Gençler daha ne yapsın?

[webmaster]

Reklam Alanı

=MG_yazarModulRes>
=MG_yazarModulRes>Gençler daha ne yapsın?
=MG_yazarDetayTxt>
=MG_fL>


Abbas GüçlüDiyalog
=MG_fR>aguclu@milliyet.com.tr
CLEAR: both">
=MG_mT2>
="MG_13 MG_b MG_txtG">


İşsizliğin en çok etkilediği kesim gençler. Dahası, bu konuda en masum olan yine onlar. Önceki gece Marmara Üniversitesi’nde gerçekleşen Genç Bakış’ta küresel krizi ve etkilerini tartıştık. İşçisinden patronuna parlamenterinden akademisyenine herkesi dinledik. En akılda kalıcı olanı, “Bizden ne istediyseniz fazlasıyla yaptık. Eğitim dediniz eğitim, yabancı dil dediniz yabancı dil. Sabır dediniz sabır. Daha ne yapmamızı bekliyorsunuz?” diye soran gençlere Rusça ve Çince’yi de öğrenmeleri gerektiğinin söylenmesiydi.
İlle de üretim, dış pazarlara açılma ve siyasetteki yetersizliğin sık sık gündeme geldiği programdan işte bazı satırbaşları:




Prof. Dr. Osman Altuğ

- Tavuklara iyi bakmaz, horozların moralini yüksek tutmazsanız üretim olmaz.
- Türkiye “döviz-faiz-borsa”, üçkâğıt ekonomisiyle yönetiliyor.
- İki parti başkanı Türkiye ekonomisindeki, bütçedeki açığını çarşafla kapatmaya çalışıyor. Ama olmaz bu açık kara çarşafla, türbanla kapanmaz.
- Ekonomide yangın var, insanlar işsiz, fabrikalar kapanıyor. Kaynak yaratmak zorundayız.
- Dolar yükselecek, kimse tutamaz. Tek tutacak olan alın teridir.
- Devlet adamı az konuşup çok iş yapar. Ama Başbakan ve Maliye Bakanı sürekli konuşuyor. Konuşarak kriz çözülmez.
- Siyasetin finansmanını kim yapıyorsa siyaseti o yönetir.
- Bir litre benzine Türkiye’nin en fakir adamı da, en zengin adamı da aynı parayı ödüyor.
- Dünyada yüzde 35 ile en yüksek sigorta primini biz ödüyoruz.
- Bugünkü durum 2001’den çok daha tehlikeli.
- Türkiye’de işsizliği çözebilmemiz için önce milyonlarca insanın mevcut işlerini muhafaza etmesini sağlamamız, ardından yeni işgücü yaratmamız, vergi ve bürokrasi gibi iki tabuyu yıkmamız lazım.

Oğuz Satıcı

- Şu an yaşadığımız sıkıntı son 7 yıldır uygulanan güçlü ekonomiye geçiş programının Türkiye’nin üretim omurgası üzerinde yarattığı deformasyonun sonuçlarıdır. Yani küresel kriz olmasa da bunları yaşayacaktık.
- 26 milyar dolar ihracat yaparken komşu ülkelerle ticaret oranı yüzde 3’tü. Bugün yüzde 40 oldu ve 130 milyar dolarlık ticaret yapılıyor.
- Dünya ne kadar daralırsa daralsın, bizim için genişleyecek uçsuz bucaksız pazarlar var.
-Bankaları ona satmayalım, buna satmayalım diyeceğimize dışarıdaki bankaları alalım.
- Düzeni, adaleti fakirlikte değil, zenginlikte bulmamız gerekiyor.

Rıdvan Budak

-Siyasetin kalitesi neyse toplumsal kalite de o olur.
- Türkiye yılda 50 milyar dolar faiz veren bir ülke. Bu yüzden, Anayasa’da tanımlandığı gibi sosyal bir devlet olarak ne sağlık, ne eğitim, ne de diğer alanlardaki görevlerini yapabiliyor.
- Ekonomi bilmeyenler siyaset yapmasın. Aksi takdirde “hamdolsun” lafları çıkıyor ortaya.
-Teğet geçecek dedikleri kriz Türkiye’ye göbekten girdi. Kriz ocak, şubat ve mart aylarında şu ana kadarkinden çok daha sıkıntılı bir şekilde yaşanacak.
- Hükümet tedbir alıp reel sektör ile finans sektörü arasındaki sorunu çözmezse bu krizin sonu gelmeyecek.
- Ekonomiden anlayan bir Başbakan olsa Sönmez Filament’in kapandığını gördükten sonra hamdolsun mu der, yoksa müdahale mi eder?
-Devlet Bakanı Mehmet Şimşek tekstili Çin’e bırakalım diyor. Peki tekstilden ekmek yiyen 10 milyon kişi ne olacak? Asıl siz gidin Çin’e. Ya da geldiğiniz yere dönün, İngiltere’ye gidin.
-Bu ülkede bu kadar sorun varken siz bu ülkenin sanayicilerini başka ülkelere gitmeye teşvik ederseniz bu hükümetin milliliğinden şüphe etmek gerek.
- İşsizlik fonunda 36 milyar dolar para var. Bu parayı deve edecekler, niyeti bozdular. İşsiz kalan, mağdur edilen kişiler için kullanmalıdır.

Muharrem İnce

-Tarım verimsiz, sanayi iyi çalışmıyor, turizmde yetişmiş eleman yok. Bu sorun ancak eğitimle çözülür.
- Krizin en önemli etkisi gençlerin umudunu yitirmesi.
-Siz devlet olarak krizi bahane ederek okullara doğalgaz faturasını okul aile birlikleri ödesin diyorsanız, küçük düşünüyorsunuz demektir.
- Diploma ve para arasındaki ilişkiyi diplomanın lehine çevirmemiz lazım.
-Japon insanının günlük ortalama okuma süresi 33 dakika, Türk insanınınki 3.3 saniye ise bu sorunu çözmemiz gerekir.
- 10 Temmuz 1921-İnegöl, 15 Temmuz 1921-Bozüyük, 17 Temmuz 1921-Kütahya işgal edilmiş. Ama 15 Temmuz 1921’de Atatürk Ankara’da Maarif Kongresi’ni topluyor. Yani bir ülke düşünün ki savaşın eşiğinde, toprakları işgal edilmiş ama o ülkeyi yöneten kişi eğitimi ihmal etmiyor. Ya şimdi?
-AKP döneminde kamu kurumlarının burs vermesi yasaklandı. Fakat belediyeler hariç. Çünkü belediyelerde partizanlık yapıyorlar.
-Bir partiye üye olmak onun ilkeleri, programı ve tüzüğünü benimsemek demektir. Eğer biri çıkıp ben AKP’ye oy verdiğime pişmanım, bu ülkenin bağımsızlığını tehlikeye soktular, sizin gibi giyinmiyorum ama CHP’ye oy vermek istiyorum diyorsa hayır mı diyelim?
- Siyaset zenginlerin işidir söylemine asla inanmayın.
Özetin özeti: Gençleri seven onlara sahip çıksın!..