SPRİNTİN ENERJETtĞI VE BESLENME
Enerji
Kısa süreli ve yüksek şiddetteki egzersizlerde kassal enerji vücudun yakıtıdır. Bu enerjinin hemen hemen tamamı, egzersiz sırasındaki aktive olan kaslarda depolanan kreatin fosfat (PC) ve yüksek enerjili fosfatlar olan adenozin trifosfattan (ATP) sağlanır. Daha büyük kassal kapasite daha büyük enerji tüketimine sebep olur. Bu enerjinin tüketimi arabanın yakıt tüketmesi gibi hızlanma fazı sırasında en üst noktadır. Maksimal sürate ulaşıldığında azalmaktadır (Sebestyen, 1996). Çocuklar ve gençlerde (11-15 yaş) kombine aerobik-anaerobik antrenman ATP-PC ve glikojen gibi kas substratlarında artmaya neden olmaktadır (fosfofuruktokinaz enzim aktivi-tesinde olduğu gibi). Bu değişiklikler çocuklarda anaerobik enerji özelliklerinin antrene edilebildiği fikrini desteklemektedir (Mero, 1998).
Beslenme
Çocuklar ve gençlerde sürat-kuvvet, sürat ve güç antrenmanlarında, beslenmeyle ilgili bazı durumlar dayanıklılık antrenmanlarından farklıdır. Proteinler, vitaminler, mineraller ve su günlük olarak alınması gereken en önemli besin maddeleri olmasına rağmen, enerjinin optimal bileşimini başarma uygulamada çok kolay bir iş değildir.
Ergenlik döneminde, hızlı büyüme periyodu süresince, beslenmeyle ilgili gereksinimler arttırılır. Sürat-kuvvet, sürat ve güç antrenmanlarıyla meydana gelen kassal gelişme konusunda, enerji, protein ve kalsiyum, magnezyum, demir, çinko ve krom gibi bazı mineraller çok önemlidir. Kuvvet antrenmanlarında, dayanıklılık antrenmanlarından daha az toplam enerji gerektiği düşünülmektedir. Genç atletler üzerinde yapılan çalışmalar, yoğun kuvvet antrenmanlarının oldukça yüksek enerji harcaması gerektirdiğini göstermiştir. Kuvvet antrenmanları protein ihtiyacını arttırır. Ergenlik dönemi süresince bu ihtiyaç, aslında o yaş dönemindeki artan protein ihtiyacından kaynaklanıyor olabilir. Bu yüzden çocuklar ve gençlerde günlük protein ihtiyacı vücut kütlesi başına 2 g protein/kg'ın üzerinde olabilir. Ergenlik dönemi süresince artan enerji ve protein ihtiyacına ilaveten, özellikle kalsiyum, magnezyum ve çinko da iskelet kaslarının gelişimindeki rollerinden dolayı önem kazanmaktadır. Maksimum büyüme oranı ve absolut vücut hacmindeki artma yüzünden genç erkekler genç bayanlardan daha yüksek mineral ihtiyacına gereksinim duyarlar. Demir kan volümü, krom ise karbonhidrat ve yağ metabolizması için önemlidir (Mero, 1998).
SPOR BİYOMEKANİĞİ AÇISINDAN SÜRAT
İnsanın sprint yeteneğini etkileyen birçok biyomekanik faktör vardır (Şekil 3). Basit olarak belirtmek gerekirse koşu hızı iki mekanik faktörden etkilenmektedir. Bunlar adım uzunluğu ve adım sıklığıdır (Arıtan, 1994). Adım uzunluğu ve adım sıklığı; bacak uzunluğu, duruş yüksekliği ve koşu hızıyla direk olarak ilgilidir (Açıkada ve ark., 1991). Koşu hızı arttıkça adım sıklığı artmakta ve yerde kalma süreside azalmaktadır. Bu gelişim mekanik faktörler ve nöromüsküler süreçler yardımıyla açıklanabilir.
Adım uzunluğu ve sıklığının etkisini açıklamak için bir örnek verilirse;
Hız =
Adım Uzunluğu x Adım Sıklığı = 1.90 m x 3 Hz = 5.70 m/sn olur. Eğer atlet adım uzunluğunu değiştirmeden adım sıklığını artırabilirse;
= 1.90 m x 4 Hz = 7.60 m/sn olur. Atlet adım sıklığını artırırken adım uzunluğunu azaltırsa;
= 1.70 m x 4.45 Hz = 7.60 m/sn olur (Arıtan, 1994).
Bir sprinterin maksimal hız değeri, o sprinterin adım uzunluğu ve sıklığının optimum bir noktada birleşmesiyle gerçekleşir. Yukarıda verilen örneği daha açık bir şekilde ifade edecek olursak; adım uzunluğu 1.90 m ve adım sıklığı 3 Hz olan bir sprinterin olduğunu varsayalım. Varolan bu değerleriyle sprinterin hızı 5.70 m/sn olacaktır. Adım uzunluğu insan antropometrisinden dolayı sınırlı gelişmeye sahip bir parametre olduğundan dolayı sprinter adım sıklığını geliştirici antrenmanlar yaparak 3 Hz olan adım sıklığı değerini 4 Hz'e yükselttiğini ve bu antrenmanlar sonucunda adım uzunluğunun değişmediğini varsayalım. Adım sıklığının 4 Hz yükselmesiyle sprinterin hızı 7.60 m/sn olacaktır. Sprinterin adım uzunluğunun 1.90 m'den 1.70 m'ye düşmesi ve adım sıklığını 4 hz'den 4.45 Hz'e yükselmesi durumunda sprinterin hızı yine 7.60 m/sn olacaktır. Teorik olarak verilen bu örnek uygulamada da benzer şekildedir. Yani adım uzunluğu ile adım sıklığı birbiriyle ters orantılıdır. Adım uzunluğunun artması adım sıklığının azalmasına, adım uzunluğunun azalması da adım sıklığının artması anlamına gelmektedir.
R PAGE-BREAK-BEFORE: always" clear=all>Şekil 3 : Sprint koşusunu etkileyen biyomekanik faktörler şeması (Hay, 1978).
Adım uzunluğu : Adım uzunluğu birbirinden bağımsız 3 değişik evre şeklinde incelenebilir (Şekil 4).
1. İtiş mesafesi (A) : Ayağın yerden ayrılmadan önceki noktayla ağırlık merkezi arasındaki mesafedir. />
2. Uçuş mesafesi (B) : Atletin koşu sırasında her iki ayağının yerle teması olmadığı anda ağırlık merkezinin yatay düzlemde aldığı yoldur.
3. Konma mesafesi (C): Parmak ucunun yere değdiği noktadan ağırlık merkezinin yataydaki izdüşümü arasındaki mesafedir (Hay, 1978).
<?: = v ns = :schemas-microsoft-com:vml" /></V:STROKE></V:F></V:F></V:F></V:F></V:F></V:F></V:F></V:F></V:F></V:F></V:F></V:F></V:ULAS></V:PATH><O:LOCK v:ext="edit" aspectratio="t"></O:LOCK></V:SHAPE></V:></V:SHAPE>
Şekil 4 : Sprinterin adım uzunluğunun evreleri (Hay, 1978).
İlk olarak bu üç evre atletin fiziksel yapısına bağlıdır. Atletin bacak uzunluğu, esnekliği, kalça hareketliliği gibi faktörlerin adım uzunluğu üzerine doğrudan etkileri vardır. Ortalama adım uzunluğunun atletin boy uzunluğu üzerine 1.24'ü kadar bir oran ile ilişkili olduğu yapılan araştırmalarda bulunmuştur. Maksimum adım uzunluğunun tespiti üzerine yapılmış çalışmalarda ortalama adım uzunluğuna 18 cm eklenerek maksimum adım uzunluğu yaklaşık olarak hesaplanabilmektedir. Adım uzunluğu kişisel bir özellik olmasına rağmen belli ölçülerde geliştirilmesi mümkün olmaktadır (Hay, 1978). Yerçekimi kuvveti atletin yatay hızını etkilememektedir. Fakat, atletin yerde kalma süresini ve uçuş mesafesini azaltmaktadır. Buda ayağın döngü hızını azaltacak, böylece adım uzunluğu da azalacaktır. Atlet bu yerçekimi kuvvetlerine direnebilmek için alt ekstremite kuvvetlerini geliştirmelidir. Adım uzunluğu ile koşu mesafesi ilişkisi atletin standartlarına bağlıdır. Elit atletler adım uzunluklarını 45 m'ye kadar artırabilmektedirler. Antrenmansız veya az antrenmanlı atletler 25 m'de adım uzunluklarının maksimumlarına ulaşmaktadırlar (Arıtan, 1994).
Adım sıklığı : Atletin belirli bir zamanda attığı adım sayısı adım sıklığı olarak tanımlanır. Bir tam adımı iki grupta inceleyebiliriz. Bunlar; yer ile temas halinde geçen süre ve havada harcanan süredir. Koşu hızına bağlı olarak oranlan değişmektedir. Elit atletlerde bu oran; start sırasında 2:1, koşu sırasında ise 1:1.3 ile 1:1.5 arasında değişmektedir. Bu yüzden, atlet koşarken ilk birkaç adım sırasında adım zamanının ortalama %67'sini yerle temas halinde geçirirken, bu oran en üst hızlara eriştiğinde ise %40'a kadar düşmektedir (Hay, 1978).
Adım sıklığının koşu mesafesiyle değişimi atletin antrenman düzeyi ile ilgilidir. Yeni başlayanlar 10, 15 m gibi kısa bir mesafede, elit atletler ise 25 m civarında maksimum adım uzunluğuna erişmektedir. Şekil 5'de görüldüğü gibi adım uzunluğu / adım sıklığı grafiği belirli bir adım uzunluğuna eriştikten sonra plato çizmektedir (An-tan, 1994).
<SUP> </SUP>
Şekil 5: Adım uzunluğu ve adım sıklığının etkileşimi.
ANTRENMAN VE ANTRENMAN EVRELERİ
Sağlıklı çocuklar genellikle, büyük oranda kısa süreli sürat ve kuvvet içeren oyunlar oynarlar (hoplama, sıçrama vb...). Bu, yüksek güç gerektiren kassal iş yapıyorlar anlamına gelir. Adım sıklığı, adım uzunluğu ve diğer sprint becerileri gibi sprint özelliklerini gerektiren oyunlar kısa sprintleri içerir ki bu sprint özellikleri büyüme çağı ve ergenlik dönemindeki antrenmanlar için önemli bir temeli geliştirecek ve önceden hazır hale getirecektir. Tablo 2 yaşlara göre büyüme evrelerini göstermektedir (Muratlı, 1997).