Rıfat Sarıcaoğlu, AKP'nin Eğitim Programını değerlendirdi.

[webceren]

Reklam Alanı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan çok cesurca bir adımla Nimet Çubukçu'yu Milli Eğitim Bakanı olarak atadı ve böylece laik kesime de güvence vermeyi düşündü.

Aşağıda AKP'nin eğitimle ilgili programının önemli başlıklarına bakacağız, ancak eğitimde görünen o ki, <NOBR>fırsat<OBR> eşitliği için daha çok çalışma gerekiyor, işsiz diplomalılar her geçen gün çoğalıyor, özel eğitim yok olmaya mahkûm, özel yatırımcıya teşvik yok, özel okullardan ve vakıf üniversitelerinden hiç hizmet alınmıyor ve vakıf üniversitelerine destek yok; üniversiteler idari ve akademik açıdan özerk değil, mecburi eğitim makul süre geçmesine rağmen hâlâ 10 yıla çıkarılmadı.

Eğer parti programını strateji olarak kabul edip uygulayacaksa Bakan Nimet Çubukçu'nun ilk işi, önceki Milli Eğitim Bakanı Doç. Hüseyin Çelik tarafından aşağıdaki AKP taahütlerinin hangileri yerine getirildi, hangilerinde eksiklikler var veya tamamen aksi mi yapıldı, bunları irdelemek olmalıdır.

Diğer bir konu da şu: Bir önceki YÖK yönetimince hazırlanan strateji planı bugünkü YÖK yönetiminin yapmaya çalıştıklarıyla örtüşüyor mu veya <NOBR>yeni<OBR> bir planlanma gerekir mi?

AKP'NİN EĞİTİM PROGRAMI

* Kamu kaynaklarının tahsisinde birinci öncelik eğitime yapılacak yatırımlara verilecek.

* Eğitimde fırsat eşitliğine öncelik verilecek.

* Yüksek öğretim kurumları eğitim-öğretim kurumlarımızın çoğu (...) diplomalı işsizler yetiştirmektedir.

* Ülkemizde oldukça yetersiz düzeyde olan okul öncesi eğitim kamu ve özel sektör eliyle ülke genelinde yaygınlaşacak.

* MEB denetleyici, düzenleyici ve standart oluşturucu bir konuma gelecek.

* Zorunlu eğitim kademeli, tercih ve yönlendirmeye imkân sağlayacak şekilde yeniden düzenlenecek, halen sekiz yıl olan zorunlu eğitim, alt yapı çalışmaları hızlandırılarak makul bir süre içerisinde on bir yıla çıkarılacak.

* Özel sektörün eğitim yatırımlarında bulunmasını sağlamak amacıyla özendirici düzenlemeler yapılarak özel öğretim kurumları yaygınlaştırılacak.

* Başarı kıstası esas alınarak maddi durumu iyi olmayan ailelerin çocuklarının da özel okullarda okuyabilmelerini sağlamak amacıyla devlet tarafından hizmet satın alınması yoluna gidilecek.

* Talep oluşturularak özel sektörün eğitim yatırımlarına kaynak ayırması temin edilecek.

* YÖK, üniversiteler arasında koordinasyon sağlayan, standart belirleyici bir yapıya kavuşturulacak; üniversiteler idari ve akademik özerkliğe sahip; öğretim elemanları ve öğrenciler üzerinde baskı, dayatma ve antidemokratik uygulamaların bulunmadığı, bilimsel bilginin üretildiği, araştırma ve öğretim faaliyetlerinin esas olduğu kurumlar haline getirilecek.

* Üniversiteler teşvik edilerek öğrencilerin <NOBR>internet<OBR> ortamında yapılan öğretimden yararlanmalarını sağlayıcı düzenlemeler yapılacak.

* Vakıf üniversiteleri desteklenecek, bu üniversitelere bütçeden yapılan maddi desteğin esasları yeniden belirlenecek.

* Özürlü öğrencilerin eğitimine özel bir önem verilecek, bu amaçla faaliyet gösteren dernek, vakıf ve sosyal yardım kuruluşlarının faaliyetleri özellikle desteklenecek.


***



Yukarıdaki AKP programının ışığında MEB'in ve YÖK'ün bir başka önemli konuya dikkatini çekmek gerekir: TC Anayasası'nın 130. maddesindeki eğitimde fırsat eşitliği bağlamında, <NOBR>İspanya<OBR>'nın bir başarılı uygulamasını Türkiye'ye taşımakta fayda var. İspanya'da da Türkiye'de olduğu gibi merkezi sınav uygulanıyor. Fakat İspanya 25 yaşın üzerindekiler için değişik bir sınav uyguluyor ve (Türkiye'nin de dahil olduğu) Bolonya süreci ülkelerindeki hayat boyu eğitim felsefesini hayata geçiriyor. Bu düşünülmelidir zira üniversitelerde her yıl binlerce kontenjan boş kalıyor ve artık hayata atılmış bu kişilere şans vermek ülkemiz için de son derece faydalı olacak.