Beden Eğitimi ve Spor Portalı  


Go Back   Beden Eğitimi ve Spor Portalı > Kütüphane > Beden Eğitimi ve Spor Kütüphanesi

Beden Eğitimi ve Spor Kütüphanesi Antrenman Bilgisi, Isınma, Beslenme ve Dahası

beden eğitimi
beden eğitimi
Sitemize hoş geldiniz. Konuları beğenmeyi unutmayalım.

 
 
Seçenekler Stil
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 23-04-2009, 18:54   #1
binali
Super Moderator
 
binali - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Şub 2008
Bulunduğu yer: Samsun
Mesajlar: 2.731
Teşekkürleriniz: 14
89 Mesajına 129 teşekkür edildi.
Tecrübe Puanı: 19
binali will become famous soon enough
Standart

Reklam Alanı
Öğrenmede Öğrenci-Öğretmen İlişkileri


Öğretmen–öğrenci diyalogundaki verimlilik,eğitimortamı ve diğer unsurların öğrenme sürecine katılması, öğrenme faaliyetlerini oluşturmada ve şekillendirmede önemli etkenlerin başında gelir.


ÖĞRENME AÇISINDAN ÖĞRENCİ ÖĞRETMEN İLKİŞKİLERİ


Öğrenmede öğrenci ve öğretmen olmak üzere iki taraf vardır. Teknolojideki, eğitim araçlarındaki gelişmelere rağmen,aile ve çevresel etkilerin önemine rağmen örgün eğitimde “öğrenme faaliyeti” ağırlıklı olarak bu iki taraf arasında ki etkileşime bağlıdır. Öğretmen–öğrenci diyalogundaki verimlilik, eğitim ortamı ve diğer unsurların öğrenme sürecine katılması öğrenme faaliyetlerini oluşturmakta ve şekillendirmektedir.


ÖĞRENME;
Öğrenme; “belirli bir yaşantı içinde, bilgi, beceri, tutum, anlayış ve davranış kazanma; yeni zihinsel işlemleri başarabilir duruma gelme, yeni görüşler, yönelişler kazanma”dır. Öğrenme sonucunda belirli sorunlar çözülebilir;insan ve doğanın diğer varlıkları, olaylarıyla olan ilişkilerimizi uyumlu ve başarılı kılabiliriz. Öğrenme sonucu davranış ve tepkilerimizde kalıcı değişmeler olur. Öğrenme bir yaşantıdır. Yaşantı, ihtiyaçları karşılayan bir eylemdir. İnsan ihtiyaçlarını karşılamak için öğrenmeye ilgi duyar ve yönelir. Sonra, araştırır, düşünür, çözüm yolları arar. Öğretme bu sürece katkıda bulunmak, yardımcı olmaktır. Ancak asıl olan öğrenmedir. Bu yönüyle “öğretme” eyleminin hem kurumsal bir temeli hem de eylemsel geçerliliği yoktur.


İnsanoğlunun doğuştan getirdiği içgüdüsel davranışlar yok denecek kadar azdır. Bu davranışlar çevreye uyum sağlamakta yersizdir. Hayvanlar genellikle temel yaşamları için gerekli özellikleri kazanmış olarak hayata başlarlar, bir ördek hemen yüzebilir, bir kuş çok kısa bir sürede uçabilir vs. Ancak insan hayvanlardan farklı olarak yaşamı için gerekli davranışları uzun bir öğrenme süreci sonucunda kazanabilir.


Öğrenmenin tanımı öğrenmeye hangi açıdan bakıldığına göre değişir. Günümüzde öğrenmeyi açıklayan değişik kuramlar vardır. Bunlar “davranışçı” ve “bilişsel” olmak üzere iki gurupta toplanabilir.



a) Davranışçı Yaklaşım: 20. yüzyılın başından önce psikolojiyle ilgili veriler içebakış biçimindeki kişisel gözlemlerden oluşuyordu. İçe bakış; kişinin kendi algı ve duygularını dikkatle inceleyip kaydetmesidir. 20. yüzyılın sonlarına doğru Watson içebakışın yetersiz ve gereksiz bir yaklaşım olduğunu öne sürdü. Ona göre eğer psikoloji bir bilim olacaksa verilerin ölçülebilir ve gözlenebilir olması gerekirdi. Oysa içe bakış yönteminde kişinin algı ve duyguları sadece kendisince gözlemlenebilir ve bu gözlemler ölçülemezdi. Bu temel anlayıştan doğan davranışçılık kısaca uyaran – Tepki (U-T) psikolojisi olarak ifade edilebilir.


Davranışçı psikologlar davranışa neden olan ve davranışı takip eden uyarıcıları gözleyerek öğrenmeyi açıklamaya çalışmışlardır. Davranışçılar için uyaran ve uyarana organizmanın verdiği tepki önemlidir.


Davranışçılar öğrenmeyi davranış değişmesi olarak tanımlarlar ve gözlenebilir davranış üzerinde odaklanırlar. Dikkat, imgeler, içgörü, algı gibi süreçleri önemsemezler; Öğreneni dış çevreden etkilenen pasif bir varlık olarak görürler.


Davranışçılara göre dıştan verilen pekiştireçler öğrenmede önemlidir.


Davranışçı kuramlar daha çok hayvanlar üzerinde ve basit davranışlar hakkında çalışmalar yaparak öğrenmenin kurallarını bulmaya çalışmışlardır.


Davranışçılar öğrenmeyi açıklayan tüm değişkenlerin çevrede olduğunu belirtir. Bu nedenle öğrenmeyi anlayabilmek için çevrenin organizma üzerindeki etkisinin incelenmesi gerekir.


Davranışçı açıdan öğrenme yaşantı sonucu gözlenebilen davranışlarda ortaya çıkan kalıcı değişiklikler olarak tanımlanabilir.


Davranışçı açıdan; öğrenmenin yaşantı sonucu olması, öğrenme sonucunda bir değişiklik olması, öğrenmenin kalıcı izi olması ve gözlenebilen davranışlar şeklinde olması gibi dört boyutu vardır.


b) Bilişsel Yaklaşım;
Bilişsel açıdan öğrenme bireylerin zihinsel yapılarında görülen değişmelerdir. Gözlenebilir olma, yaşantı sonucu olma gibi şartları yoktur.


Bilişsel Kuramcılar öğrenmenin içsel bir süreci olduğu ve doğrudan gözlenemeyeceği görüşünü taşırlar. Bu yaklaşımda hafıza, algı hatırlama, yaratıcılık gibi içsel süreçler ön plandadır. Sözü geçen içsel süreçlerin dışa yansıması davranış değişikliğidir.


Bilişsel yaklaşımcılar uyarıcının birey tarafından algılanmasından itibaren “bireyde meydana gelen içsel süreçler” ve “öğrenmeye etki eden bireysel özelliklerle” ilgilenir. Bilişsel yaklaşım U ve T arasında olup biten içsel süreçleri vurgular.


Bilişsel kuramcılar öğrenmeyi “bireyin içsel kapasitesindeki değişme” olarak görür. İçsel kapasitedeki değişmeler davranışlarda değişmeye yol açmaktadır.


Bilişsel yaklaşımcılar bireyin zihinsel yapılarını dikkate alır. Bilişsel yaklaşımcılar davranışın değil, bilginin öğrenildiğini ve bilgi de meydana gelen değişmenin davranışa yansıdığını savunurlar.


Bilişsel yaklaşımcılar için öğrenmede dışsal pekiştireçlerin yanı sıra başarılı olma gibi içsel pekiçtireçler de önem taşır.


Bilişsel yaklaşımcılar öğrenmeyi araştırmak için problem çözme ve kavrama öğretimi gibi bilişsel ve karmaşık davranışlarla ilgilenmişlerdir.


Bilişsel yaklaşımcılar öğrenmenin çevresel değil zihinsel bir süreç olduğunu belirtir.


Bazı yazarlar öğrenme kuramlarını dört gruba ayırmışlardır. Bunlar:


1- Uyarıcı tepki koşullanma kuramları
2- Gestalt alan kuramı
3- Psikodinamik kuram
4- Sosyal öğrenme kuramıdır.


Öğrenmenin ortak özellikleri sıralanacak olursa


1- Davranışta gözlenebilir bir değişme olması
2- Davranıştaki değişmenin nispeten sürekli olması
3- Davranıştaki değişmenin yaşantı kazanma sonucunda olması
4- Davranıştaki değişmenin uygunluk, hastalık, ilaç alma v.b. etkenlerle geçici bir biçimde meydana gelmemesi
5- Davranıştaki değişmenin sadecebüyüme sonucunda oluşmaması



ÖĞRETMEN
“Öğretme” sözcüğünün kurumsal bir temeli ve eylemsel bir geçerliliği yoktur. Öğrenme ise bir yaşantıdır. Yaşantı gereksinmeyi karşılayan bir eylemdir. Kimin bir ihtiyacı ve buna dayanan ilgisi varsa öğrenmeye yönelir. Gereksinimini karşılamak için düşünür, araştırır, sorar, dener, yorumlar, ilgili gerçeği anlamaya, gerekli davranışı kazanmaya çalışır. Eylem içinde bir zorlukla karşılaşırsa, öğrenme çabasında bir yanlış varsa ancak o zaman öğrenene yardım edilebilir. Bu yardım öğrenme çabasında olanın doğru düşünmesine, doğru davranmasına etki ederek kendi yeteneklerini, kişilik olanaklarını kullanması sağlanır. Bu konuya öğrenme gereksinimi ve ilgisi olmayan bir insana o konuya bilgi ve beceriyi öğretmeye çalışmak anlamsız ve başarısız bir uğraşı olur. Öğrenmeye gereksinimi ve ilgisi olmayan kimseye bir şey öğretemeyiz. Bu nedenle ÖĞRETMEN öğrenme konusu üzerinde çalışmaya öğrencileri isteklendirir güdüler.


Öğretmen öğrencinin başarabileceği koşulları hazırlayan, sağlayan ve çalışmalara, araştırmalara yön veren kimsedir. Öğretmenin görevi çocuğu, öğrenciyi yaşama hazırlamaktır. Sorunları kendilerinin çözmelerine yardımcı olmak, onlara etkin olma ve başarıya ulaşma sevincini sağlamak, kendi kendilerinin eğitimcisi durumuna sokmaktır. Öğretmen bu tür etkinliklerine alıştırıcı, yön verici, geliştirici olmalıdır. O bir şeyleri tepeden inme bir davranışla öğretmeye kalkmayacak, çocukların öğrenme etkinliklerine yardımcı bir arkadaş olarak katılacaktır.


Öğretmen gence değer verir ve kişiliğine önemli özellikler katar, öğretmenler özellikle geniş dönemlerinde birçok genç için örnek teşkil eder, öğrenci öğretmene karşı hayranlık duyabilir ve bir özdeşim oluşturabilir. Bu yönüyle öğretmen bir prototip, bir modeldir.


Öğretmenler öğrenciler için özellikle küçük yaşlarda en büyük örnektir. Onun şahsiyeti öğrencinin düşünce yapısında ve şahsiyetinin şekillenmesinde büyük önem taşımaktadır. Bu yönüyle öğretmen okul içi ve günlük yaşayışında dengeli ve tutarlı olmalıdır.


Öğretmenin vazifesi öğrencideki kabiliyeti ortaya çıkarmak ve onun işlemesine yardımcı olmaktadır. Bunu yapabilmek için öğretmenin kabiliyeti ve yaratıcı olması şarttır. Öğretmen yetiştirilirken belli bilgileri öğrenip aktaracak adamlar yetiştirilmesini hedef alınınca yaratıcı kabiliyetten büyük oranda öldürüyor demektir.


ETKİLİ VE VERİMLİ ÖĞRENME İÇİN ÖĞRETMENDE BULUNMASI GEREKEN ÖZELLİKLER


İnsanların genel özellikleri ve karakter yapıları uğraştıkları işlerine ve mesleklerine mutlaka yansır. Olumlu ya da olumsuz olarak etkiler. Eğitim alanında da bu böyledir. Öğretmenin olumsuz nitelikleri başarısını engeller ve onu sınırlandırır. Öğretmenlikte diğer mesleklere göre kişilik ve genel özellikler çok daha önemlidir. Çünkü öğretmen aynı zamanda bir model, taklit edilen, takip edilen bir insandır. Diğer mesleklerde genel yapı kişilik özellikleri o insanın işini ve mesleğini daha az etkileyebilir ancak öğretmenlik bu özdeşleşmenin en yüksek olduğu mesleklerin niteliklerde toplumun şekillenmesi ve geleceği açısından önem taşımaktadır. Bu genel özellikleri kısaca sıralayacak olursak.


1- Öğretmen mesleğini sevmelidir: Her meslekte olduğu gibi öğretmenlikte de başarılı olmanın temel şartı meslek sevgisidir.
Öğretmenlik mesleğinde başarısız olmanın üç sebebi vardır. Bunlar:
a) Öğretmenlik mesleğine elverişli kabiliyetlerden mahrum olmak
b) Mesleği sevmemek.
c) Kabiliyeti olduğu halde kendini yetiştirmemek.


2- İleri görüşlülük; öğretmen akıllı ve zeki olmanın yanında güçlü bir karar verme, işitme, görme ve süratli intikal gibi yeteneklere de sahip olmalıdır. Öğrencilerdeki davranışları görüp tespit, teşhis ve tedaviye çalışmalıdır.


3- Sevgi ve şefkat; Sevmek, sevilmek, güvenmek ve korunmak insanın en önemli ihtiyaçlarındandır. Yetişme çağındaki çocuklar için bunlar daha önemlidir. Öğrencinin gelişimi anne babaya ilaveten öğretmenin vereceği sevgi, güven ve samimiyete bağlıdır. Bu sebeple iyi bir öğretmen öğrencilere karşı engin bir sevgi besler, onlarla ilgilenir, yardımlarına koşar, hatalarına karşı tükenmez bir sabır taşır.


Bazı eğitimciler eğitimcinin öğrenciye baba gibi davranmasını tavsiye ederler. Öğrencinin kalbini kazanmanın her şeyi halledebileceği, çocuğu iyi insan yapacak olan şeyin anlayış ve şefkat olduğu belirtilir.


4- Araştırıcı olma; öğretmen eğitim uygulamalarına yeni görüş ve yaklaşımlarda bulunabilmelidir. Öğretmen bilinenle, uygulananla yetinmemeli, daha başarılı çalışmalar için eğitime kendine özgü yorum ve uygulama yöntemleri katma çabası göstermeli; çalışmaları geliştirebilmeli, daha verimli sonuçlar almak için değiştirebilmelidir.


5- Öğrenme sürecini bireyselleştirip her öğrencinin yetenekleri, olanakları içinde yetişmesini gerçekleştirilebilmelidir. Öğrencinin gerçekleri arasında yeterli uyum ve ilişki kurabilmelidir.


6- Eğitimde kılavuzluk işlevinin temel ilkesini bilmeli ve uygulayabilmelidir.


7- Eğitimle ilgili görüş, araştırma, deney ve gözlem birikimlerinden uygulamalarda yer alması için, yönetici ve denetleyicilerle sürekli iletişim ve etkileşim içinde bulunmalıdır.


8- Okul – çevre ilişkilerini, eğitim amaçlarının gerçekleştirilmesini destekler nitelikte geliştirmeye çalışmalıdır.


9- Öğretmenin toplumsal gelişime ve değişime katkıları olmaktadır. Bunun için de;
- İçinde yaşadığı toplum bireylerinin ve birimlerinin düşünsel ve işlevsel gelişmelerine katkıda bulunmalıdır.
- Çevre kalkınmasına kılavuzluk yapmalıdır.
- Sorunların çözümü için halkla işbirliği içine girmeli onları bilinçlendirmelidir.
Yaygın eğitim olanaklarından yetişkinlerin ve gençlerin yararlanmasına yardımcı olmalıdır.


10- Öğretmen bildikleriyle yetinmemeli, kendini değiştirmeli, geliştirmeli ve bunlardan yararlanma yollarını öğrenmelidir. Yeteneklerini geliştirmeye çalışmalıdır.


11- Alanında başarılı kişilerle yakın ilişki kurmalıdır. Yeni yaklaşımlar ve ufuklar yakalayabilmelidir.


12- Hafızasını güçlendirmeli bilgilerini devamlı canlı ve taze tutmalıdır. Çünkü hafıza, bellek kazanılan bilgileri sadece saklamakla kalmaz düşüncenin değişik işlemleri için kullanıma sunar.
- Öğretmenler iyi öğrenmeli ve öğrendikleri ile önceki bilgileri arasında bağlar kurabilmelidir.
- Öğrendikleri geliştirici çalışmalar yapmalıdır.
- Öğrenmeye tüm dikkat ve ilgisiyle yönelmeli, öğrendiklerini başkalarıyla tartışarak paylaşmalıdır.


13- Güçlü bir irade başarı için zorunludur. Bunun için yılmadan güçlüklere direnmeli başarısızlığa uğradığında yeni bir coşku ile başlayabilmeli yeteneklerine güvenmelidir. Çalışmaya en kolay noktadan başlamalıdır.


14- Öğretmen duygularına egemen olabilmelidir. Duyguların yoğunluk kazanması birtakım davranış bozukluklarına sebep olabilir.


15- Öğretmen bir sanat ve edebiyat türüyle ilgilenmelidir. Sanatla ilgili yayınları izlemeli, güzel duygularını geliştirmeye çalışmalı, yeteneğinin olduğu konularda sanat ürünleri oluşturmaya çalışmalıdır. Bu durum güzellik duygularını geliştirir, mutluluk ve yaşama coşkusu verir.


16- Öğretmen kültürümüzü ve ulusal değerlerimizi yakından tanımalıdır.


ÖĞRETİM ETKİNLİKLERİ


Öğrenme kavramlarından birisi de “bilgiyi işleme modeli”ne dayalı olarak etkili öğrenme aşamalarının belirlenmesidir. Bilgiyi işleme modeli incelendiğinde öğrenme birçok içsel sürecin sonucu olarak meydana gelmektedir. Öğrenmenin içsel süreçleri çevredeki uyarıcıları kapsayan dışsal olaylar tarafından etkilenir. Belli hedefe dönük öğrenmeyi desteklemek için dışsal etkinliklerin planlanması sürdürülmesi ve değerlendirilmesine öğretim adı verilmektedir. Öğretim yöneticisi olarak öğretmenin görevi, öğrenme hedefleri doğrultusunda, öğrenme süreçlerine uygun olarak bu dışsal olayları seçme, organize etme, düzenleme ve denetlemedir.


1- Dikkati Çekme
Bu dışsal etkinliğin amacı; öğrencinin uyarıcıyı algılamasını sağlamak için tetikte bulundurmaktır. Dikkat genel olarak ani uyarıcı değişiklikleriyle sağlanabilir. Ortamdaki değişmeler, öğretmenin ses tonundaki değişmeler el çırpma, öğrenciye hitap vs. dikkat çekmede kullanılan bazı uyarıcılardır. Ayrıca dersin başında konuyla ilgili öykü, fıkra anlatma, video kaset izletme teyp dinletme, slayt film, resim, tablo grafik vs. dikkat çekme ve öğretim etkinliğine geçmede kullanılan yol ve araçlardır.


Konunun belli bir bölümüne dikkat çekmek içinse “bu nokta çok önemli” , “resmi dikkatle inceleyin” gibi sözel uyarıcılar, altını çizme, farklı renkli kalemle yazma gibi görsel uyarıcılar da dikkati çekmede sıkça başvurulan yollardır.


2- Öğrenciyi Hedeften Haberdar Etme
Öğrenci öğrenme amacını bilmek ihtiyacındandır. Konuyu öğrendiğinde, neler yapabilecek; nerede, nasıl işine yarayacak gibi sorular kafasında açıklığa kavuştuğunda öğrenmeye istek ve gereksinim duyar. Öğreneceği konuya ilişkin bir beklenti oluşur. Bu beklenti öğrenme çabasını sürdürmesine ve başarılı bir performans göstermesine yardım eder.


Öğrenme ürünleri ile öğrencinin ilgilerini bağdaştırmak, öğrendiklerini kullanabileceği alanlardan ve getireceği faydalardan da bahsetmek gerekir. Öğrenmenin onun için anlamlı hale gelmesini sağlamak gerekir.


3- Ön Öğrenmelerin Hatırlanmasını Sağlama
Yeni öğrenme ile ilgili uyarıcıları vermeden önce, yeni öğrenmeyle ilgili olan önceki öğrenmelerin kısa süreli belleğe (işleyen bellek) geri getirilerek hatırlanması sağlanmalıdır. Önceki öğrenilenler hazır hale getirildikten sonra eski ve yeni öğrenmeler arasında ilişkiler kurulmalıdır.


4- Uyarıcılar Sunma
Dersin bu aşamasında yeni öğrenmelerle ilgili uyarıcılar sunulur. Öğrenilecek ürüne bağlı olarak sunulacak uyarıcılarda farklılık gösterebilir.


Sunulacak uyarıcıların etkili olabilmesi için ayırt edici bir özellik taşıması gerekir. Öğrencinin seçici algısı doğrudan öğrenme konusu üzerine yönlendirmelidir.


5- Öğrenme Rehberi Sağlama
Bu öğretim etkinliği ile öğrencinin bilgiyi anlamlı kodlamasına yardım edilerek uzun süreli belleğine aktarması sağlanır. Öğrenme rehberi; öğrencinin öğrendiklerini depolamasına ve geriye getirmesine yardım eder. Kısaca bu aşama ile öğrenciye kendi kendine öğretme de kullanacağı bilişsel stratejiler sağlanmaktadır. Öğrenme yükü öğretilmektedir.


Öğrenilecek bilgi sözel bilgi ise bu aşamada sağlanacak öğrenme rehberi içeriğin anlamlı hale gelmesini sağlayacak yol ve araçlardır. Eğer kavram ya da kural öğrenilecekse öğrenme rehberi kavramın ya da kuralın kapsadığı alt kavramlar ve kurallar arasındaki ilişkileri gösteren şemalar ve sözel ifadeler olabilir. Genel olarak öğrenme rehberi Konunun organize edilmesinde kullanılan yollar, bilginin diğer bilgilerle ilişkilendirilmesi ve bellek destekleyicileri kapsamaktadır. Diğer bir deyişle öğrenciye anlamlı öğrenmesini sağlamak üzere rehberlik edilmesidir.


Öğrenme rehberi öğrencilerin zeka ve kapasitesine göre değişebilir. Üstün zekalı çocuklara daha kısa ve özel ifade yetebilirken bazı öğrencilere temel noktaların gösterilmesi ve ilişkilerin püf noktalarının gösterilmesi gerekebilir.


Öğrenme rehberi gerek sözel ifadeler gerek grafik şema, resim biçiminde olsun öğrencinin bilgiyi kodlamasını sağlamak daha sonra da uzun süreli bellekten geriye getirmesinde ipucu görevi görmelidir.


6- Performansı Ortaya Çıkarma
Dersin bu aşamasında öğrenmenin gerçekten oluşup oluşmadığından emin olunur. Bu aşamaya kadar kazandırılmak istenen hedefin kapsadığı yeterliliklerin tekrar ya da kodlama yoluyla uzun süreli belleğe gönderildiği düşünülür. Ancak “öğretme”nin gerçekten oluşup oluşmadığı, davranışın öğrenci tarafından gösterilmesi ile anlaşılabilir. Bu nedenle öğrencinin öğrendiklerini göstermesi istenir. Öğrenme türü (sözel – sayısal vs.) ne olursa olsun öğrenci kazandığı davranışı açıkça göstermelidir. Bunun için öğrenciye ya doğrudan soru sorulabilir ya da motor beceri ve tutumlar gibi öğrenme ürünlerinin ortaya çıkarılması için özel nitelikli düzenlemeler yapabilir. Matematikten bir hesabın yapılması, veya beden eğitiminden bir hareketi göstermesi gibi.


7- Dönüt Sağlama
Dönüt; öğrenme sonuçları hakkında verilen bilgidir. Öğrencinin neyi ne kadar öğrendiğini bilmesi gerek öğrenci, gerek öğretmen açısından önemlidir. Öğretim etkinliklerinin bu aşaması öğrenciye öğrendiği davranışın doğruluk ya da yanlışlık derecesi hakkında bilgi verir. Böylece öğrencilerin doğu davranışları pekiştirilmiş, yanlışları ise zaman geçirilmeden düzeltilmesi için bilgi verilmiş olur.


8- Performansı Değerlendirme
Öğrenmenin yansıtıcısı olan performansın ortaya konması açıkça bir yeterliliği gösterir. Ancak performansın gösterilmesinde öğrencinin güven kazanması önemlidir. Bu nedenle öğretmen öğrencinin yeni öğrendiği kuralla ilgili yeterli geçerlik ve güvenlik düzeyinde sınama durumları hazırlayarak ve öğrencinin yeni öğrendiği bilgileri çeşitli durumlarda kullanmasını sağlamalıdır.


9- Kalıcılığı Sağlama ve Transferi Güçlendirme
Hatırlama ve transferi güçlendirme aşaması, çeşitli durum ve örneklerle ek alıştırmalar, uygulamalar yapmayı gerektirir. Öğrencilerin geri getirilmesi ve yeni durumlarda kullanılmasında aralıklarla gözden geçirme etkili olmaktadır.


Öğrenmeden hemen sonra öğrenmeyi güçlendirici birkaç örnek yapılmalıdır. Ayrıca başlangıç öğrenmesini izleyen aynı gün ve hafta içinde ek örnekler yapılarak öğrenilenler gözden geçirilmelidir.


Gözden geçirmelerin kalıcılığı ve transferin güçlendirilebilmesi için yapılacak alıştırma, örnek ve çözülecek problemlerin yeni olması gerekir. Öğrencilerin çeşitli durumlarda kullanması uzun süreli belleğe yerleşmesini sağlar.


Kalıcılığı ve transferi sağlama etkinlikleri işeyen belleğe geri getirme imkanı sağlandığından hatırlamayı kolaylaştırır. Bilginin kalıcılığını arttırır ve sonraki öğrenmeler için gerekli ön öğrenmelerin işleyen belleğe gelmesine yardım ettiğinden öğrenmeler daha kısa sürede gerçekleşir.


ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ ETKİLEŞİMİ
Asırlarca öğrenci öğretmen münasebetleri büyük oranda dersle sınırlı kalmış, öğretmen kendisini öğrencinin üzerinde bir otorite görme alışkanlığından kurtulamamıştır. Fakat bu otorite onu öğrencilerden ayıran değil onlara yaklaştıran hususları da ihtiva etmelidir. Öğretmenleri tarafından tenkit edildiğini, yaptıklarının pek azının beğenildiğini gören öğrenciler, öğretmenlerine yaklaşacak yerde uzaklaşmakta, kendilerine yanılmaz insan gözüyle bakan öğretmenlerinden uzak durmaktadırlar. Böylece öğretmen ve öğrenciler arasındaki bağlantılar giderek gevşemektedir. Sadece dersten derse birbirlerini gören öğretmen ve öğrencilerin resmi, çoğu zaman sıkıcı şartlar altında karşılaşmaları, münasebetleri olumsuz yönde etkilemektedir.


Öğretmenin yapması gereken ilk iş öğrencilerin kalbini kazanıp, onları sevmesi ve onlar tarafından sevilmesidir. Bu diyalog kurulduğu taktirde alıcı verici arasındaki kanallar açılmış olacak öğrenme ve eğitme faaliyetleri hem daha verimli hem de sıkıcılıktan kurtulmuş olacaktır.


ÖĞRETMENE DUYULAN HAYRANLIK
Okul, hem öğrenim ve arkadaşlık yeri, hem de öğretmenlerle yeni ve değişik ilişkiler kurulan toplumsal bir ortamdır. İlkokul çocuğu büyük ölçüde edilgin bir öğrenci durumundadır. Oysa ortaokuldan başlayarak gençlerle öğretmenler arasında daha etkin bir iletişim doğar. Ortaokul ve lisede okuyan genç kendisini ayrı bir varlık olarak görmek ve göstermek çabasındadır. Bu bakımdan okul ortamı onun hem etkilendiği, hem de başkalarını etkilediği bir ortamdır. Genç orada bir süre için yatsıdığı ana babasının yerine geçebilecek yetişkin örnekleri olur. Bu büyük oranda öğretmenlerinden olur. Öğretmen bu geçiş döneminde ona model ve dayanak olur. Ana babasıyla kopardığı iletişimi okulda sürdürebilir. Eğer öğretmen de gence değer veriyorsa, genç mutludur. Onun kişiliğinden kendi benliğine olumlu özellikler katar. Bazı gençlerin öğretmenlerine karşı besledikleri hayranlık duygusal bir nitelik alır. Bir genç kız öğretmenine romantik bir sevgiyle bağlanabilir. Genç erkekte aynı duyguları bayan öğretmenine karşı besleyebilir.


Gelişim çağındaki gençler ana babalarını beğenmedikleri gibi öğretmenlerini de güç beğenirler. Çok seçici davranırlar. Duygusal davranırlar. İnsanı tanımaya ve seçmeye başlamışlardır. Hayran olduğu öğretmen dışında öğretmen tanımayabilir. Onları değersiz bulabilir. Değer verilen öğretmen tarafından desteklenmek, ana baba övgüsünden daha değerlidir. Çünkü o kendi başarısıdır. Bu sebeple öğretmenin gelişim çağındaki gençlerle yakından ilgilenip onları teşvik etmesi gençlerin başarı, özgüven ve hayata bağlanmaları açısından çok önemlidir.


YÖNLENDİRME
İyi bir öğretmen öğrencinin doğru seçimler yapmasına ve hatalarına düzeltmesine yardımcı olabilir, genci yönlendirebilir. Öğrenci ve öğretmen arasında ders dışında yakınlaşma, söyleşi ve diyalog yoksa böyle olumlu sonuçlar doğmaz. Öğretmenin bir ders ve not makinesi olduğu durumlarda gençler öğretmene sokulmaz. İletişimin olmadığı bir yerde öğretmen erişilmez ve korkulan bir yaratık olmaktan öteye gidemez.


Özellikle lise yıllarında gençlerin ilgi alanları iyice belirginleşir. Sevdiği dersin öğretmenini öne alır, sevmediği öğretmenin dersine boş verebilir.


Araştırmalar otoriteler öğretmenlerin sınıflarındaki sonuçların ya duygusuz, ilgisiz yada saldırgan olmak eğiliminde olduğu, demokratik ve serbest bir ortamdakilerinse daha geniş bireysel farklılıklar sergilediği ortaya çıkmıştır.


ÖĞRETMEN VE ÖĞRETME VERİMLİLİĞİ
Öğrenci öğretmen etkileşiminde öğrencinin öğretmenden faydalanabilmesi için öğretmenin dikkat etmesi gereken bazı noktalar vardır.


• Öğrencileri bireysel ayrılıklarıyla tanımalı
• Öğrenme konularının düzeyleri çocukların özellikleri açısından incelenmeli, konuları buna göre seçmeli, sunmalı
• Öğrenmeye yöneltme, eylem planını ona göre düzenlemeli
• Öğrencilerin bireysel ayrılıklarına, gelişim durumlarına göre gerekiyorsa çalışma küreleri oluşturmak
• Çeşitli görevleri varken öğrenci özelliklerini göz önünde tutmalı
• Öğrenme araçlarını öğrencilerin özelliklerine göre seçmeli
• Öğrencilerin gelişim evreleri ve bu evrelerin özellikleri dikkate alınarak çalışmalar yürütülmelidir.


ÖĞRENCİNİN KİŞİLİĞİNİ TEMEL ALMAK
Öğrenme sürecinin etkin kılınmasında eğitimin her aşamasında gerçekten olumlu sonuçlar almak için onun kişiliğini temel almak, onun özelliklerine saygılı olmak onu iyi anlayarak yaklaşmak gerekir. Gelişim çağındaki çocuklar çevresindeki insanların güdümünden kurtulmak, bağımsızlıklarını kazanmak isterler. Bu dönemde anne babalar çocukları genellikle isyankârlıkla suçlarlar, oysa öğretmenler öğrencilerin geçirdikleri bu evreleri daha iyi çözümleyerek onların kişilik gelişmelerine olumlu katkıda bulunabilirler. Öğrencilerinin psikolojisini iyi tahlil ederek öğretmen öğrencilere nasıl tavır alacağını çok iyi ayarlamalı onun şahsiyet kazanmasında ona destek olmalıdır.


ÖĞRETMENİN KİŞİSEL ÖZELLİKLERİ VE BAŞARI
Gençlere iyi bir öğretmende aradıkları nitelikler sorulduğunda şu yanıtları vermişlerdir. İyi bir öğretmen hoşgörülü, sempatik, neşeli ve tutumu arkadaşça olmalıdır. Bilgili olmalı, iyi öğretmeli, öğrencilerle tek tek ilgilenmeli öğrencilerin görüşlerini dinlemeli. Disiplinli tutarlı olmalı ve öğrenciler arasında ayırım gözetmemelidir.


Öğretmen seçimi her meslekten daha önemlidir. Öğretmen olarak uyumsuz ve başarısız bir kişi başka bir işte daha başarılı olabilir. Kalabalık bir sınıfta kabına sığmayan gençlerle anlaşabilmek, sağlıklı bir öğretim ortamı yaratmak herkesin başarabileceği bir iş değildir. Öğretmenin özellikle gençlerle çalışan öğretmenin belli bir sosyal becerisi ve yaklaşımı olmalıdır. Gençlerin yanında sürekli tedirgin ve gergin durmamalı, otoritemi yitiririm korkusuyla davranmamalıdır. Gençlere yaklaşımı ılımlı ve tutarlı olmalıdır.


Araştırmalar gösteriyor ki öğretmenlikle öğretim yöntemleri, öğretmenin kişisel özellikleri ve tutumundan sonra gelir. Morali yüksek, ilgili ve bilgili bir öğretmenin öğretim başarısı koşullar ne olursa olsun yüksek olur.


Öğretmenin kişiliği ve tutumu sınıf havasını belirleyici başlıca etken olsa da öğrencilerin öğretmenlerine karşı tutumu ve karşılıklı iletişimleri de çok önemlidir. Adı çıkan öğretmenlere karşı öğrencilerin önyargılı davrandığı ortaya çıkmaktadır.
Sınıfın ortalama başarısı öğretmeninde başarısının bir ölçüsüdür. Ancak en çok sınıfta bırakan ya da herkese pekiyi veren öğretmen başarılı sayılmamalıdır. Bir sınıfın başarısı not ortalamasıyla değil standart başarı testleriyle daha kolay ölçülebilir.


Öğrencilerin çoğunluğunun sürekli olarak, alaycı, öfkeli, sert veya başarısız bulduğu öğretmen yöneticilerce uyarılabilir, başarılar ise ödüllendirilebilir. Ancak bizim toplumumuzda öğrencinin öğretmeni değerlendirmesine sıcak bakılmamaktadır. Kolay kolay da bakılmayacak gözükmektedir. Ancak öğretmenin başarısını ölçmede oldukça değerli ve demokratik bir yöntem olduğu kesindir.


YÜKSEK ÖĞRETİM
Yüksek öğretim çağına gelen öğrenciler genellikle ergenlik çağının sonlarını yaşayan gençlerdir. İlişkileri belirginleşmiş, belirli bir kültür, düşünce ve birikime sahiptirler. Dolayısıyla yüksek öğretim öğrencilerine karşı takınılacak tavır daha farklı olmak zorundadır. Burada öğrenciyi şekillendirmek, doğrudan yönlendirmek daha zordur. Hocalar danışmanlık ufuk açma, düzenleyicilik gibi fonksiyonlar üstlenirler. Öğrenci de bu çağda doğrudan müdahaleye kapalıdır.


Üniversitelerin sorunları çok ve karmaşıktır. Yeterli öğretim üyesinin azlığı, çağdaş eğitim için gerekli araç-gereçlerin yetersizliği, kalabalık sınıflar, barınma problemleri gibi birçok problem vardır. Öğrenci danışmanlığı hizmetleri çok az üniversitede verilebilmektedir. Genel olarak öğrenci–öğretim üyesi diyalogu zayıftır.


Yüksek öğrenimdeki öğrenci – öğretim görevlisi ilişkisi ile ilköğretimdeki öğretmen-öğrenci ilişkileri arasında pek çok benzerlik olduğu gibi önemli sayıda farklılıklar da vardır. Öğrencinin olaylara, dünyaya bakışında önemli değişikliler vardır. Üniversite hocasının öğrenciye bakışı ve ona tepkileri de bir lise talebesinden farklıdır. Bu konu ayrıca bir araştırmayı gerektirecek kadar da farklılık arz etmektedir.


Sonuç olarak; verimli bir öğretimde en temel nokta, verime etkisi en büyük unsur öğrenci ve öğretmen arasındaki diyalog ve etkileşimdir. Bütün şartların olumlu ve iyi olmasına rağmen sadece öğrenci öğretmen ilişkilerindeki olumsuzluk ve uyumsuzluk başarısızlık için fazlasıyla yetebilecek bir etkendir.


KAYNAKÇA


1- Ercan Ahmet Rahmi - Öğretmen Davranışları, 2.Basım Ankara – 1999


2- Bayraktar M. Faruk - Öğretmen Öğrenci Münasebetleri İstanbul - 1989


3- Yörükoğlu Atalay - Gençlik Çağı, 11. Basım Mart 2000- İstanbul


4- Selçuk Ziya - Gelişim ve Öğrenme, Ankara – 1999


5- Gander - Gardiner – Çocuklar ve Ergen Gelişimi, Yayıma
Hazırlayan: Bekir Onur. 3. Baskı, 1998 – Ankara


6- Senemoğlu Nuray - Gelişim, Öğrenme ve Öğretim, Ankara – 1998


7- Güngör Erol - Dünden Bugünden, İstanbul -1990


Eğitimci: Asiye GELİNCİK

Konu binali tarafından (04-01-2011 Saat 02:03 ) değiştirilmiştir.
binali isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Reklam Alanı
 

Popüler Sitelerde Paylaş

Etiketler
İlişkileri, ÖğrenciÖğretmen, ÖĞrenmede


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Sorgulayan Öğrenci İçin Öğretmen binali Eğitim Haberleri 0 02-02-2009 19:40
ÖĞRENMEDE DİKKAT VE MOTİVASYONUN ÖNEMİ binali Sunular ve Slaytlar 0 05-10-2008 17:00
ÖĞRETMEN MARŞI--- ÖĞRETMEN ANDI hat64 Belirli Gün ve Haftalar 5 17-03-2008 20:10
öğrenci yaş gurupları yiğit efe İstek Bölümü 0 02-10-2007 23:54

Reklam Alanı


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 06:11.


Powered by vBulletin® Version 3.8.4
Copyright ©2006 - 2024, Türkiye'nin Beden eğitimi ve Spor Portalı
2007-2024 Türkiye'nin Beden Eğitimi ve Spor Portalı
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159