarlık hiyerarşisi var. Her sabah kar, yağmur, fırtına fark etmez, ön bahçede “içtima” eder, ant içer, tek tek BEŞ müdür muavininin önünden geçerdik. Eteğin bir santim kısa mı? Saçın kulak memeni bir parmak geçmiş mi? Bittin. Saçlarından çekilerek bin bir hakaret içinde (tercihan o ile başlayıp u ile biten) sıradan çıkartılır, eve yollanır, bir de devamsızlık yerdin. Türk eğitim sisteminin eğitim anlayışı bu! Günaydın sopası, öğlen hakareti, akşam tehdidi! Hadi diyelim emri Milli Eğitim yolladı, kıyafet böyle olacak dedi. “Saçlardan çekin, hakaret edin, erkekse bir tane de tekme atın” şeklinde bir talimat da mı geliyor? Burada işte sevgisiz, nefret dolu “öğretmenler” devreye giriyor. Bunu sadist bir zevk alarak yapan öğretmenler. Bu yapılırken ses çıkarmayan diğer öğretmenler de aynı şekilde sorumludur bu arada “Ama ben yapmadım etmedim” yok. Gözünüzün önünde yapılan her şeyden sorumlusunuz! Benim bir, berikinin üç, onun dört tane sevdiği öğretmen var elbette. İstisnasız hepsi korkunç demiyorum. (Bu arada sevdiğim tek öğretmenim Mustafa Bey’in yakınlarda öldüğünü öğrendim. Babam ölmüş gibi üzüldüm. Allah rahmet eylesin.) Ama sistem sevgisizlik ve gaddarlık temeli üzerine oturmuş. İstisnalar bu gaddarlığı yok edemiyor. “Öğretmen öğrenciyi sevmek zorunda değil” diyemeyiz. Hayır! Öğretmenin birinci vazifesi öğrenciyi sevmektir. Buna mecbur. Asli vazifesi budur. Sevemiyorsa, tiksiniyorsa buyursun başka bir iş yapsın. Ben de çocuklardan çok hoşlanmıyorum ama tutup öğretmenlik yapmıyorum. Zira ÇOCUKLARDAN söz ediyoruz. Yani senin bir tokadın, azarın yüzünden hayat boyu yüreği kanayabilecek kadar hassas yaratıklardan söz ediyoruz. Haylazlıklarına, umursamazlıklarına, ukalalıklarına aldanıp yetişkin sanmak gibi bir hata yapılıyor. Şimdi kazık kadarken istediğin lafı et bana, umurum değil. Ama o zaman bana veya yanımdakine edilmiş bütün o hakaretlerin aşağılamaların, atılmış bütün o dayakların halen acısını ve hıncını duyuyorum. (Dayaktan söz etmekten bile utanırken ben, nasıl kendilerini savunurlar hiç anlamıyorum) Sevgi dolu bir eğitimi görmemiş olanlar için forma giymek, hoca gelince ayağa kalkmak, kendisine “eşolueşek” denmesi falan o kadar garip gelmeyebilir. Hatta diyebilir ki “kim kimi seviyor ki..” İlkokul dörde kadar yurtdışında okudum. Her sabah öğretmen sınıf kapısında ayakta bizi bekler, hepimizin elini sıkar, hatırını sorar, yanaktan bir makas alır öyle sokardı sınıfa. O ayakta karşılardı bizi! “Ay Avrupalılar ne güzel birbirlerine selam veriyorlar” diyenler! Naha işte eğitim. Selamlaşma, hatır sorma eğitimi! Bizde ise anasının koynundan daha yeni çıkıp gelmiş altı yaşındaki çocuk daha ilk gün canı istediği zaman tuvalete gidemeyeceğini öğreniyor ve tabii ki çiş planlaması yeteneği henüz gelişmediği için o saat altına yapıyor. Bingo! Okul hayatı rezillikle başlıyor. Formadan devam edelim. Dünya üzerinde olabilecek en rahatsız kıyafet bizim ilkokul çocuklarına giydirdiğimiz o saçma önlüktür. Bilhassa kızlar azap çeker içinde. İlköğretimi sekiz yıla çıkarma teşebbüslerinin ilk yapıldığı yıllarda ortaokuldaydım ve kazık kadar kızlara beyaz aka, siyah önlük giydirmişlerdi. Hayatımda hiç bu kadar utanmamış, bu kadar nefret etmemiştim. Ertesi yıl zart diye de boy atmıştım, o önlük fil üstünde kelebek gibi bir şey olmuştu. O zamanlar yeşil dolarlar kazanmadığım için de (demode hocamızın lafı) ne yazık ki yenisi alınamadı ve ben o korkunç şeyi üç yıl giydim. Durum şimdi de farklı değil. Bana içi boş “zenginle fakir ayrılmasın diye” mavalını okumayın sakın. Zenginle fakir 2 kilometre öteden ayrılır. Beş kat önlük giydir fark etmez. Bir kere öğretmen tanımızda bir yanlışlık var. Ders anlatan, disiplini sağlayan insan değildir öğretmen. Maaşı bunun için almıyor. Düzgün insanlar olmamız için, hayata hazırlamak için var. Sopayla azarla tiksintiyle mi hazırlayacak bizi hayata? Telesekreterime şöyle notlar bırakmış öğretmenler: “Sus, terbiyesiz!” “Otur yerine sıfır!” da diyen olacak mı merak ediyorum doğrusu. Zaten tam da bunlardan söz ediyorum ben. Senli benli, suslu muslu konuşmalar.. Sınıfta sanıyor kendini belli ki! Ne sıkıcı! “Evet sevgisiz bir düzen var” diyen bir çok öğretmen de oldu çok şükür. Bana hak veren eğitimciler, müdürler. Durumu fark edenler de var. Var ama.. Burada benim tek başıma bağırmamla bir şey değişebilir mi bilmiyorum. Bana terbiyesiz diyenlere kötü bir haberim var: Gazetemizin internet servisinin yaptığı “Tuğçe Baran eleştirilerde haklı mı” anketinde en son baktığımda yüzde 74 oranında “haklı” durumdaydım. Bilmem anlatabiliyor mu Türk halkı sizlere bir şeyler??? Tuğçe Baran/Vatan
__________________
DOĞRU YOLDA GİDEN KAPLUMBAĞA,EĞRİ YOLDA GİDEN YARIŞ ATINI GEÇER. |
Reklam Alanı |
11-12-2007, 19:12 | #2 |
Girişken Üye
Üyelik tarihi: Eyl 2007
Bulunduğu yer: DENİZLİ
Mesajlar: 177
Teşekkürleriniz: 0
2 Mesajına 2 teşekkür edildi.
Tecrübe Puanı: 0 |
tuhçe baran yazdıklarında kendini tarif etmiş herhalde. sıcak odalarında dolgun maaşlarlarla ahkam kesmesini bilirler. adı köşe yazarı yazılarında da sucuklu yumurtadan kadın erkek özellerinden bahseden sözde köşe yazarı.karda kıyamette tuveleti olmayan okullarda çalışan öğrencisine kendi evladından daha yakınlık gösteren milletin ilerlemesi için karın tokluğuna çalışan meslektaşlarımın halinden böyle gazetecilerin anlaması zor tabi. kendisi bu eğitim sistemiyle ve bu eğitimcilerle bir yere gitmek zor demiş. sadece komik. başka işi kalmamış herhalde. asıl böyle gazetecilikle toplumu infiale götüren yalan haberlerle ülkemiz bir yere gitmez. sahte yalan yanlış haberlerle ülkenin gündemini meşgul edip sıcak odalarında kahvelerini yudumlarken onlar biz bu ülkenin insanlarını ğeleceğini yetiştirmek için canımızla kanımızla mücadele ediyoruz. böyle bir haberide bu gazeteciyide kınıyoruz. Ki onlarıda yetiştiren öğretmenler herhalde bunu unutmuşlar... sadece yazık |
11-12-2007, 21:55 | #3 |
Üye
Üyelik tarihi: Kas 2007
Mesajlar: 56
Teşekkürleriniz: 0
0 Mesajına 0 teşekkür edildi.
Tecrübe Puanı: 0 |
Ben o bayanı okumam zaten.
|
Popüler Sitelerde Paylaş |
Etiketler |
baran, Çirkinleşti, tuğçe, yazdı, yine |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
yine bir koy yine bir muhtac okul; | jasper11 | Kardeş Okul Kampanyası | 0 | 20-09-2010 18:40 |
Eyvah... Yine mi o sınıf | binali | Sohbet ve Tartışma | 2 | 14-10-2008 13:42 |
Tam Düne Alışmışken Yine Bugün Oldu | binali | Kişisel Gelişim ve Spor | 0 | 26-07-2008 22:34 |
biz yine iyiyiz sanırım | selçuk | Eğitim Haberleri | 1 | 18-04-2008 21:42 |
Öğrenci Kayıtları Yine Sorunlu Başladı | Cem | Eğitim Haberleri | 0 | 05-09-2007 15:12 |
Reklam Alanı |