10-12-2008, 17:38 | #1 |
Super Moderator
Üyelik tarihi: Şub 2008
Bulunduğu yer: Samsun
Mesajlar: 2.731
Teşekkürleriniz: 14
89 Mesajına 129 teşekkür edildi.
Tecrübe Puanı: 19 |
Reklam Alanı
Affetmek mi Zor, Onlarla Yaşamak mı? Yazar: Nurşen Kaya, İş ve Yaşam KoçuSize bir soru sorsam ve hayatta en zor affedeceğiniz şey(ler) nedir desem veya neleri affedemiyorsunuz desem ne dersiniz? Hemen gözünüzün önünde birtakım şeyler oluştu, değil mi? İşte bunlarla her gün yaşıyorsunuz, biliyor musunuz? Bunlar hayatınızda o kadar büyük yük oluşturuyor ki enerjinizin çoğunun bu duygu ve düşünceler çerçevesinde gittiğinin farkında bile değilsiniz. Sırtınıza kilolarca yükü bağladığınızı, gece yatarken çıkarmadığınızı, sabah uyandığınızda aynı yükle kalktığınızı ve gün içinde de bunlara yeni yükler eklediğinizi düşünün. Ne kadar yorucu, değil mi? Geçmişimizde yaşadıklarımızdan dolayı kendimizi ve başkalarını affetmediğimiz sürece bu yüklerle yaşamaya ve onları taşımaya devam edeceğiz. Ne zaman ki arınacağız, kendimizi ve başkalarını yaşadığımız olaylardan dolayı affedeceğiz, işte o zaman hafiflediğimiz ve tüm olaylarla yüzleştiğimiz zamanlarımız olacak. Biliyorum, çok kolay değil. Senelerce onlarla var olduğunuzu, size güç verdiğini ve bu duygu ve düşüncenin sizi ayakta tuttuğunu söyleyeceksiniz. Öyle olduğunu zannediyorsunuz. Ya sizden götürdüklerine, ya yaşamanız gereken güzellikler varken onları görmenize engel olduklarına ne diyeceksiniz? Farkında değilsiniz, değil mi? Önce kendinizi affedin, sonra başkalarını. Hayatımızda kontrol edebildiğimiz ve kontrol edemediğimiz konular ve olaylar vardır. Değiştirebildiklerimizi değiştirelim, değiştiremediklerimizi ise kabullenelim ve affedelim. Yaşadığınız hiçbir olay zorla size yaşatılmadı. Siz o olaylara ya da kişilere izin verdiğiniz için bunları yaşadınız. Önce bu bakış açısına sahip olalım. Sonra bunların ardındaki yaşananları kabul edelim. Hepimiz kendi hayatımızı kendimiz seçiyoruz. Evet, önümüzde tercihlerimiz var ve biz bu tercihler doğrultusunda bu hayatı yaşıyoruz. Hiçbir şey alternatifsiz değil ve hiçbir şey çözümsüz değil. Bu hayat sizin sorumluluğunuzda ve onu siz seçtiniz. Yaşanan her ne ise, eminim ki o koşullar altında en doğrusunu seçtiniz ve o zaman diliminde doğru olduğunu düşündünüz. Koşullar aynı olmadan, hiçbir olayı konuşmak ve yargılamak doğru değildir. O yüzden, kendinizi affedin ve kendinizi sevin. Bu hayatın bir hediye olarak verildiğini ve hepimizin bu hayatı deneyimlemek için burada olduğumuzu ve hayat misyonumuz olduğunu bilelim. Değerlilik duygumuz ne olduğumuzla, yeterlilik duygumuz ise neler yaptığımızla ilgilidir. Hayat misyonunuzun ne olduğunu biliyor musunuz? Bu doğrultuda mı yaşıyorsunuz? Goethe’nin çok sevdiğim bir sözü vardır: “Kendine güven, o zaman nasıl yaşadığını da bilirsin,” der. Özsaygısı güçlü insanlar, kendilerine değer veren insanlardır. Sevaplarıyla günahlarıyla yaşadıkları hayatı kabul eden ve başkalarını suçlamadan yaptıklarının hesabını kendine veren ve yüzleşen insanlardır. İçimizdeki kişilere karşı, ister o kişiler ölmüş olsun, ister yaşıyor olsun, barış çubuğunu yakmamız gerekiyor. Neden biliyor musunuz? Çünkü, barış çubuğu yakmadığımız takdirde onlar hayatımızda hep var olacaklar; o kızgınlıklar, öfke, hırs ve suçlamalar hiç bitmeyecek, hiçbir zaman tam anlamıyla hafiflemeyecek; yüklerimizden kurtulamayacak ve bu güzelim yaşamın tadını tam alamadan belki de bu dünyadan göçüp gideceğiz. Dosyaları kapatmak lazım. Hiçbir şey için buna değmez. Bunlar, patron, eş, sevgili, anne, baba, işçi ve çocuk görünümünde olsalar bile... NLP eğitimleri alanlar veya bu konuyla ilgilenenler bilirler. Hayatımızda yaşadıklarımıza dair başarısızlık diye birşey yoktur. Geri bildirim vardır. Yaşanan olaylara yaklaşımımız onları değerlendirip “Bunlardan nasıl pozitif sonuç çıkarırım?” noktasında ise, geri bildirim işler. Ancak, “Bunlar neden benim başıma geldi?”, “Nerede hata yaptım?” gibi düşünceler ve söylemler içindeysek, işte burada başarısızlık döngüsü içine girmiş olursunuz ve bundan sonra söylenen cümleler, “keşke” ve “bir daha asla” ifadeleriyle başlar ve biter. Bunlar, yaşanacak günlerin önüne de engeller koymak demektir. Kurumsal hayatta özellikle fatura birine kesilecekse, değerlendirmelerin başarısızlık çerçevesinde yapıldığını görüyoruz. Konuyu geri bildirim çerçevesinde ele alma noktasında ise, kazanımlar söz konusu olmaya başlıyor. Yaşananlardan ceza kesmek, kendimize yapabileceğimiz en kötü sonuçlardan biridir. Bugünün ve geleceğin de hesabını yapmış oluyoruz. Hayat bu kadar kolay, yaşanılır ve güzel iken, bırakın kısırdöngüler içinde yaşamayı ve her şeyinizle kendinizi kabullenin, sevin kendinizi, değer verin ve kendinizle olmaktan, kendi benliğinizle kucaklaşmaktan minnet duyun. Kendinizle uzlaşmanın ve barışmanın yolu, onları affetmekten geçiyor. Bir de tabii ki kendinizi çok sevmekten ve kendinize değer vermekten. Affetmek, sevgi-nefret ilişkisinin nefret boyutunu hiç değilse nötrleştirmek anlamına geliyor. Kendiniz için bunu yapın. Değerli olduğunuzu kendinize hatırlatın. Affedin, eğer bunu yapamıyorsanız, bunu neden yapamadığınızı bulmaya çalışın. Yine NLP’deki bir söylemi paylaşacağım. Bir olayı biri yapıyorsa herkes yapabilir denir. Yapamayacağınız hiçbir şey olmadığını bilin ve o gücün hepimizde mevcut olduğuna inanın. Yaşam koçluğunda bir hayat çemberi çalışması yaparız. Bu çemberde hayatımızla ilgili aklımıza gelen birçok şeyi yazarız. Yaşam çemberinde sayılar 1’den başlar. Neden biliyor musunuz? Bu yazıları okuyorsanız ve bunu uygulamaya başlıyorsanız, en azından içinizden bir farklılık olduğunu hissediyorsanız, işte bir adım attınız demektır. İçinize bakmaya ve arınmaya çalışıyorsunuz demektir. Yüklerinizden kurtulmak istiyorsunuz demektir. Hayat bantınızı geriye sararak bir ileri iki geri adım atıp bu güzelim hayatı kendinize kısıtlamayın. Yaşanacak o kadar güzellik varken, yaşanmışlıklarla uğraşmayın, kurtulun bu duygulardan. “İşte tam da bu noktada başaramıyorum, hep aynı noktada kalıyorum” dediğiniz veya “Ben burada ne yapmalıyım” dediğiniz noktada da bizler koç olarak yanınızdayız. Koçlukta geçmiş yoktur, gelecek vardır. Koçlukta uygulanan belli metot ve yöntemlerle sizin tam olarak ne istediğinizi görmenize ve ona ulaşmanıza yardımcı oluyoruz. Yazarı bilinmeyen, ancak benim de zaman zaman kullandığım ve söylediğim bir yazıyla bitirmek istiyorum. “Eğer bu sabah hastalıklı değil de sağlıklı uyandıysanız, Haftayı bitiremeyecek bir milyon insandan daha çok Kutsanmışsınız demektir. Eğer buzdolabınızda yiyecek, sırtınızda giysiler, başınızın üzerinde bir çatı ve uyuyabileceğiniz bir yeriniz varsa, bu dünyada yaşayan insanların yüzde 75’inden çok daha zenginsiniz demektir. Eğer bankada ya da cüzdanınızda paranız varsa, dünyanın en varlıklı yüzde 8’i arasındasınız demektir. Eğer başınızı yüzünüzde bir gülümseme ile dik tutabiliyorsanız ve gerçekten minnettarsanız, mutlusunuz demektir. Çünkü çoğunluk bunu yapabilecekken sadece pek azı bunu gerçekleştirmektedir.” Bir karar verin; ya geçmişte yaşayacaksınız ya da kendinizi ve şimdiki zamanı yaşayacaksınız. Unutmayın, yaşam cesurları sever. Sevgiyle kalın, hayatınızın değerini bilin ve ağırlıklarınızdan kurtulun.
__________________
7-8 Ağustos 2010 Tarihinde DİYARBAKIR'da yapılan Spor Tırmanış yarışmasını SİYASİ SEBEPLE protesto edip yarışmaya takım getirmeyen, aynı zamanda'da TDF Eğitmeni ve Spor kulübü BAŞKANI olan KİŞİ'yi ÖZEN'le kınıyorum. |
Reklam Alanı |
Popüler Sitelerde Paylaş |
Etiketler |
affetmek, onlarla, yaşamak, zor |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|
Reklam Alanı |