Beden Eğitimi ve Spor Portalı  


Go Back   Beden Eğitimi ve Spor Portalı > Spor Branşları > Cimnastik

Cimnastik Cimnastik'e dair herşey

beden eğitimi
beden eğitimi
Sitemize hoş geldiniz. Konuları beğenmeyi unutmayalım.

Cevapla
 
Seçenekler Arama Değerlendirme Stil
Alt 20-01-2007, 10:31   #1
webmaster
Administrators
 
webmaster - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oca 2007
Bulunduğu yer: Malatya
Mesajlar: 4.799
Teşekkürleriniz: 0
138 Mesajına 242 teşekkür edildi.
Tecrübe Puanı: 10
webmaster is on a distinguished road
Standart

Reklam Alanı
Cimnastiğin Tarihçesi ve Türkiyede Gelişimi




__________________
webmaster isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Reklam Alanı
Alt 30-03-2007, 17:15   #2
webmaster
Administrators
 
webmaster - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oca 2007
Bulunduğu yer: Malatya
Mesajlar: 4.799
Teşekkürleriniz: 0
138 Mesajına 242 teşekkür edildi.
Tecrübe Puanı: 10
webmaster is on a distinguished road
Standart

Cimnastiğin Türkiye'de gelişimi = o ns = />
Modern anlamda cimnastik ülkemizde, Galatasaray Mekteb-i Sultanisi'nin kuruluşu ile başlar. 1868 yılında okul, tamamen batılı programla faaliyete geçerken, Fransa'dan getirilen öğretim kadrosu içinde bulunan beden eğitimi öğretmeni Monsieur Curel, modern cimnastiği Türkiye'ye getiren kişi oldu.

Ülkemizde modern anlamda halter ve cimnastik çalışması, özellikle ilk iki dönemde iç içe birlikte sürdürüldü. Zira halter,ülkemizde belirlenen ilk cimnastik aletlidir. Bu nedenle cimnastik salonunda halter çalışmalarında gereksinimi duyulan araçlar kullanılmış, böylece vücut esnekliğinin yanısıra adale gelişimi ve kuvvetlenmesi bu ağırlık çalışmalarıyla sağlandı.

Aletli cimnastik, ülkemizde uzun yıllar yapıldı. Curel, okulda görev aldığı ilk iki yıl içerisinde okul binasının bir salonunu cimnastikhane biçimine getirdi. Fransa'dan beraberinde getirdiği araç ve gereçleri bu salona yerleştirdi. Bazı öğrenciler beden eğitiminin yararlarını, o yıllarda tam kavrayamadıkları için bu harekete katılmadılar ve cimnastik çalışmaların yapan arkadaşlarını şaşkınlıkla izlemişlerdi.

Curel'in ülkemizden ayrılmasından sonra Monsieur Morioux adında bir başka Fransız, beden eğitimi öğretmenliğine atandı. Curel'in ilk sevgiyi aşıladığı cimnastik çalışmalarına daha çok sayıda öğrenci katılmaya başladı. Hatta Curel'in yetiştirdiği bir kaç Türk genci, çeşitli hareketlerde Morioux'un dikkatini çekecek biçimde başarılı oldular. Galatasaray Sultanisi'nde üçüncü beden eğitimi öğretmeni olarak Monsieur Martinetti görev aldı.

Martinetti de öteki meslektaşları gibi aletli cimnastiğe büyük önem verdi. Bu Fransız öğretmen, 1878 yılında Galatasaray Sultanisi'nden ayrılarak Harbiye Mektebi'ne öğretmen olarak atandı. Bir sonraki eğitim döneminde okulun beden eğitimi öğretmeni olarak bu kez Stangelli görüldü. Komple bir sporcu olan yeni öğretmen, gelişinden kısa bir süre sonra 1880 yılında Maarif Nazırı Münif Paşa'nın yardımıyla Beyoğlu'nda Hacapoğlu Pasajı'nda açtığı özel cimnastikhanede, bu sporun okul dışındaki yayılma çalışmalarında da yardımcı oldu.

Salon kısa sürede büyük ilgi topladı ve düzenlenen bir gösteride Maarif Nazırı Münif Paşa da bulundu. Münif Paşa, Stangelli'nin öğrencilerinin attığı geriye saltoları hayretle izlemişti. Stangelli'nin öğrencisi Faik Üstün İdman adında başarılı bir sporcuydu. Morioux'un teşviki ile cimnastiğe başlayan Faik Bey, kısa sürede büyük gelişme gösterdi. Nitekim bir yıl sonra Stangelli'nin yerine Galatarasay Sultanisi'ne ilk kez bir Türk Beden Eğitimi öğretmeni olarak Faik Bey atandı.

1859 yılında doğan Faik bey, Türkiye'nin ilk idmancısı kabul edilir. 1879 yıılndan sonra çok sayıda spocu yetiştiren Faik Bey, bu görevde tam 42 yıl kaldı. Olağanüstü yetenekli, kuvvetli ve komple bir sporcu olan, aletli cimnastikteki bu isim, cimnastikte de "Faik Bey ekolü" denilen bir akım yaratmıştır. Bu arada 1899 yılında "Cimnastik" yahut "Riyazat-ı Bedenniyye" adıyla bir kitap yayınladı. Bu kitap, modern Türk sporuna geçişte yazılan ilk kitap olması nedeniyle çok büyük önem taşır. Faik Bey, okullardaki çalışmalarının yanısıra Beyoğlu'nda özel olarak açtığı salonda Türk gençlerinin bu spor dalında yetişmesine yardımcı oldu.

Bu yıllarda kendisi gibi cimnastik tutkunu olan Mazhar Bey, sivil okullarda çalışırken, Faik Bey de askeri okullarda su sporun gelişmesine çaba gösterdi. Faik Bey'in Galatasaray Mekteb-i Sultanisi'nde öğrencileri; Selim Sırrı, Rıza Tevfik, Dr. Hikmet Ali Rana, Şevki Kamil ve Mehmet Ali Beyler, Erdekli Miltiyadi ve Aleko Milas Efendilerdi. Bu arada Sultan II. Abdülhamit'in devlet yönetimindeki katı tutumu nedeniyle Mazhar (Kazancı) Bey Almanya'ya giderek cimnastik ile ilgili çalışmalarına bu ülkede devam etti.

1903 yılında, temelinde cimnastik hareketlerinin ağırlık kazandığı Beşiktaş Osmanlı Kulübü, bu sporun çok sayıda genç tarafından uygulanmasına ve yaylımasına ortam hazırladı. Türk cimnastikçileri yurtdışına ilk defa 1906 yılında Atina'da yapılan Ara Olimpiyatları nedeniyle çıktılar. Atina'ya İstanbul Tatavla (bugünkü Kurtuluş) kulübünden Yorgo ve Niko Alibanti kardeşler gönderildi.

Yorgo Alibanti, Ara Olimpiyat Oyunları Cimnastik Yarışlarında "iki elle 10 metrelik ipe tırmanma" yarışmasında 11.4 saniyelik derece ile bir Dünya ve Olimpiyat Rekoru kırıp, altın madalya kazandı. 1908 yılında Londra'da yapılan Olimpiyat Oyunlarında Cimnastikte Türkiye'yi Aleko Mulos temsil etti. Bu, ülkemizin Olimpiyat Oyunlarına resmen ilk katılımı idi. Mazhar Türkiye'ye döndükten sonraki çalışmaları ile çok sayıda genç yetiştirdi. Ayrıca barfiks ile ilgili bir kitap da çıkardı.

Fenerbahçe Kulübü'nde ise cimnastik çalışmaları 1914 yılında başladı. Dr. Hamit Hüsnü Bey'in 16 altın liraya satın aldığı barfiks ve paralel, bu sporun sarı lacivertli kulüpteki gelişimine kaynak oldu. Bu arada Fenerbahçe Kulübü İlhami Asım Tüccar, General Nuri, Albay Kadri ve Tüccar Necati Beyler gibi başarılı cimnastikçiler yetiştirdi. Arka arkaya gelen Balkan ve Kurtuluş Savaşları nedeniyle ülkemizde gelişmekte olan öteki sporlarda olduğu gibi, cimnastikte de bir duraklama görüldü.

Cumhuriyetin ilanından sonra okulda cimnastik derslerine yön verme çalışmaları için Selim Sırrı Bey görevlendirildi. Selim Sırrı bu görevden yararlanarak eğitim için İsveç'e bazı gençlerin gönderilmesini sağlayıp, bu gençlerin İsveç Cimnastiğine göre eğitilmelerine yardımcı oldu. Selim Sırrı Bey, İsveç Cimnastiğinin okulu bitiren genç öğretmenler aracılığı ile tüm okullarda yayılmasını sağladı.

Ancak bu akım aletli cimnastiğin baltalanmasına yol açtı. Belirli bir grubun korumasıyla aletli cimnastik çalışmaları da sürdürülebildi. Küçük Faik Bey, Mehmet Fetgeri, İlhami Bey ve Şevket Bey'in çabalarıyla sonraki kuşaklara da aktarıldı. Daha sonra aletli cimnastik branşında da Mehmet Fetneri, Şevket Kugul, Esat Kazancı, Fikret Korkmaz, Afif Gençsoy ve Nihat Yılbar gibi başarılı sporcular yetişti.

1957 yılında büyük çabalarla kurulan Cimnastik Federasyonu ilk başkanı Necmettin Erkan ile çalışmalara başladı. Bir önceki kuşağın cimnastikçilerinden Nihat Yılbar 1960'da Almanya'da bulunduğu zaman dünyada gelişen cimnastik tekniğini inceleme olanağı buldu.

Almanya Deutsche Turn Schule Teknik Direktörü Adalbert Dickhut ve Alman Cimnastik Federasyonu II. Başkanı Dr. Josef Göhler ile yaptığı temasların neticesinde Türkiye'ye dönünce ilk defa öğretim ve yardım usülleri ile aletli cimnastik kitabını yazdı ve sonra FIG'in yarışma kurallarını tercüme etti. Böylece, Türkiye'de Olimpik Cimnastik alanında ilk ve ciddi eserler verildi, gerek etkinlik, gerekse gelişim yönünden birçok yararlar sağlandı. Türkiye Cimnastik Federasyonu (FIG) Uluslararası Cimnastik Federasyonu'nun 1961'den beri aktif üyesidir.
__________________
webmaster isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 30-03-2007, 17:16   #3
webmaster
Administrators
 
webmaster - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oca 2007
Bulunduğu yer: Malatya
Mesajlar: 4.799
Teşekkürleriniz: 0
138 Mesajına 242 teşekkür edildi.
Tecrübe Puanı: 10
webmaster is on a distinguished road
Standart

Cimnastiğin Dünya'da gelişimi

Cimnastik, Eski Yunan, Mısır ve İndus Uygarlıkları'na dek uzanan köklü bir geçmişe sahip spor dalıdır. İnsanlar, yeryüzünde topluluk olarak yaşamaya başladıkları ilk çağlardan beri, tanrıları ile iyi geçinmek için törenler yapar, adaklar sunarlardı. İşte cimnastiğin ilk örnekleri bu dini törenlerde görüldü. Bunlar bir çeşit dini danslar olup, tüm kasile fertleri bu danslara katılır, kıvrak el, kol, omuz ve bel hareketleri ile oyunlarını müzik eşliğinde yaparak dans ederlerdi.

Cimnastiğin ilk örneklerini gördüğümüz bu ilkel toplum kabilelerinin dansları, yalnız dinsel törenlerde değil, aynı zamanda av başlangıç ve bitimlerinde de yapılırdı. Bugün bile Güney Amerika, Avustralya ve Afrika'da bulunan kabilelerde bunun örnekleri görülmektedir. Modern anlamdaki cimnastiğin oluşması için ise yüzyılların geçmesi gerekti. Cimnastiğin bir fiziksel egzersiz olarak uygulanması Eski Yunan Uygarlığı'nda görüldü.

Ancak bu tür fiziksel eğitim, yalnızca soylu sınıfın çocuklarına aittti. Böylece bu sınıf çocuklarının sağlıklı bedensel gelişimleri sağlanıyordu. Bu tür uygulama, daha sonraları da Roma Uygarlığı'nda benimsendi. Cimnastiğe yönetici soylu sınıfların çocuklarının eğitildiği okullarda büyük önem verildi.

Cimnastik, 1450 yıllarından 1800 yılarına kadar gerçek anlamda bir eğitim aracı olamadı; ancak 1800'lerde yaygınlaşmaya başladı. Eski uygarlıklardan beri fiziksel egzersizlerin bir çeşidi olarak yapılan cimnastik, modern anlamda 19. yy'ın ortasında popüler oldu. Ancak bugün izlediğimiz oyunlar ve kurallar bu yüzyılın ortalarına kadar standart hale getirilmedi.

Napolyon'un orduları Almanya'yı istilaya hazırlanırken, bir papazın oğlu olan Friedrich Ludwig Jahn adlı (1778 -1852) bir genç bugünkü modern cimnaz-stiğin temelini attı. Bir kilise papazının oğlu olan Jahn, sınırsız serbestlikler içinde büyüdü. Daima fakirlerle, düşkünlerle ve sakatlarla iç içe yaşadı.

Bu arada düzensiz bir hayat sürdü, memleketin her yerini dolaşıp halk deyimleri, örf, adet ve gelenekleri konusunda derin bir görüşe sahip oldu. Savaş sırasında Prusya bayrağı altında gönüllü hizmete girdi. Bundan sonra 1811 yılı ilkbaharında Berlin yakınında olan Hasenheinde denilen çayırda ilk açık hava cimnastik alanını açtı ve böylece Alman halk cimnastiğinin temelini attı. Onun asıl amacı, vatanı için hayatını ortaya koyabilen demir yumruklu, iyi yüzebilen, kılıç kullanabilen, zıplayan, koşabilen ve güreşebilen kişiler yaratmaktı.

Jahn'a göre cimnastik, ancak açık havada herkesin gözü önünde gelişebilirdi ve bu yüzden en küçük yerlerin bile bir cimnastik alanı olması gerekirdi. Paralel, barfiks, beygir, halka alet olarak cimnastiğe sokuldu. Ayrıca tırmanma, sallanma, çekme, itme, kaldırma, atlama gibi uygulamalara da Jahn cimnastiğinde geniş ölçüde rastlandı. Jahn cimnastiğinin Berlin'den sonra başka yerlere de yayılması 1817'de Kiel ve Jeva Üniversiteleri tarafından kendisine şeref doktorluğu ünvanının verilmesini sağladı.

19. yy'ın başında Almanya'dakine paralel olarak bir kuzey ülkesi olan İsveç'te Pehr Henrik Ling (1776 - 1839) beden eğitiminde bilimsel fizyolojik esaslara dayanan ve az zamanda bir çok ülkede ortam bulan yeni bir sistem geliştirdi. Ling, cimnastiğe sağlam bilimsel temeller kazandırmak amacı ile kendi kendine anatomi ve fizyoloji incelemeleri yaptı ve sonradan sistemini kurdu. Bu sistemde, insan vücudu üzerinde iyileştirici etkisi olmayan hiç bir hareketin yeri yoktu. Çünkü Ling, sisteminde öncelikle tedavi fonksiyonuna yer vermişti.

Ling, 1813 yılında İsveç Kralı XI - II. Şarl'ın desteğini kazanarak Cimnastik Merkez Enstitüsü adıyla bir öğretmen okulu kurdu ve bu arada bir çok eserler verdi. Bunlardan en önemlisi "Cimnastiğin Temel Esasları" adlı kitaptır.

Kitap dört bölümden ibarettir.

1. Bölüm, insan organizmasının kanunlarından,
2. Bölüm pedagojiden,
3. Bölüm askerlikten,
4. Bölüm cimnastiğin vasıflarından (öğretmen ve araçlardan) bahseder.

Bütün bu değerli içeriğine rağmen, bu cimnastik yüz yıla yakın süre Almanya'da reddedildi ve ancak 1851 - 1863 yılları arasında açık ve yeniden düzenlenmiş, bilimsel esaslarıyla en uygun sistem olarak ele alındı. Alman Friedrich Ludwig Jahn, günümüzde yapılan artistik cimnastiği biçimlendiren kişi olarak bu spor branşının babası sayıldı.

İsveçli Henrik Ling de cimnastik alanında yaptığı çalışmalar ve geliştirdiği sistemler ile çağdaş cimnastiğin oluşmasında büyük rol oynadı. Uluslararası boyut kazanan cimnastikte, yarışmaları düzenlemek amacıyla 1881 yılında merkezi İsviçre'de bulunan Uluslararası Cimnastik Federasyonu (FIG) kuruldu. 1896'da modern olimpiyatlar başlarken seçilen yedi spor dalından biri de cimnastikti. Ama yarışmalara sadece erkekler katıldı.

Bayan cimnastikçiler ilk olarak 1924 Olimpiyat Oyunlarında yarıştı. FIG tarafından resmen tanınan ilk dünya cimnastik şampiyonası 1950 yılında yapıldı. Şampiyona 1978'e dek dört yılda bir, 1979'dan itibaren iki yılda bir organize edildi. Her yıl düzenlenen dünya kupaları ise ilk kez 1975'te yapıldı. 1960 yılından sonra televizyon yayınları, bütün dünyada cimnastiğin yaygın bir spor haline gelmesini sağladı.

Avrupa'da cimnastiğin hızla yayılması sonucu bir çok ulusal örgüt oluştu. Ancak FIG, uluslararası yarışmaların düzenleyicisi ve tek otoritesidir. FIG tarafından düzenlenen uluslararası cimnastik yarışmalarının başlıcaları; her iki yılda bir (tekli yıllarda) takımların katıldığı ve bireysel kategorilerde yapılan dünya şampiyonaları ile dört yılda bir düzenlenen olimpiyat oyunlarıdır. Bayanlararası yarışmalar 1936'dan sonra kombine hareketlerde, 1952'den sonra da bütün dallarda düzenlenmeye başlandı. 1983 yılında ise ritmik cimnastik, olimpiyatlara kabul edildi.
__________________
webmaster isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 14-12-2007, 23:21   #4
enjoyment333
Moderator
 
enjoyment333 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Ağu 2007
Bulunduğu yer: OSMANİYE
Mesajlar: 2.034
Teşekkürleriniz: 13
32 Mesajına 54 teşekkür edildi.
Tecrübe Puanı: 0
enjoyment333 is an unknown quantity at this point
Standart

tşkler kerem
__________________
GÜL SUNAN BİR ELDE DAİMA BİR MİKTAR GÜL KOKUSU KALIR...
enjoyment333 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Popüler Sitelerde Paylaş

Etiketler
cimnastiğin, gelişimi, tarihçesi, türkiyede


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Güreş'in Tarihçesi ve Türkiyede Gelişimi webmaster Güreş 2 28-12-2009 21:33
Atletizm'in Tarihçesi ve Türkiyede Gelişimi Kurall webmaster Atletizm 2 07-03-2009 18:31
Henbol'un Tarihçesi ve Türkiyede Gelişimi webmaster Hentbol 2 05-05-2008 22:27
Badminton'un Tarihçesi ve Türkiyede Gelişimi webmaster Badminton 1 27-03-2007 15:41
Yüzme Sporunun Tarihçesi ve Türkiyede Gelişimi webmaster Yüzme 0 20-01-2007 10:44

Reklam Alanı


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 04:45.


Powered by vBulletin® Version 3.8.4
Copyright ©2006 - 2024, Türkiye'nin Beden eğitimi ve Spor Portalı
2007-2024 Türkiye'nin Beden Eğitimi ve Spor Portalı
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122