Beden Eğitimi ve Spor Portalı  


Go Back   Beden Eğitimi ve Spor Portalı > Genel Bölüm > Sohbet ve Tartışma

Sohbet ve Tartışma Hep birlikte sorunlarımızı görüşelim, tartışalım, görüşlerimizi bildirelim, birbirimize yardımcı olalım.

beden eğitimi
beden eğitimi
Sitemize hoş geldiniz. Konuları beğenmeyi unutmayalım.

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 28-11-2009, 21:34   #1
binali
Super Moderator
 
binali - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Şub 2008
Bulunduğu yer: Samsun
Mesajlar: 2.731
Teşekkürleriniz: 14
89 Mesajına 129 teşekkür edildi.
Tecrübe Puanı: 19
binali will become famous soon enough
Standart

Reklam Alanı
cellPadding=3 >

>
colSpan=2 Profesyonelliğe Saygı!
>
colSpan=2 Prof. Dr. İsmail Halûk GÖKÇORA
>
colSpan=2 Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
>
colSpan=2
>
colSpan=2

İş bilenin, kılıç kuşananın. Türk Atasözü



Toplumda bir görevi, bir mesleği düzenli ve en az hata ile sürdüren kişiye profesyonel denilir. Bir etkinliği çok yetkin biçimde uygulamak ya da herhangi bir işlemi, bir sporu en mükemmel biçimde yapmak profesyonellere özgündür. Eğitimi ve deneyimiyle işini gerçekleştirerek karşılığında hak ettiği maddî kazancı sağlayabilen de profesyoneldir. “Bir işin profesyoneli olmak”, onu “en ince ayrıntılarına kadar kavramış olmayı” ve “uygulayabilme” yi gerektirir. Profesyonelliğin en önemli ölçütü; işinin gereklerini en mükemmel haliyle gerçekleştirebilmektir. İşin ve konunun püf noktaları, çıkar ve çıkmazları profesyonelce bilinir ve kollanır. Yeryüzünde insanın var oluşuyla birlikte, her geçen gün artan nüfus ve gelişen toplumun beklentilerine yanıt vermeye çalışan iş alanları giderek özel uzmanlık dallarının da ortaya çıkmasına yol açmıştır. Ancak, profesyonellik, toplumda iş yapan herkesin benimsemesi gereken bir düşünce ve davranış biçimidir. Nasıl göründüğünüz (kılığınız-kıyafetiniz !) , konuştuğunuz, yazdığınız, hareketleriniz ve nasıl iş yaptığınız toplumca sürekli değerlendirilerek profesyonel olup olmadığınıza karar verilmektedir. Profesyonellik, yalnız yönetici, teknisyen, öğretmen, siyâsetçi, sporcu, yazar ya da sanatkâra uygun görülen bir sıfat değildir. Tüm çalışanları, tüm insanları kapsayan bir yaklaşımdır. Toplumumuzun dişinden tırnağından artırdığı vergilerle oluşan birikimle verilmeye çalışılan eğitim faaliyetlerinde okul mezunlarımız arasında okuma yazmayı yeterince bilmeyenler ne yazık ki bulunmaktadır. Bir matematiksel işlemi gerçekleştirmeyi bile beceremeyenler ya da araba kullanma belgesi almak için sınavda tüm sorulara yanıt veremeyenlerin şoför ehliyetnamesi almaya hak kazanabildiği toplumumuzda profesyonelliğe ne derece önem verdiğimiz de sorgulanmalıdır.


Büyüklerimizden gelen öğütler arasında;“Bir kazmaya sap ol, ama en iyisinden ol” gibi, yaşamımızda yönlendirici olabilenleri çağdaş dünyanın karmaşası içinde unutulup gitmektedir. Profesyonellik yeniden yapılanma sürecine girmiş bulunmaktadır. Bu yapılanma, maddesel ve teknolojik alanlarda daha belirgindir. Kolay gerçekleşmesi beklenmeyen; yönetsel ve bilimsel alanlarda bile, profesyonel yapılanma hızla gerçekleşmektedir. Bu değişime karşın, profesyonelliğe olan saygı yeterince ve düzenli olarak oluşamamaktadır. İnsan onuru, eşitliği ve adâlet ilkeleri, profesyonel etik ve vahşi kapitalizmin pazarlama koşulları ile yönlendirilen maddesel değerlendirmeler çatışmalara neden olmaktadır. Katı olan bilimsel hiyerarşî ile daha yumuşak yaklaşımlı insansı ilişkilerin çatışması da benzer biçimde ortaya çıkmaktadır. Böylelikle, profesyonellerin toplum ve dünyada oynadıkları rol ve onlardan beklenilenler yoğun olarak tartışılmaktadır. Uluslararası kuruluşlarda alınan kararlar, ilgili kuruluşta yerini sağlamlaştırmış, salt kendi çıkarlarını gözeten emperyalist ülkelerin tarafında olmaktadır. Bu açıdan bakıldığında; gerçekleşen “aşırı profesyonelleşme” ye karşı olanların sayısı da çoğalmaktadır.


Profesyonelin yüksek oranda uzmanlık bilgi, beceri, tutum ve davranış biçimine erişmesi yanında; uyguladığı her görevde kendi isteğine göre ve serbestçe kontrol edebilme yetisi, yaptığı işe heves ve saygısı, meslektaşlarına ve toplumuna karşı sorumluluğu oluşturacağı standartları büyük ölçüde etkilemektedir. Profesyonellik, meslek örgütleri üyelerinin birbirlerine, meslek standartlarına giderek daha fazla destek ve yüksek nitelik kazandırmaktadır. Diğer bir deyişle, mesleksel birliktelikleri ve saygınlıkları da bu yöntemle artmaktadır. Toplumda kabul gören ve gerçekleştirilmesi beklenilen iş (görev) ne kadar karmaşıksa, profesyonelleşme o kadar önem kazanmaktadır. İyi şeyler üretmek için insanın yaptığı işi sevmesi gereklidir. Düşünceleri dikkate alınmayan, yalnızca “evet efendim, tamam efendim" demesi beklenen çalışanların üretmeyeceği yaygın kabul görmektedir. Diğer yandan, nitelikli bir çalışanın giydiği giysilerin rengi ya da markasının her ne kadar profesyonelliği yansıttığı varsayılsa bile, bunun kişinin profesyonelliğini belirlemez. ( Kalabalığın arasında seçilebilmek ve farkedilir olabilmek için kıyafetimize özen gösteririz. Giysilerimizle karşılanır, fikirlerimizle yolcu ediliriz ! ) Yönetici ya da müşterisi odaya girdiğinde ayağa fırlayan, işine erkenden gelip, herkesten geç çıkan - ama bu süre içinde boş oturup, görevini yerine getirmeden, kendine değin özel işlerle zaman dolduran kişi - hiç de profesyonelce davranmamaktadır. Günümüzde hemen her çalışanın istençlenme (motivasyon) eksikliği, yaşama ve diğer insanlara, doğaya bağlılığında özensizlik ve azalma giderek dikkat çekmektedir.


Türkiye’de durum; toplumun profesyonelleşmenin gerektiği konuma erişmediği, henüz profesyonellere yönelik saygının yeterince oluşmadığı, tersine saygısızlığın daha yaygın olduğu biçimindedir. Konuya olabildiğince açıklık getirmek ve yaşamınızdan örneklerle birleştirebilmek için; aşağıdaki paragraflarda profesyonelliğe değin tanımlar ve bilim alanından örnekler üzerinde durmak yerinde olacaktır:


TANIMLAR:
Amerika Birleşik Devletleri, Columbia Üniversitesi sosyoloji profesörü, Bernard Barber, profesyonelliğin davranışsal boyutunu dört temel özellikle tanımlamaktadır: 1. Yüksek derecede genel ve sistematik bilgi, 2. Bireysel çıkarlardan çok toplumsal çıkarlara yönelme, 3. İşteki toplumsallaşma süreci içerisinde ve uzmanların kendilerinin gönüllü olarak kurup işlettikleri dernekler, sivil toplum örgütleri vb.. aracılığıyla oluşturdukları etik kavramlarla kendi davranışlarını kontrol etme eğilimi, 4. Bireysel çıkar anlamına gelmeyecek, fakat yalnız işteki başarıları imgeleyen (somut ya da soyut yönden tatmin edici) bir ödül sisteminin varlığı.


Profesyonel kimdir ?
Profesyonel, işin gereklerini yapan ve piyasa değeri bulunan kişidir. İşini iyi bilen ve bunu çevresindekilere kanıtlamış olan kişidir. Bireysel kalitesine, yaptığı işin ve çevresindekilerle ilişkilerinin kalitesine tutkun olan kişidir. Kendi geleceğini elinde tutan ve sağlam bir çizgisi olan kişidir. Profesyonel, bir hırsızdır; fikir hırsızı. Tek farkla; çaldığı malın sahibini açıklar. Profesyonel, kalabalık içinde çoğu kez yalnız kalan kişidir. Profesyonel, “zamanlı” olabilen, zamanı iyi kullanan kişidir. Köşe dönmeyi değil, iş yapmayı amaçlayan kişidir. Terimsel olarak zıt görünen iki kavramı birleştirerek yorumlayabilen kişidir. Profesyonel, ormanın içinden gelen (altyapı ve işleri bilen), belirli kademelerden seçilmek ve geçmek suretiyle yükselerek gelen kişidir. (… tepeden inme değil !) Bilgi ve beceri düzeyini sürekli güncel tutan, deneyimli bir kişidir. Profesyonel, iş ahlak ve normlarına uyan, oyunu kuralına göre oynayan kişidir. “ Hayır ! ” demesini de bilen kişidir. Doğayı kavrayabilen ve anlayabilen, benzer koşulları yaratma çabasında olan kişidir. Önceden konamayan kuralları doğaçlamadan, anında koyabilen kişidir. Sözcük anlamı profesyonelliğe zıt görünse bile, içindeki “ amatör ruhu ”, “ heves ” ve “ gayreti ” her zaman koruyan ve bunlardan coşku duyan kişidir. İş ve ilişkilerinde kuru bir mantık savunuculuğu yapmak yerine kendisine özgü yetenekleri, sezgi ve duyguları kullanarak yaptığı işe damgasını vurabilen, rengini yansıtabilen, imzasını atabilen kişidir. Profesyonel, bu sahnede oynayan ama sadece kendini oynayan, yapmacık olmayan kişidir.
Profesyonel kim değildir?
Profesyonel, “ Ben işimi yapar, paramı alır giderim ” diyen kişi değildir. Yalnızca “yönetici” değildir, Ruhsuz, heyecansız bir iş üreten değildir. Bir makam, merci, apolet sahibi olmak çabasında da değildir, ”Aile”den ya da dışarıdan olmak, amatör ruhtan kurtulmak profesyonellik koşulları değildir. Profesyonel, işleri karmaşıklaştıran kişi değildir, İkide birde, " Şapkamı alır giderim " diyen kişi hiç değildir. Kimsenin emir kulu, hele kiralık katili hiç değildir. İşine sahiptir, sadece kendi çıkarlarını düşünmez, Yönetici ya da bilim-insanının fazladan eli ya da kolu değildir. Profesyonel, moda ve yozlaşmış kelâmlar ederek yalnızca lâf üreten kişi değildir. İpek kravatları ve göğüs cebindeki şık kalemleri ile dolaşan, giydiği kürkü ve gösterişli giysisi ya da beden güzelliğiyle çevresindekileri cinsellikle yönlendiren kişi de değildir. Kazananla kaybedeni profesyonel olan ve olmayan benzerliğinde düşünürsek, aşağıdaki karşılaştırma benzer bir yaklaşıma örnek olacaktır:

Kazanan her zaman çözümün bir parçasıdır,
Kaybeden her zaman problemin bir parçasıdır.

Kazananın her zaman bir programı vardır,
Kaybedenin her zaman bir özrü vardır.

Kazanan "Bu işi senin için yaparım" der,
Kaybeden "Benim işim değil ki" der.

Kazanan her sorunda bir çözüm görür,
Kaybeden her çözümde bir sorun görür.

Kazanan "Uzak ama yolu biliyorum" der,
Kaybeden "Yakın ama yolu bilmiyorum" der.

Kazanan çakılların yanındaki çimeni görür,
Kaybeden çimenin yanındaki çakılları görür.

Kazanan "Zor olabilir ama olanaklı" der,
Kaybeden "Olanaklı ama çok zor" der.


Karşılaştırmalı bazı örnekler :
Profesyonel sorunların üzerine gider; profesyonel olmayan sorunların etrafında dolaşır ve hedefe hiçbir zaman varamaz. Profesyonel işine sarılır; profesyonel olmayan işi elinin ucu ile tutar. Profesyonel mesaî saatlerini aşsa da işi sonuçlandırır; profesyonel olmayan, "sabah-akşam başlangıç ve çıkış saatlerine uyma hastalığı”na yakalanmış, yapısında yaratıcılık ve sorumluluk bulunmayan niteliktedir. Profesyonel iş tanımından daha geniş bir sorumluluk hissi taşır; profesyonel olmayan için ise " Ben burada sadece çalışıyorum " kavramı geçerlidir. Profesyonel iş tanımının dışına taşsa da işin gereğini yapar; profesyonel olmayana göre bu işler " Benim görevim değil "dir. Profesyonel işlerini yerine getirebilmek için gerekli yetkiyi uğrunda uğraşarak elde eder; profesyonel olmayan " Sorumluluk çok, yetkim yok " diye sızlanıp durur. Profesyonel, yapabileceği işleri, " Ben bu işi yaparım " diye üstlenir; profesyonel olmayan tüm işleri, " Ben profesyonelim, istediğim koşullar sağlanmazsa çeker giderim " diye koşullanır. Profesyonel kısıtlamaları, engelleri aşmaya çalışan “yapıcı” dır; profesyonel olmayan her fırsatta, " Bu şirket adam olmaz " diyen bir mızmızdır. Profesyonel orta yetenekteki personelle de görevlerini başarıya ulaştırabilir; profesyonel olmayan durmadan, " İyi adam yok ki " diye gerekçe uydurur. Profesyonel üstlerini de yönetmesini becerebilir; profesyonel olmayan, yöneticisi için, ” Her işe karışıyor ” diye, yakınmaktan işini doğru dürüst yapamaz. Profesyonel " Bu işi yapmanın daha iyi bir yolu olmalı " der ; profesyonel olmayan ise " Biz bunları eskiden beri böyle yapardık " der. Profesyonel " Araştırıp bulalım " der ; profesyonel olmayan " Kimsenin bir şey bildiği yok " der. Profesyonel bir hata yapınca " Benim hatam oldu " diye üstlenir; profesyonel olmayan " Benim suçum değil " diye bahane üretir, sorumluğu başkası üzerine atar. Profesyonel konuyu yakından ve ilgilenerek dinler; profesyonel olmayan yalnızca konuşma sırasının kendisine gelmesini bekler. Profesyonel kaybetmekten korkmaz; profesyonel olmayan ise kazanmaktan korkar. Profesyonel kendisine ayıracağı daha çok zamanı olsun diye hedefe daha kısa sürede ulaşmak için sıkı çalışır; profesyonel olmayan ise kendi kafasına göre takıldığı ıvır-zıvır işlerle uğraşmaktan, sonuca ve üretime ulaşacak işleri yapmaya zaman bulamayacak kadar bilinçsizce ve çok çalışır. Zaman kullanımı kavramına sahip değildir ! Profesyonel söz verir (ve arkasında durur); profesyonel olmayan (yalnızca ) vaat eder (söz verirmiş gibi boş umutlar dağıtır), Profesyonel " Olmam gerektiği kadar iyi değilim” düşüncesindedir ; profesyonel olmayan " Hiç olmazsa falanca kadar kötü değilim " diye kendini avutur. Profesyonel konuya açıklık getirir; profesyonel olmayan lâfı geveler, olayları ve kavramları iyice karıştırır. Profesyonel dumanlı havayı da sever; profesyonel olmayan yazdan başka mevsim tanımaz.


Sağlık Bilim Alanından Örnekler :
Burada özenle üzerinde durulması gereken, sayılan mesleklerin her birinin kendi başına saygın olduğunun akıldan çıkartılmaması gereğidir ! Tüm mesleklerde olduğu gibi, sağlık alanı çalışanlarının mesleksel ve etik kavramlarıyla toplumun bilgi edinmesi ve gereksinimleri arasında zaman zaman çelişki ve çatışmalar ortaya çıkmaktadır. Bu çelişki yumağından çıkmak için toplumsal eğitim düzeyinin yükseltilmesi ile birlikte profesyonel eğitim ve meslek odalarının doğru yönlendirmelerine gereksinim duyulmaktadır. Sağlık bilimleri profesyonellik alanından çelişkilere örnekler vererek konu edilen kavramlara açıklık getirilmesinin yararlı olacağı düşüncesindeyim:


(1) Hekimlik diplomasına hak kazanmış bir profesyonelin (diğer bir deyişle; tıp fakültesinden mezun olmuş bir hekimin) bu başarısını ve emeğini göz ardı ederek, araba/emlâk komisyonculuğu, ses sanatkârlığı gibi konularla uğraşması sonucu; mesleğine kan kaybettirmesi ve üniversitelerarası sınavda sadece birkaç puan düşük aldığından, tıp fakültesine giremeyen bir başka bireyin önüne geçmiş olması ,


(2) Aynı hekimin özel eğitim almadan günümüzde ayrı bir meslek olan hastane yönetimine, bilgi-işlem gibi daha ayrıntılı bilgi ve beceri gerektiren görevlere getirilmesi ve bu meslekle ilgili hiç de profesyonelce olmayan karar alma yetkisi verilmesi,


(3) Aynı hekimin yetiştirildiği bilimsel alanda; kişi sağlığını korumak ve tedavi etmek amacıyla yön verici için çalışması yerine, yetişmediği ve eğitim görmediği bir alandaki (örneğin mimarlık, mühendislik, müteahhitlik gibi..) görevleri üstlenmesi,


(4) Aynı hekimin toplumsal moral ve kültür yetersizliğimiz nedeniyle etik dışı davranışlara (meslek ve itibarını kötüye kullanmak, rüşvet vb…) iteklenmesi ya da sürüklenmesi,


(5) Bilime ve insanlığa hizmet vermekle yükümlü olan hekime yardımcı olması beklenilen yönetimdekilerin hekimden daha fazla kazanç beklemesi ve müşteri olarak görülen hastaların maddesel sömürülmesine yönelik eylemleri,


(6) Diyabetli (şeker hastalığı bulunan) bir kişinin son onbeş yıldır danıştığı endokrinoloji uzmanı hekimin bilgisi dışında, ayak başparmağındaki yarayı bir infeksiyon hastalıkları uzmanına danışmasıyla oluşan hekimler-arası ve hekim-hasta ilişkileri bozulması,


(7) Özel muayenehanesine gitmedikçe, çalıştığı hastane koşullarının ağır koşulları sonucu, yüzü gülmeyen ve davranışlarını ayarlayamayan hekim tutumu,


(8) Bir hemşirenin evlenince mesleğini terk ederek kendince asıl görevi olduğunu varsaydığı ev hanımlığı ve anneliği üstlenmesi gibi…


Bu aşamada, özellikle mezuniyet öncesi eğitimde sağlık alanı çalışanına verilecek kritik profesyonel bilgi ve kazançların önemi üzerinde durulmasını eğiticilerin dikkatine çekmek yerinde olacaktır: Örneğin, bir hemşire kendisine, bakım verdiği bireylere, mesleğine, çalıştığı kuruma ve topluma karşı sorumludur. Mesleği konusunda sorumlu davranan hemşire hasta bireylerin ve profesyonellerin güvenini kazanacak, bilgi ve becerisinde yeterlilik ve mesleğin etik ilkeleri doğrultusunda davranmaya isteklilik gösterecektir. Ancak olumlu ve iyi örnek öğretim üyelerinin (hocaların) kendilerine benzer, profesyonel hekimler, hemşireler, sağlık yöneticileri yetiştirmeleri söz konusudur. Tıp fakülteleri eğitim sisteminde profesyonellik ve ona saygının önemi yeterince yoğun bir biçimde vurgulanmalıdır. Tüm eğitimcilerin konunun bilincinde ve duyarlılığında olması toplumu ve toplumun geleceğini de etkileyecektir.


YORUM VE SONUÇ :
Profesyonellik ve profesyonellere saygı birbirine güveni ve inancı bulunmayan ülke insanlarının becerebileceği ya da gerçekleştirebileceği bir tavır değildir. Profesyonelliğe saygı göstermeme ve insanların birbirlerine güvenmemesi toplumun her katmanına dalga dalga yayılmaktadır. Yine mesleğimden örnek verirsem; insanlarımızın bir hekime güvenmeyip “ doktor doktor gezmesi ! ” de bu tür tavrın yansımasıdır. Sokakta karşılaştığımız herhangi birisine, bindiğimiz taksinin şoförüne ne kadar güvenirsek, askerimize, polisimize, hekimimize, öğretmen ya da yargıcımıza da o kadar güvenmek durumundayız. Aynı meslekten insanlarımızın (rakip bile olsalar !) birbirlerine sahip çıkmaları ya da övmeleri yerine, kötülemeleri de bu örnekler arasında sayılabilir. (Hekimin hastasıyla görüşürken diğer bir kuruluşta çalışan meslektaşını kötülememesi de buna bir örnektir.) Kamu alanı ya da özel kuruluşlar olsun veya spor alanında olsun; insanlarımızın önce kendilerine, sonra birlikte çalıştıkları yakın çevrelerine, meslektaşlarına, kendi çalışma alanlarına güven duymaları, sahip çıkmaları ve saygı duymaları gereklidir. Profesyonel saygı bunun toplumda iş ve meslek alanına yansımasıdır .


Profesyonel saygı,
toplumun etik kuralları açısından en önde gelenlerindendir. Profesyonel saygının yeterince işlenmediği toplumumuzda farklı meslek üyelerinin birbirlerine karşı duydukları güvensizlik, kendi bilgi yetersizliği ve yapılan yanlışlıklar önemli zaman ve madde kayıplarına, toplum zararına yol açmaktadır. Farklı alan profesyonellerinin etik dışı tutum ve davranışla, diğeri hakkındaki düşünceleri, daha ötesi, birbirlerinin işlerine karışmaları, sorun ve çatışma yaratmaktadır. Örneğin; asker, mimar ya da öğretmenin bir hekimin bulunduğu ortamda sağlık konusunda bilgiçlik taslamaları hekim tarafından tepkiyle karşılaşacaktır. Ülkemizde sıklıkla karşılaştığımız gibi, basın-yayın ortamında bir sağlık alanı çalışanının yaptığı yanlışı; profesyonellik adına ve kasıtlı olarak tüm bir mesleğe yönlendirip, saldırmak, halkın gözünde yermek, o mesleğe olan güvenini kaybettirmeye çalışmak da profesyonelliğe uyan bir tutum değildir! Profesyonelliğin ürünü olan sonuç odaklı çalışma; yeterli bilgi, beceri ve deneyime, profesyonellik kavramının tam olarak anlaşılmasına bağlıdır. Profesyonellik gidilecek yerden çok gidilecek yol ile ilişkilidir. Normal olarak yol doğru izlendiğinde gidilecek yere varılır. Doğru yolu izlemeden, belki daha çabuk sonuca ulaşmak mümkündür, ama bu yaklaşımın profesyonellik ile ilişkisi yoktur. Bu bağlamda profesyoneli, yanlış yollardan kısa sürede geçici sonuç alabilen kişilerin aksine, uzun vadede de olsa doğru yollardan kalıcı sonuç alabilen kişi olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır. Günümüz Türkiye’sinde profesyonelliğin birey, toplum, yönetici ve bilim-insanlarının da uymak durumunda olduğu “etik çalışma düzeni” olduğunu algılamak durumundayız.


Şimdi bu açıklamalara göre vurgulamaya çalıştığım; “profesyonellik” çerçevesinde günümüz profesyonellerini bir değerlendirdiğimizde; koca kâğıttan kulelerin gözünüzde nasıl yerle bir olduğunu göreceksiniz… Kendi profesyonellik kulenizi yapılandırırken zamana direnebilecek bir temel üzerine kurmanız gerektiğini de hiç akıldan çıkarmamalısınız. Profesyonel yapımız içindeki; amatör, yeniliğe açık, özverili ve çocuk ruhumuzu sakın ola ki kaybetmeyelim. Amatör ruh; heyecanı, işi sevmeyi, benimsemeyi, sorumluluğunu almayı ve işe dört elle sarılmayı yansıtır. Arkasında heyecan olmayan hiçbir işte başarı yoktur. Bu anlamda amatör ruh, dürüstlük, yaptığı işi sevmek, özveriye katlanabilmek demektir. Bunlar bir kısım yükselen değercilerce; saflık sayılabilir. Ancak gerçek öyle değildir. O vitrin profesyonellerinin, görüntü profesyonellerinin, içi boş, kof, Batı-özentisi, güzel kalem, güzel kelâmla sınırlı sığ kültürlü (kültürsüz !) taklitçilerin, “ Boş çuval ayakta durmaz ” öz- deyişindeki gibi, başarılarının sürekli olmaması ve saygınsızlıkları hepimizin gözleri önünde hemen her gün gerçekleşmektedir. Şirketlerde, spor klüplerinde, resmî dairelerde ve bilim ortamındaki insanları, görev açısından yöneticiler ve diğerleri (alt kademeler) diye kesimlere ayırmamalıyız. Hangi düzeyde olursa olsun, bireyler niteliklerine ve yaptıkları işin kalitesine saygılı ve hevesli olmadıkça, eğitim ve hizmet alanlarında gerekli “toplam kalite uygulamaları”na geçemeyeceklerdir. Her geçen gün, daha iyiye, daha güzele, daha mükemmele yönelemeyeceklerdir.


Eğitimin yanlış ve geç olarak ilkokula kadar geciktirildiği günümüzün “Türkiye Eğitim Sistemi ve Politikasızlığı”nda, nice çocuğumuz gerek bireysel gerekse toplumsal açıdan yeterli ve üstün düzeylerde yetiştirilememekte ya da olanaksızlıklar içinde harcanmaktadır. Türk Eğitim Sistemi’nde anadilimizi öğrenme ve kullanmaya değin kavramlar belirgin bir çerçeve içine yerleştirilmediği gibi izlenmesi amacıyla herhangi bir çaba da gösterilmemektedir. Eğitim görme olanağına sahip olanlar arasında moda eğilim ise, yarım ve üstünkörü yabancı dil öğrenmeye çalışmaktır. Topluma ve bilim dünyasına hiç katkısı olmayan, yapay ve yabancı dili kullanarak eserlerin üretilmesi bu politikasızlığın ya da yanlış yönlendirmenin sonucudur. Yabancılara karşı aşağılık duygusu içinde debelenen bilim-insanlarımızdan herhangi bir yaratıcılık beklemek, kasıtlı bir tutum ya da en basit ifadeyle, safdilliktir. Toplumsal yaşamda bireyin ekonomik gelişmişliğinin yanı sıra kültürel alandaki ilerlemesi eşit olmamaktadır. Mesleğe yönelik saygının ve tatminin varlığı bir ölçüt olarak ele alınabilir. Yönetici durumunda olanların kendilerini tüm mesleklerin üstadı sandıkları, Türkiye ortamında, ne yazık ki, profesyonel saygı eksiktir. Vergilerimizle sağlanan maddî destekle eğitilenlerin önemli bir kesimi, kendi meslekleri dışında ve bambaşka alanlarla uğraşmaktadır. Yeterince eğitim almadıkları konularda bilgiçlik taslamakta, ahkâm kesmekte, çevrelerine ve toplumun yararına olmayan, gereksiz ve yanlış, daha ötesi, zarar veren sonuçlara yol açmaktadırlar. İnsanoğlunun tarihsel gelişiminde böylesine duraksamalar doğa dengesini de etkilemektedir. Görüldüğü üzere profesyonellik konusunda uzlaşma zor olmakla birlikte, var olan kavramlardan profesyoneli “ Sahip olduğu yetki, bilgi ve becerileri en iyi şekilde kullanarak işini bilinçli ve kusursuz yapan” diye tanımlamak, yanlış olmayacaktır. Sonuç odaklı bu tanımda yer almamakla birlikte kavramın özünde; kurumsal bağlılık, sorumluluk duygusu gibi etik değerler de mevcuttur. Profesyonellik bireylerin bir yetkinliği olmasının yanı sıra bir “çalışma felsefesi”ni de ifade eder. Bu felsefeye göre işveren - çalışan ilişkilerinde profesyonel yaklaşım, iş etiğine uygun davranmayı ifade eder. Özellikle profesyonel davranışın ölçütleri ile günümüzdeki etik değerlerden yoksunluk şeklinde gelişen profesyonellik yaklaşımın tezatlığı çok çarpıcıdır. Profesyonellik, kişilerin ve mesleğin toplumla olan karşılıklı güvenine ve etik yaklaşımına dayanır. Bürokratik engeller çoğunlukla sistem tarafından oluşturulur ve profesyonelin etik değerleri ile çatışabilir. Örneğin: zengin, güçlü ve iyi eğitim almış bir birey, sağlık bakımı ile ilgili haklarının bilincindedir ya da haklarını öğrenmekte zorlanmaz. Bunun tersine yoksul, güçsüz ve eğitim almamış bir birey, haklarının bilincinde değildir ve ona haklarını öğretmek profesyonelin kaçınılmaz görevidir.. Bireylerin haklarını korumaya çalıştığında, profesyonel kendisi ve mesleğinin etik değerleri ile toplum sistemi arasında çatışma yaşayabilmektedir. Yeterlilik için sorumluluk üstlenildiğinde ve etik ikilemleri çözümlemek için sistematik bir süreç kullanıldığında profesyonel sorumluluk kavramı da yerine getirilmiş olur. Bu nedenle, verilen etik kararlarda tüm sağlık alanı çalışanları yer almalıdır.


Toplumsal bilinç ve örgütlenmeye “ Atatürk dönemi ” ve “ Kurtuluş Savaşımız ”daki kadar çok gereksinimimizin olduğu bir dönemdeyiz. Bireyselliğin alabildiğine ön plâna çıkartıldığı, taraflı basın-yayın kuruluşlarının halkı yönlendirdiği koşullardan hızla kurtulmamız ancak aklı başında, profesyonelce girişimlerle olacaktır. Türkiye’de bilinçlenmenin somutlaşması, halkın uyutulması yerine aydınlatılmasıyla gerçekleşecektir. Seçkin bir kararlılığın ardından gitmek ülkemizi daha aydınlık günlere götürecektir. Siyasete katılmış insanlarımız, ülke ufkunu ve ötesini görebilmelerinin yanı sıra, profesyonellerin becerilerini en iyi biçimde bilmeleri ve onlardan en fazla yararı sağlamayı kendine hedef edinmelidirler. Çoğunluğun profesyonellik olarak algıladığı yaklaşımlar, gerçekte profesyonellikle uzaktan yakından ilişkili değildir. İnsanını seven, sayan, ona güvenen ve yapacaklarını halkının iyiliğine yönlendiren, profesyonelliğe inanan, çevresindekilere güven veren niteliklerin insanımızda bulunması aydınlık geleceğimiz için şarttır. Ancak böyle bir tutumla, diğer insanlar ve ülkeler arasında Türk insanı saygın bir yer kazanabilecektir.
__________________
7-8 Ağustos 2010 Tarihinde DİYARBAKIR'da yapılan Spor Tırmanış yarışmasını SİYASİ SEBEPLE protesto edip yarışmaya takım getirmeyen, aynı zamanda'da TDF Eğitmeni ve Spor kulübü BAŞKANI olan KİŞİ'yi ÖZEN'le kınıyorum.
binali isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Reklam Alanı
Cevapla

Popüler Sitelerde Paylaş

Etiketler
profesyonelliğe, saygı


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Çocuklara saygı nasıl öğretilmeli? proksi Çocuk ve Spor 0 14-12-2009 18:13
Profesyonelliğe Saygı! binali Beden Eğitimi ve Spor Kütüphanesi 1 11-05-2009 23:12

Reklam Alanı


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 23:03.


Powered by vBulletin® Version 3.8.4
Copyright ©2006 - 2025, Türkiye'nin Beden eğitimi ve Spor Portalı
2007-2024 Türkiye'nin Beden Eğitimi ve Spor Portalı
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159